TDK'ya göre balta; Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç olarak tanımlanıyor.

Baltaların en erken dönem örnekleri tahtadan bir sapa tutturulmuş taşlarla yapılmıştır ya da 5-35 cm boyutlarındaki ucu sivri bir taş balta görevinde kullanılmıştır.

Daha sonraları işleme teknikleri geliştikçe bakır, tunç, demir ve çelik baltalar da yapılmıştır.

On binlerce yıldır savaşlarda silah, seremonilerde de gösterişli bir semboldür. Eğimli yüzeyleri sayesinde odunu kesmek için gereken kuvvet azaltılmış olur.

Günümüzde birçok formu vardır, ancak hemen hepsi temel olarak bir baş ve bir saptan oluşurlar. Baltalar kesme baltası, yarma baltası, şekillendirme baltası gibi isimler alırlar.

Yakıt olarak odun kullanılan, bahçesinde ağaç olan hemen her evin bir baltası vardır. Odun kesiminde, kurban etleri parçalamasında vb. kullanırız.

İlçemizde yaşı kırkın üzerinde olan hemen herkes balta kullanmış olabilir. Baltalar kent yaşamından çekilmiş olsa da, bahçecilik, tarım ve köy hayatında kullanımı sürmektedir.

Birçok Köy okulunda sınıfının odununu yaran öğretmenlerimiz görev yapıyor.

Yakın zamana kadar omuzlarında baltaları ile dolaşıp ev ve işyerlerimizin yakacak odununu keserek ekmek parası kazanan kişileri hatırlarsınız.

Yakacak odunlarımızı sobalarımıza girecek büyüklüğe kadar balta ile keserek parçalarlardı.

Enselerindeki bez mendiller ile terlerini silerler, ceplerindeki eğeleri ile de baltalarını bilerlerdi. Sonraları daire testereyi tabla üstü yaparak odunumuzu kesenler de oldu.

Kaplama ve kereste fabrikalarının en ağır işlerinden biri de baltacılıktır.

Tomruğun üzerindeki çivi, taş ve bazen de mermi parçalarını balta ile temizleyerek bıçkı ya da kaplama bıçağında kesilebilir hale getirirler.

Ceviz kütükçülüğünün de önemli aşamasıdır.

Aynı şekilde baltacı ustalar; çayıra inmiş farklı en ve boydaki ceviz tomruklarını baltalarıyla, tornadan çıkmışçasına işlerlerdi.

Şevket Yıldırım ve İbrahim Koç (Paşaören) baltacılık mesleğinin günümüzde de akılda kalan isimlerindendir.