Zatına layık şekilde Hamd-u Sena Allah'a , sınırsız salat ve selam Yüce Resulullah'a...

Ülkemiz doların yükselmesiyle birlikte ekonomimiz kısmi daralmaya girdi. A.B.D.'nin Çin ile rekabeti bize olumsuz yansıdı. İnegöl de bu daralmadan nasibini aldı. Fiyatlar üretici firmalar tarafından arttırıldı. Alım gücümüz azaldı.

Bu durum elbette ki sadece Türkiye'yi değil dünyanın çoğu devletinde yaşanıyor.

Bu dar boğazdan çıkışın formülü ülkemizin üretime ağırlık vermesi, yerel piyasalardan başlayarak ülkemizin tamamını saracak üretimin yaygınlaşmasıyla mümkün olacaktır.

Mobilya sektörünün üretimin yanında tüketime dönük yönü olması sebebiyle ekonomide mobilya sektörü sıkıntı olduğunda ilk etkilenenlerin arasına girebiliyor. İnşallah bu sıkıntılı günler yakın zamanda düzelir.

Üretimden kastettiğimiz ham madde olarak elimizde bulunan zenginliklerin işlenerek ihraç edilmesiyle alakalıdır.

ARABİSTAN'DA İŞLER SIKINTILI

Bu günlerde hacılarımızın ev ziyaretlerindeki görüşmelerimizde Suudi Arabistanda da fiyatların artması sebebiyle oradaki iş yerlerinin kapanmaya başladığını öğrendik. Eğer siz çıkan petrolünüzü çöllerde rafineri yaparak işlemez ve kazancınızı lüks hayatınızda israf ederseniz ülkeniz elbette ekonomik sıkıntıya düşer.

Zenginliği dillere destan olmuş Dubai, inşaat üzerine dayalı yatırımları da piyasası da durdu. Astronomik fiyatlarla dikilen binalara artık müşteriler gelmiyor. En sonunda Dubai metrosunu tamamlamak için borç almak zorunda kaldı. Neden? Petrolü işleyememesinden.

İNEGÖLÜMÜZ VE TÜRKİYE

Üretime dayalı bir ekonomi Türkiye'mizin kurtuluşu olacaktır.

İnegöl ağırlıklı olarak mobilya sanayisi üzerine kurulu ancak tarihten bu yana İnegöl- Yenişehir ovasıyla çok meşhur ve verimli topraklara ev sahibidir.

İnegöl'ümüz aynı zamanda tarım şehri lakin geçenlerde tarım fuarına gittiğimizde meyvecilik üzerine stantlar gördük. Sadece bir stantta kızılcık suyu, tarhana ve reçel gibi kooperatif ürünlerine rastlayabildik. Onun da etiketleme ve marka üzerine eksikleri vardı.

Kulaca'da kurulu salça fabrikasından başka tarım ürününü marka haline getiren maalesef bir fabrika yok. Ortaköy'den Hamamlıya giderken yol üzerindeki elma ağaçlarına baktığımda- bu şehrin çocuğu olarak- ağaçların diplerindeki elmaları görünce çok üzülüyorum. Milli bir servet işlenip satışa sunulabilecekken sadece meyve suyu için çuvallara konup Hamamlıya bırakılıyor.

Köylerimizin genel olarak kooperatifleri var. Her köyümüzde elma ağaçları var. Biraz ilgi ve alaka gösterilip elma sirkesi imalathanesi izni ve depolama izinleri alınsa bu elmalar ev sirkesi standartlarına getirilse köy için hem bir geçim kaynağı hem İnegöl için bir değer olur. Bazı köylülerin artık elma ağaçlarını bırakıp alternatif ağaçlara yöneldiğini de öğrenmiş bulunuyorum.

Tarım fuarında bu görüşümüzü kendilerine ifade ettiğimizde sirkeyi marketten almanın kolaylığından dem vuruyorlar. Babalarının, dedelerinin eski usullerle nasıl elma sirkesi ve pekmezi nasıl yaptıklarına dair tecrübeleri de var.

Bu tecrübeyi markalaşma bilincine taşımaları hem İnegöl'e, hem de ülkemize değer katar. Şöyle İnegöl Organik/ Ev Elma Sirkesi diye ürünümüz olsa fena mı olur. Elma ile başlayın diğer meyvelerinde sirkesi oluyor. İlk girişimi yapan iyi para kazanır diye düşünüyorum. Muhabbetle kalın.