İSLAM?DA TERAVİH NAMAZI VAR MI? (1)

Bunu sormak bile çok garib İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk?ün ?Teravih namazı yoktur? açıklamasına Diyanet?ten yanıt geldi.

Diyanet?ten yapılan açıklamada ?İslam?da teravih namazı vardır. Bu namazı Hz. Peygamber bizzat kendisi kılmıştır. Namazı yasakladığı iddiası ise akla ziyandır? denildi.

İşte Diyanetin görevi bu. Diyanet bu tür tartışmalarda son sözü söylemesini bilmeli.

İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk?ün ?İslamda teravih diye bir namaz yok. Peygamberimizin bizzat yasakladığı bir şeydir, peygamberimizden sonra bu namazı koydular? açıklamaları tartışılmaya devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da tartışmalara yaptığı yazılı açıklama ile cevap verdi.

Açıklamada, şöyle denildi:

Her şeyden önce ramazanın manevi ikliminin herkesi kuşattığı, ibadet ve hayır duygularının coştuğu, milyonların kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç demeden cami ve mescitlere koştuğu, bütün ülke vatandaşlarının açlık tehsiyle karşı karşıya kalan milyonlarca Afrikalı kardeşlerinin imdadına yetişmek için seferber olduğu bir zaman diliminde, bu manevi atmosferle hiç bağdaşmayan inanmış gönülleri kuşku ve tereddüde sevk eden tartışmaların milletimizin ilim, irfan ve hikmet dünyasına hiçbir şey katmadığı, her türlü izahtan varestedir

Ramazan gecelerini ihya sadedinde vatan sathının bir mabede dönüşmesine vesile olan Teravih namazını İslamın ciddiyetine ve vakarına yakışmayacak polemiklere malzeme haline getirmenin herhangi bir dini hassasiyetle, herhangi bir ilmi ve fikri mülahaza ile yahut herhangi bir toplumsal maslahat ile izahı mümkün değildir.?

Resul-i Ekrem (sav)den bugüne kadar İslam tarihinin tüm zamanlarında, bütün müminler tarafından büyük bir coşkuyla tüm coğrafyalarda müekked bir sünnet olarak eda edilen Teravih namazının varlığını tartışırken, Kuranın nüzul sürecine katılan Hz. Peygamberle birlikte vahyi pratik bir hayata dönüştüren sahabe neslinin icma ve ittifakını yok sayarak, teravih namazını mübarek ramazan ikliminde bir polemik konusu haline getirmek ilmi ciddiyetle kabil-i telif değildir.

Aynı şekilde İslam bilginlerinin Hanefisiyle, Şafiisiyle, Malikisiyle, Hanbelisiyle bütün mezheplerin ittifakını yok sayarak, ibadet alanında değerlendirmelerde bulunmak ciddi bir usul yahut usulsüzlük sorunudur.

İSLAM?DA TERAVİH NAMAZI VAR MI? (2)

Aziz milletimiz bilmelidir ki; İslam?da teravih namazı diye bir namaz vardır. Bu namaz, ramazan gecelerinde kılınan bir namazdır. Bu namazı Hz. Peygamber (sav) bizzat kendisi kılmıştır. Efendimizin kıldığını gören sahabiler de Medine Mescidinde bu namazı kılmışlardır.

Hatta o kadar çok ilgi göstermişlerdir ki sevgili peygamberimiz bu namazın onlara farz kılınmasından yahut onlar tarafından farz telakki edilmesinden kaygı duyduğu için bilahare bu namazı daha sonraki günlerde mescitte değil evinde kılmayı tercih etmiştir.

Peygamber Efendimiz, Teravih namazından bahisle Ramazan orucunu samimiyetle tutan gece ibadetini de içtenlikle yerine getirenlerin bağışlanacağı müjdesini vermiştir. Müslümanların Übey b. Kaab?ın arkasında bu namazı kıldıklarını öğrenince de memnuniyetini dile getirmiştir

Hz. Peygamber (sav)in teravih namazını yasakladığı iddiası ise akla ziyandır. Sadece bazı günlerde ashabıyla birlikte mescitte kıldıktan sonra kendisi evinde kılmayı tercih etmiştir. Ve ilk Müslümanlar Hz. Peygamber (sav)in vefatının ardından Hz. Ebubekir devrinde ve Hz. Ömer devrinin ilk iki senesinde Ramazanlarda bu namazı ya evlerinde yahut Medine mescidinde tek başlarına veya kıraatını beğendikleri bir kimsenin arkasında ayrı ayrı cemaatler halinde kılmaya devam etmişlerdir.

Bu devamlılık da göstermektedir ki teravih namazının yasaklanması diye bir şey asla söz konusu değildir. Hz. Ömer döneminden itibaren Devlet Başkanının imamları görevlendirmesi ile teravih namazı camilerde düzenli olarak bugüne kadar kılına gelmiştir.

Teravih namazı Hz. Peygamber (sav) zamanında hadislerde kıyamul-leyl olarak geçer. Bu namaza daha sonraları her dört rekatta bir oturulup istirahat edildiğinden terviha/teravih ismi verilmiştir.

Başkanlığımız milletimizin dini hassasiyetini rencide edecek her türlü teşebbüsü yakından izlemekte, dini konularda en yüksek karar organı olan Din İşleri Yüksek Kurulumuz da halkımızı aydınlatmaya devam etmektedir. Milletimiz teravih namazının İslamın ibadet tarihinin ayrılmaz unsurlarından olduğu konusunda en küçük bir şüpheye düşmemelidir.

SOMALİLİ ANNENİN ZOR SEÇİMİ (1)

Biz rahat evlerimizde, donatılmış sofralarımızda iftar ve sahurumuzu yaparken, Somali?den aldığımız açlık ve ölüm haberleri hepimizi yaralıyor. İşte o haberlerden biri:

Açlığın pençesindeki Somalide anneler, bir annenin yapabileceği en zor seçimle, hangi çocuklarını ölüme terk etmeleri gerektiğine karar veriyor.

Dünyanın yaptığı yardımlara rağmen başta çocuklar olmak üzere birlerce kişi açlık nedeniyle hayatını kaybediyor.

Yanlarında, bazıları çok sayıda çocuklarıyla yayan yürüyen anneler, ellerindeki kıt yiyecekleri ve suları tükenmek üzereyken hangi çocuğun yaşama ihtimali daha fazla, hangisi arkada bırakıp yola devam etmeli şeklinde korkunç bir seçimle karşı karşıya kalıyorlar.

Wardo Mahmud Yusuf adlı kadın, Somalideki kuraklık ve kıtlıktan kaçmak için iki hafta boyunca sırtında bir yaşındaki kızı ve yanında 4 yaşındaki oğluyla yürümek zorunda kaldı.

Yolculuğun sonuna doğru çocuk iyice bitkin düştü ve annesi serinletmek için oğluna su verdi. Ancak çocuk bilinçsiz vaziyette, su içecek halde bile değildi.

Bayan Yusuf, kendisiyle birlikte kaçan diğer ailelerden yardım istedi, ancak kendi canlarının derdine düşmüş insanlardan durup yardım eden olmadı.

Bunun üzerine 29 yaşındaki kadın, çocuğunu orada bırakmak zorunda kaldı.

Şu anda Kenyadaki mülteci kampında kalan Bayan Yusuf, Sonunda onu yolda bırakarak, Allaha emanet ettim. O anda hayatta olduğundan eminim. Bu içimi burkuyor. Şimdi ne zaman onun yaşında bir çocuk görsem fena oluyorum diye anlattı.


SOMALİLİ ANNENİN ZOR SEÇİMİ (2)

Fadime Sakow Abdullahi adlı kadın da kucağındaki bebeği ve 2, 3, 4 ve 5 yaşlarındaki diğer çocuklarıyla Dadaaba ulaşmaya çalışıyordu. Mülteci kampına ulaşmadan bir gün önce 4 ve 5 yaşındakiler moladan sonra yerlerinden kalkamadılar.

Ve bayan Abdullahi, elindeki sadece 5 litrelik suyunu geride başka çocukları varken, ölmekte olan çocukları için götürmek istemedi.

Abdullahi diğer çocuklar da ölme tehsiyle karşı karşıyayken uzun süre bekleyemezdi ve ayağa kalkıp birkaç adım attı, sonra belki yaşayacakları umuduyla geri döndü.

Birkaç defa bir ileri bir geri hareket ettikten sonra en nihayetinde iki çocuğunu bir ağacın altında bırakıp gitti...

Yedi çocuk babası Ahmet Cafer Nur, 14 yaşındaki oğlu ve 13 yaşındaki kızıyla mülteci kampına gidiyordu.

Bay Nur, Ancak sadece iki gün yürüdükten sonra suyumuz bitti ve bir ağacın altına oturduk. Aç, susuz ve bitkindik. Çocuklar yürüyemez vaziyetteydi. Geride bıraktığım karım ve diğer 5 çocuğumu da düşününce, hepimiz öleceğine çocukları kaderine terk etmeye karar verdim. Kendi kendime diğer 5 çocuğun için kendini kurtar dedim. Üç ay yüzleri gözümün önünden gitmedi diye anlattı.

Bu mübarek ayda, oruç tutup aç ve susuz kalırken, iftar ve sahurda yiyip içerken, Somali?de ya da Düyanın başka bir yerinde yardımımıza muhtaç olan insanları unutmamalıyız.


HEPİMİZ KARDEŞİZ

Efendimiz buyurdular ki: Hiç biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş sayılmaz.

HASBİHAL:

1-Tüm insanların atası Adem ile Havva?dır. Onlarda topraktan yaratılmıştır. Hepimiz aynı topraktanız. Atamız ,anamız bir. Bu açıdan aslında tüm insanlar kardeştir.

2- Dini anlayışımıza göre aynı inancı paylaşan insanlar kardeştir.

3- Kardeş kavramı ile sadece aynı anne babadan doğan insanların algılanması yanlış.

4- Dünyanın neresinde olursa olsun,hangi milletten olursa olsun, aynı inancı paylaştığımız insanlar kardeşimizdir.

Kendimiz için istediğimizi onlar için de istemeliyiz. Onların dertleri ilke dertlenmeli, sevinçleri ile mutlu olmalıyız. Hiç olmazsa dualarımızı onlardan esirgememeliyiz. Bu açıdan özellikle bugünlerde Somali gerçeğini görmemiz ve üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor.

PİLAVI GÜZEL YAPAN ,YEMEĞİ GÜZEL YAPAR

1-Lavabonuzu ihmal etmeyin. Hem sağlığınız hem de misafirleriniz açısından evin önemli bir bölümüdür. Lavaboyu temizlerken tuz kullanın. Temizlik süngerinizi tuza bastırarak kullanırsanız, lavaboyu silince hem iyi temizler, hem de kokuları giderir.

2- Çay güzel su ile ve yeni çaydanlıkta demlenmeli. Çay da kaliteli olmalı. Ucuz çaylar alarak çay keyfinizi zehir etmeyin. Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkları kullanmak zorunda kalırsanız, kokusunu gidermek için, içine bir parça kesme şeker koymanız yeterli.

3- Öncelikle iyi yapılmış bir pilavı çok sevdiğimi söyleyeyim.Pilavı güzel yapan diğer yemekleri de güzel yapabilir.Yemekte Pilav ustalık ölçüsüdür.Dünden kalan pilavınızı tekrar ısıtırken, bir kabın içine su koyup, bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa, pilav taneli kalır, tazeliğini muhafaza eder.

4-Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır, hem de daha lezzetli olur.

5- Sütü ocağa koymadan önce, tencere soğuk suyla çalkalanırsa, süt kaynarken dibine yapışmaz.

DÜNYADA MEKAN, AHİRETTE İMAN

Abdülhak Hamit, bir gün Beyoglu?nda kendi adı verilmiş olan bir sokaktan geçerken içini çekerek şöyle demiş:

? Ah, ne olurdu şu sokağa benim adımı vereceklerine, buradan bana bir ev verselerdi..

HEM HAM , HEM İT

Harf devriminden sonra bazı sözcüklerin yazımında doğal olarak tereddütler ortaya çıkmıştı.

Bu ortamda bir tanıdığı Abdülhak Hamit?e Hamit kelimesinin son harfinin t ile mi, d ile mi yazılacağını sormuş. A.Hamit, son harfin d olacağını, kızgın ve şikâyetçi bir eda ile şöyle ifade etmiş:

? İsmimin başına ham getirdikleri yetmiyormuş gibi, bir de sonuna it sıfatını ekletemem..

BİZDEN ÖNCE DE DÜNYADA ONLAR VARDI

Milyonlarca yıl öncesinde yaşamış olan bitkilerin bugün fosilleri mevcuttur. Bilimsel araştırmalar göstermektedir ki,o dönemde yaşayan bitkilerle, zamanımızda var olan bitkiler arasında hiçbir fark yoktur.

Bin değil, iki bin değil, milyonlarca yıl önce günümüzde ki bitkilerin aynısı, şekil ve yapı olarak mevcuttu.

Bitkiler milyonlarca yıl önce de, aynı bugünkü gibi fotosentez yapmaktaydı. O günden beri bitkiler betonları patlatacak kadar güçlü hidrolik sistemlere, topraktan emilen suyu metrelerce yukarıya çıkaracak pompalara, canlıların besinini üreten kimyasal fabrikalara sahiptirler.

Yüz milyonlarca yıl önce bitkiler yaratılmışlardı. Onları insanlardan önce dünyada var eden Allah, bugün de onları, varlığının en güzel eseri olarak yaratmaya devam etmektedir.

Günümüz teknolojisinin en gelişmiş imkanlarını kullanarak, bitkilerdeki bu yaratılış mucizelerini anlamaya çalışan insanoğlu, tek bir bitkiyi bile yoktan meydana getirme imkanına sahip değildir.