Yolda yürürken kendi kendine konuşan, kendi kendine gülen, garip hareketler yapan gençler görüyorum. “Acaba deli midir?” diyesim geldiği günler geride kaldı artık. Çünkü kulaklıkla ya müzik dinliyor ya da biriyle konuşuyor oluyorlar. Ben onlara kablolu gençler diyorum. Kabloları sarkıyorken onları görünce aklıma robot insanlar geliyor. Robotun kabloları nasılsa aynen öyle. Çağrışım damarım güçlüdür ya, böyle düşünmeme gayet normal. Ancak daha derin düşünürsek modern dünyanın kakaladığı “yalnızlaştırma”, “bireyselleşme” sürecinin hangi seviyede olduğunu izleyebiliriz… İnsanın yalnızlaşması… Çağdaş deyimle “kişisel bütünlüğünü gerçekleştirme…” Bireyselleşme… İnsanın insanla sımsıcak iletişimi yerine soğuk rüzgarların estiği iletişim çağındayız. İletişim araçları çoğaldıkça insanlar yalnızlaşıyor, sözünü duyunca hak vermiştim. Hatta modernizmin bireyi, ailesi içerisinde bile yalnızlaştırmak için teknolojinin yardımıyla üretilen aynı ekranda çift kanal seyredebilinir televizyonlar icat edildi. Tabi biz, görmek istediğimiz gibi bakıyoruz. Zira evlerimizde izlediğimiz kanallar başka başka oluyor ya çocukla kavga etmemek için, hanımın dırdırını çekmemek için harika bir yöntem çift kanal. Yan yana oturan insanların arasında mekansal bağa rağmen duygusal kopukluk bizi nereye savurur bilinmez. Aynı evde farklıları yaşayan demokrat bir aile fotoğrafına baktıkça ciğerimizin dağlanacağı günler uzak değil. Babanın sözünü, annenin ricasını dikkate almayan imamesinden kopuk bir tesbih görüntüsü bir aile… “Son kale: aile!” diyen yazarlarımız çok haklı. Böyle giderse bireyin her isteğine göre bir ortam düşünülecek ve darmadağın bir toplum olacağız. Güçlü olmak için, birlik olmalı bir birimizi dinlemeli, hoşgörülü, nazik en azından katlanmalıyız birbirimize. Zaten bir yerde tıkanacak herkese her istediğini sunma çalışmaları. Sonra o korkunç dağılmışlığı nasıl toparlanacak. O vakit gençlere tatmadığı şeyleri yani toplumsallığı ve kendi isteklerinden vazgeçebilme özelliğini kazandırmalıyız. Rabbimiz kitapta bir söz la hitap ediyor bize: “Ey Habibim, nefsini ilah edineni görmedin mi? Onları görür mü sanırsın? Onların gözerleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler, kalpleri vardır anlamazlar. Onlar hayvan gibidirler hatta onlardan da daha aşağıdırlar.” Her istediğini vermek için dizayn edilmiş bir kafaya nasıl bir sınır koyacaksınız. Basit isteklerinden dahi tenzilat yapmasını bilmeyen nesil, önce kendisini kendisine kul eder sonra da anne ve babasını… Anne babalar görürsünüz evladının etrafında pervane olan. Baba otoritesini tatmayan nesiller anne merhameti ve şefkatinin gölgesinde sınırı her zaman ihlal ederler. Batının ürettiği soysal, kültürel ve ahlaki normları kullanmamamıza gerek yok. “Biz insanların içinden çıkarılmış en hayırlı insanlarız. Çünkü iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırız.” Müslümanların böyle bir vazifesi var. Modern batı dünyasının ürettiği her argümanın temelde ve genelde insani olanı İslam’ın buyrukları arasındadır. Mesela, iman etmişsek Allah’a, söz vermişiz demektir onu dinleyeceğimize, O’na ibadet edeceğimize… Bu noktalar bile bizi nefsimizden koruyabilir. Kula kul olmaktan kurtaran bir din nefsimize kul eder mi? Hepimiz Allah’ın kullarıyız ve O’na saygıyla ibadet ederiz. Önümüzde Ramazan ayı var. nefsimize en büyük darbeyi vuracağımız andır o. Kablolu gençleri kafir ilan etmedik. Nereden nereye demenizi istemem. O basit bir şey. Zaman zaman bizde kullanıyoruz. Yalnızlaşmayalım diyorum. Zaten konserlere, konferanslara, toplantılara, sohbetlere katılıyoruz. Teknolojinin, saygımıza ve sevgimize, güzel geleneklerimize, insani tutumlarımızı değiştirmesine izin vermemeliyiz. Bilgisayarda oyun oynarken gelen misafire bir hoş geldiniz demek gerekir. Komşunun cenazesi varken o akşam dizimizi seyretmeyelim. Bayramlarda yolumuz gözleyenler varken tatil yerlerine koşmayalım. Ayrıca kandil kutlamaları için uzaktaki dostlara mesaj çekelim, televizyonlarda Kabe’den canlı yayın izleyelim. Dini bilgileri salih hocalardan dinleyelim radyodan. Hizmetkarımız olan teknolojinin esiri olmayalım. Yoksa put yapan ve ardından tapan cahiller gibi oluruz. Efendi insan, teknoloji köledir biline…