İnegölspor, zorlu Gümüşhane maçı öncesi çok önemli 3 puan aldı ve lideri evinde daha moralli şekilde misafir edecek. Maçın Çarşamba günü olması taraftar desteği açısından dezavantajlı ama Kastamonu karşısında alınan galibiyetin daha değerli hale gelmesi için galibiyet şart.

Gümüşhane maçı çok zor bir maç olacak. Bunu iki takımın aldığı sonuçlardan görebiliyoruz. Ligin 10 haftası geride kalırken İnegölspor, 17 puan topladı ve bunu 14 gol atıp 11 gol yiyerek elde etti. Gümüşhane'nin ise 24 puanı var ve şu an ligin tek namağlup takımı. 12 gol atıp 2 gol yediler. 5 maçtır gol yemiyorlar. Sadece bu veriler ışığında bile maçın ne kadar zor geçeceğini anlayabiliriz.

Zor maç dememin bir diğer sebebi de İnegölspor'un sahaya hala bir oyun karakteri koyamamış olması. Oyun karakterinden kastım ne oynadığı hala belli olmayan bir takım. Hücum mu yapacağız, yoksa savunma mı? Ya da galip gelelim de nasıl olduğu çok önemli değil düşüncesinde miyiz? Bence son seçenek, şu an oynadığımız futbolu en iyi açıklayan seçenek.

Mevcut kadrodaki bek oyuncularımız özellikle geçtiğimiz sezonu çok iyi geçirmiş oyuncular. Ancak bu sezon, Kastamonu karşısında cezalı Recep de adeta bal yapmayan arı. Lider'de büyük bir özgüven sorunu var. Kastamonu maçında rakip yarı alana hiç geçmedi. Aldığı birçok topu uzun oynadı. Recep'in yerine forma giyen Ali de hücuma hiç çıkmayınca yük tamamen ön kanat oyuncularına kaldı. Zaten bugüne kadar attığımız gollerin hemen hepsini kanatlardan gelen toplarla veya duran toplardan attık. Orta alandan derinlemesine atılan bir topla veya forvetle yapılan bir ikiye bir sonucu organize bir atakla gol atmayı bırakın girdiğimiz pozisyon sayısı bile bir elin parmağını geçmez. İyi ki Ömürcan sezona çok iyi başladı. Sağ veya sol kanatta; nerde oynarsa oynasın takımın en etkili ismi. Allah nazardan ve sakatlıktan korusun. İsmail de skor katkısı verdiği için bu galibiyeti yine kanat oyuncularına yazalım.

İkinci lig standardında orta sahada dribling yapabilen ve pozisyon bulduğunda şut atabilecek bir oyuncu yok mu? Kimse kusura bakmasın ama özellikle içerdeki maçlarda bizim orta sahamızı şahsen ben hayretle izliyorum. Etliye sütlüye karışmayan, aldığı topların %90'ını geriye veya yana oynayan, defansif ağırlıklı olmalarına karşın takım savunmasında hiç öne çıkamayan bir orta sahaya sahibiz. Özellikle Oğuz Kocabal. Ben bu kadar basit olmaması gerektiğini düşünüyorum. Yani günümüz futbolunda farkı orta saha oyuncuları yaratıyorken bizim bu farktan bu kadar yoksun olmamız aslında oynadığımız futbolun bir bakıma açıklaması gibi. Bundan daha iyisini beklemek, bu kurgu değişmeden çok büyük iyimserlik. Zaten sahada forvetle değil "zorvetle" oynuyoruz. Ne yaptıklarını hiç bilmediğimiz ama ne yapamadıklarını çok iyi bildiğimiz, birbirinden yetersiz iki "zorvetimiz" var. Ligde forvet katkısı sıfır olan tek takımız. Bu şartlarda bu futbol çok normal. Hatayspor maçından sonra oluşan tüm iyi düşüncelerimiz maçlar ilerledikçe birer birer yok oluyor.

Değinmemiz gereken diğer bir nokta da çok basit gol yediğimiz. Karşıyaka gibi bir deplasmanda 3 gol atıyorsun ama son 5 dakikada iki gol yiyip beraberliği zor kurtarıyorsun. Olacak iş değil. Gümüşhane maçında hücuma katkısı olmayan orta sahalarımız en azından savunma görevlerini yerine getirirse gol yemediğimiz sürece galibiyete yakın olan taraf oluruz.

İç sahadaki maçlarda orta hakemlerden yana yeterince sıkıntılıydık, Kastamonu maçında bir de dördüncü hakem sıkıntısı ortaya çıktı. Osman Hoca gibi bir adam bu denli kızıyorsa ben sorunun hakemde olduğunu düşünüyorum. Gümüşhane karşısında İnegölspor'a yürekten başarılar.