İçme suyu dağıtıcılığı ülkemizde yirmi beş yıl, ilçemizde yirmi yıllık geçmişi olan bir meslek. Telefon ediyorsunuz, bayisi olduğunuz firma istediğiniz adrese 19 kilo ağırlığındaki içme suyu bidonlarından istediğiniz sayıda bidonu evinize getirip bırakıyorlar. Birçoklarımız boş bidonları ve ücreti daire kapısı önüne bırakıyoruz. Dolu bidonları bırakıp ücreti ve boş bidonları alıp gidiyor çalışan arkadaşlar.

İlk bakışta bugün için de kısmen varlığını sürdüren tüp dağıtıcılarının çalışma sistemine oldukça benzeyen bir yöntem. Fakat 16-20. Yüzyıllarda büyük Osmanlı Şehirlerindeki "Sakalık" mesleğine de çok benzediğini görüyorsunuz. Saka; Evlere, çeşmeden su taşımayı meslek edinmiş kimse.

Osmanlı şehirlerinin hemen bütün su ihtiyacını sakalar karşılardı. Osmanlı'da çeşme sayısı çoktu, ancak evlerde su tesisatı olmaması ev ile çeşme arasındaki uzaklık ve kadınların evden çıkarak su taşımalarındaki güçlükler sakalık gibi bir mesleğin doğmasına zemin hazırladı.

Sakalar atlı ve yaya sakalar olarak ikiye ayrılırlardı. Atlı sakalar suyu atlarının yan taraflarında kırba adını verdikleri ağızları meşin ile bağlı su tulumlarında taşırlardı. Yaya sakaların ise 45-50 litre su alan kırbaları geniş bir deri kayışla omuzlarına asılırdı.

Her evin giriş kapısı yanında saka deliği diye adlandırılan taştan küçük teknecikler olurdu. Sakalar getirdiği suyu evin içine girmeden bu teknelere boşaltırlardı. Su bu tekneciğe bağlı borudan avludaki veya ev içindeki küplere dolardı.

Su gerektikçe ev halkı büyük küplerden maşrapa ile kullanırlardı. Kimi evlerde abdesthane ya da sofalara yapılan çeşmelerin duvara gömülü çömlek biçimi küçük haznelerine aynı sistemle su doldurulur. Oradan bir boru ile musluğa su verilirdi.

Geç dönemde at ve eşekle çok sayıda kırbayı taşırlardı. Genellikle evlere değil lokanta ve kahvehane gibi yerlere su götürürlerdi. 19. Yüzyıl sonlarında çeşme ve sebillerdeki suyu kırba ile taşıma kalkmış, tenekelerle Hamidiye ya da Terkos suyu taşıma şekline dönüşmüştür. İstanbul'da 1950'li yıllara kadar sakalar faaliyet göstermişlerdir.

İlçemizde ücret ve yardım karşılığı bazı ailelerin su ihtiyacını karşılayan kişiler olduğunu biliyoruz. Ama bu ailenin diğer işlerine de yardım etmek şeklinde olmuştur. Sakalığın bir meslek haline dönüştüğü bilgisine ulaşamadım. Lokanta kahvehane gibi işyerleri de çalışanları vasıtasıyla sularını taşımışlardır.

Bunda hemen her ev için ulaşılır mesafede su çeşmesi varlığı, daha önceki dönemlerde şehir içinde içilebilir temizlikte derelerin bolluğu da sebep olmuş olabilir. İlçemiz Günahsızlarından "Kalın Ali" lakaplı "Ejder Ali" Uzun bir ağacın iki başında bakır kaplarla bazı ailelerin suyunu taşırmış, ailelerde ona maddi yardımda bulunurlarmış. Sakalık tanımına en uygun kişinin o olduğunu düşünüyorum.

http://abihayatsergisi.com/?portfolio=sakalar