Güzelim İnegöl'de mütemadiyen akşamları şöyle bir şehir turuna çıktığımda, o İnegöl'ün eski evlerinin bir kartpostalı andıran eşsiz güzelliklerini, beni başka diyarlara götüren o ambiyansınıbaşka hiçbir şeye değişmem. Kasım Efendi Caddesinden başlayarak, Yenice, Cuma, Osmaniye ve Süleymaniye Mahallelerinde 1000'i aşkın tescilli İnegöl eski evlerinin bize olan o bakışları var ya, beni ben olmaktan alıp geçmişe götüren o bakışları var ya adeta nutkumun tutunduğu o zaman diliminin bir yansımasını yüreğimde taşırken,İnegöl'ü İnegöl yapan bu tarihi dokulara sahip çıkmanın zamanı geldi de geçiyor ey dostlar!...

MODERN HAPİSHANELERDE YAŞIYORUZ

Şöyle bir baktığımızda daha düne kadar bahçeli evlerde yaşarken, kendi hayatlarımıza dinamit koyarak apartmanlara taşındık. Çocuklarımızın hayatlarını çaldık bir nevi. Onları dört duvar arasına hapsettik. Ben bu apartman kültürüne modern hapishane kavramını yakıştırıyorum. Yatay yerleşmeden dikey yerleşmeye geçtiğimiz günden beri ne mahalle kültürü kaldı, ne aramızdaki o sıcak ve samimi insani ilişkiler. Geleceğimizi sağlıklı bireylerin kurmasını istiyorsak ivedi bir şekilde şehirleşme planlarımızı gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

ŞEHİR TASAVVURU ÖNEMLİ

Şehir tasavvurunu en güzel şekilde ortaya koyan bu dokuyu ivedi bir şekilde hayat geçirmemiz gerekiyor. 1000'in üzerinde tescilli yapısı olan İnegöl bu konuda sınıfta kalmış vaziyette. Bunda kimin suçu var siyasilerin mi ? Sadece suçlu bu demek bence sorumluluktan kaçmak olan bir cevap olur. Bu vahim tablonun ortaya çıkmasında herkesin suçu ve vurdumduymazlığı var. O yüzden kimse boşu boşuna birbirini suçlamasın. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki mahalle konakları projesi ile bu işe sahip çıkan ve eski İnegöl evlerinin yaşayan mekanlar olması için uğraş veren İnegöl Belediyesine de teşekkürlerimizi sunmak gerektiğini düşünüyorum. Yapılan bu çalışmalar yeterli mi değil tabii ki. Daha farklı konseptlerle eski İnegöl evlerinin işlevsel hale gelmesi sağlanabilir.

GELECEĞİMİZİN TEMİNATI, OLUŞTURACAĞIMIZ DOKULARDAN GEÇİYOR

İnegöl'ün örnek bir şehir hüviyetine bürünmesi ve sosyal hayat açısından sınıf atlaması için bence atılacak ilk adım bu olmalı. Yaşadığımız yerler bizi biz yapacak dokular olmazsa, geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımız mutlu ve huzurlu bir aile yapısında yetişmelerine imkan sağlayacak bu tarzda mimari yapılar oluşturulmazsa geleceğe umutlu bakmayı unutun gitsin.

BAHÇELİ EVLERDEN UCUBE BİÇİMİNDEKİ APARTMANLARA GEÇİŞ

Şimdi size soruyorum çocuklarımız hapishane biçiminde dizayn edilmiş apartmanlarda mı yaşasın yoksa bahçesiyle zamanlarını en iyi şekilde geçirebilecekleri o komşuluk duygularının tavan yaptığı yaşamsal alanda mı büyüsünler. Ahşap kapıların, o ipi çekenin kapıyı açtığı, çelik kasalı kilitli kapıların olmadığı, 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' düsturunu rehber edinen o şehir tasavvurunu özlüyoruz.

İDAM FERMANIMIZ İMZALANDI

Ha şunu da söyleyeyim bu dokuların şu anki ucube tarzına bürünmesi de yine bizlerin sayesinde oldu. Hatırlayın yer sofralarında aynı tabaktan, aynı tastan yenen yemeklerin bereketi şu an yok. Aynı sofra etrafında oturmalar yok. İşte ne zaman tabaklar ayrıldı, tabağını alan sofradan kalktı ve daha konforlu yaşam sürmek adına evden ayrılarak apartmanlara taşındı işte o an bizlerin idam fermanı imzalandı. Büyükleriyle zaman geçiren, dedesiyle, ninesiyle haşır neşir olan çocuklarımızı yalnızlığa ittik. Milli ve manevi değerlerimizi çocuklarımız alamaz oldu. Daha da kötüsü aradaki bağ koptu. Kuşaklar arasındaki bağlar zayıfladı. İşte o yüzden eski evlerimizi geri verin bizlere. Büyüklerimizi geri verin bizlere.

İNEGÖL'ÜN ESKİ EVLERİNİ SAHİPSİZ BIRAKMAYALIM

Şöyle bir akşam ara sokaklarda öksüz şekilde kalmış, boynu bükük İnegöl'ün eski evlerini bizatihi yerinde görün derim. Nice yaşanmışlıkların olduğu, bize yol gösterecek nice hatıraların gizlendiği bu dokuları sahipsiz bırakmayalım. Şehrimizin bir nevi hafızası olan bu yapıların yok olmasına lütfen izin vermeyelim.

Tarihe her daim dokunmak dileğiyle, kalın sağlıcakla...