Nerden başlasam bilmem ki demeye gerek kalmadan, farklı olsun derdine de düşmeden sondan başlayayım. "İki şehir, tek yürek" vecizesi ile bayraklaşan İnegöl-Doğu Beyazıt kardeşliğine bir tuğla koymak için yollara düştük.
Dönüşte mikrofonu aldım elime ve "Yaptığımız işin mahiyetini henüz anlayamadım ama Rabbimizin bizi hangi işte kullandığını biliyoruz" dedim. Çünkü o mübarek anlam kelimelere bürünüp Belediye başkanımızın dilinden dökülmüştü.
"Bir şehri imar etmek kolay ama gönülleri mamur etmek zordur. Şimdi siz de uzak coğrafyalara Müslüman tüccarların İslam'ı götürdüğü gibi oradaki insanlarımıza gidiyorsunuz. Mutlaka bir alış veriş olacaktır. Dernek ve vakıflarımızın başkanları olarak toplumun arasına karışacak, dertlerini dinleyecek ve onlara kardeşliğin yollarından bahsedeceksiniz"
Niyet, dostluk ve kardeşlik: akıbet ise niyet gibidir.
Kaldığımız otelin penceresini açıp başımızı sağa çevirdiğimizde yüce Ağrı Dağı'nı görme ihtimali değil imkanı dahilinde olan bir mekandayız. Doğu Beyazıt'tayız. Bu mekanda ne işimiz vardı bizim? Niçin gelmiştik buralara? Her tanıştığımız insanla bunu konuşuyoruz. Bir ülkede iki milletiz bir yürek taşıyan.
Doğu Beyazıt; İshakpaşa Sarayı ile Meteor çukuruyla, Nuh'un Gemisinin kalıntılarıyla, Gürbulak Sınır kapısı ve Ahmedi Hani Türbesiyle, Urartulardan kalma kale kırıntılarıyla gezmeye görmeye değer bir memleket köşesi.
Başkan ve Adamları olarak adımlıyoruz planlamadan yoksun yolları. Kayyum olarak atanan Kaymakam Bey'i ziyarete gidiyoruz bir otobüs insanla. Duygularını akışına bırakmış genç kaymakam; mutluluk, gözlerindeki ferin ışığını arttırıyor, sesindeki tınının rengi, sevgi ve mutluluğa ayarlanmış. Dilinden dökülenler "İnegöl'de miyiz, Doğu Beyazıt'ta mıyız bazen ayıramıyorum." Biri kaymakamdır diğeri belediye başkanı. Biri öbürüne "kardeşim" diye hitap ediyor, öteki berikine "abim" diye sesleniyor.
O iki insanın arasındaki bu sevgi cümleleri gönüllerimize dokunuyor ve Doğu Beyazıt'ın sokaklarına yayılıyor. Konuşmalardan sonra hak veriyoruz burada yaşayanlara ve yaşananlara. Ancak bu zorunluluk artık mazinin tozlu raflarındaki yerini alacaktır. Haksızlıklar üzerine kurulmuş düzenin dibine, adalet ve kalkınma anlayışıyla kibrit suyu döküyoruz iki kelam ile. Bundan sonra ortalık muhabbet aleviyle apaydınlık olacaktır.
Dostluk sınırlarımızı genişletiyoruz, Gürbulak Sınır kapısına nazar edip Meteor çukurunu görmeye gidiyoruz. Kara kargaların uçuşarak rüzgar yaptığı çukurun derinliğine bakıyoruz. Çok dikkat çekici bir görünümü olmasa da dünyadaki ikinci büyük meteor çukuru ilgimizi topluyor.
Fotoğraf çekinmek için toplanıyoruz. Bedenlerimiz bir araya gelirken yüreklerimizin yakınlığını da hissediyoruz. Kimin yanında durup poz verdiğimizin bir önemi yok, hep biriz zaten. Her birimiz diğerinin yanına yakışıyor. İnegöl ile Doğu Beyazıt için bir araya gelsek de bu ziyaretler esnasında İnegöllüler olarak yakınlaşıyoruz.
Gelirken Alinur Başkanın Ahmedi Hani hakkında zikrettiği menkıbeleri hatırlayarak Onun türbesini ziyaret ediyoruz. Kim ki Doğu Beyazıt'a gelir de Ahmedi Hani Hazretlerinin türbesini ziyaret etmezse bir daha gelirmiş. Başkan askerliğini yaptığı yıllardaki gelişlerinde ziyaret etmediğini ve yıllar sonra buraya görevlendirildiğini anlatınca iş sağlama bağlandı.
Mübareğin kabrini ziyaret etmeden evvel buz gibi suyla abdest almanın faziletine dair cümleler söylenirken kollardan, yüzlerden dumanlar uçuşuyordu. Hürmetle sandukaların bulunduğu odaya giriyoruz. Dostların elleri henüz karıncalanmasa de dua makamındalar. Ruhuna Yasinler okunuyor ihlaslı gönüllerden. Bediuzzaman Said Nursi'nin manen ders aldığı pencereyi de fark ediyoruz. Ondan ders aldığını öğrenen hocasının ona ders vermek istememesini dinliyoruz Kaymakamlıkta Kalem müdürü olarak görev yapan arkadaştan.
Derin hislere gömülen yüreğinden ben de talepte bulunuyorum bu sevgili kulun huzurunda. Sevenin sevilen katındaki hatırına istinaden istenir istenecekler. Yüce dağların arasında bir türbe, bir mescit ve civarında az sayıda medfun bulunan mevtalar.
Her zaman düşünmüşümdür: Yeter ki iyi ve güzel insan olarak Rahman'a kulluk ve bu necip millete hizmet etmiş olsun fani. Sarp yamaçlara yollar açar yine huzurunda huzur aramaya çalışır bu milletin kadirşinas evlatları.
DEVAMI YARIN