Ekranlarda izlediklerimizi olumlu ve olumsuz diye tasnif etmiş olsak acaba hangi tarafa daha ağır basar. Akıl sahibi insanoğlu her şeyin güzel olmasını ister. Ruhu, fıtratı buna müsaittir. Nasıl oluyor da temeli iyiye, güzele, faydalıya ayarlanmış insan birden canavarlaşabiliyor.

Aslında düşüncemizi pekiştirmek için evlerimizin başköşesindeki sihirli kutuyu bir saat izlemek yeterli olacak ve bu senenin o meşhur sözünün zikredeceğiz kendimizi tatmin için "İşte görüyorsunuz anlatmaya gerek yok"

"Neyi görüyoruz ki?" diye odaklanma sorusu sormak gerekecek. Kayıpları bulan, katilleri gün yüzüne çıkartan, evlendirmeye gayret eden programlar vardı ya işte onları izleyince görüyoruz.

Eve geldiğimde bu programları izleyen eşim, dehşet şeylerden bahsediyor. "Kurban olayım İslam dinine" deyip İslam ahlakının insanı nasıl güzel bir insan yaptığını iç çekerek özlem ve hasretle anımsatıyor.

İnternet oyunlarında, televizyon filmlerinde, dizlerde bu kadar kan-revan görüntülere muhatap olan insanlar etkilenmeyecekler mi? Kurmaca dünyayı kuran senaristler acaba gerçeklerden mi esinleniyorlar yoksa gerçekler yol mu veriyorlar. Yani anlayacağınız yumurta mı tavuktan; tavuk mu yumurtadan çıkar meselesi... Neyin, nasıl oluştuğunu tartışmak yerine ortada bir yumurta ve bir tavuk gerçeği fark etmek gerek.

Toplumsal şiddet var... Ölenler var, öldürenler var. "Bundan sonra kimse böyle bir acı yaşamasın" diye kendini unutup başkalarına nasihat/teselli verenler doğru söylüyorlar ama boş söylüyorlar. Dünyada vahşetin adı Kabil... Kabille başladı, kardeşkanı dökmek ve hala da devam ediyor ve edip gidecek. Nedeni insandan kaynaklanıyor.

Hani insanı düzeltim dünya düzeldi diyen çocuk vardı ya... Dünya haritasını parçalayan babası, puzzl gibi tekrar bir araya getirsin diye çocuğuna veriyor ve çocuk da on dakika içinde bitiriyor ve insanı düzelttim dünya düzeldi. Demek ki çocuk saflığımızı kaybetmemiş olsak kolay olacak ama büyüyünce günahkar oluyoruz daha çok.

Lakin azizim bu şiddet olmasa, vurdulu kırdılı aksiyonel hareketler olmasa çok sıkıcı olur filmler ve diziler. Tekdüze filmler de çok seyredilmez, reytingler yerlerde sereserpe gezer. Bazıların zengin olma adına çektiği, insanların akıl dengesini yitirdiği ve ne yapması gerektiğini bilemediği anlarda şiddete nasıl başvuracağını öğreten bu cins filmleri kimse izlemez.

İnsan hayatı mı önemli yoksa filmlerin reytingi mi? Kanı kanla temizleyemeyiz. Şiddete karşı önce sabır sonra merhamet ile muamele etmek gerekir.

İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten sakındırmak bir topluluk bulunsun diye emrediyor Rabbimiz. Kısasta sizin için hayat vardır, diyor. Bir cana karşılık olmaksızın kasteden yani bir canı haksız yere öldüren ebedi cehennemdedir, buyuruyor.

Bu ilkeler yaşanması gerekir ki dünya hayatı bizim için güllük gülistanlık olsun. Yoksa insanoğlu kendi kedisini helak edecek ve dünyanın dibine dinamit koyacaktır. Bile isteye hem burada hem de ötede cehennemi yaşayacak.