Kader konusu tarih boyunca sürekli tartışma konusu olmuştur.Hatta bazıları kaderi hep başa gelen felaketlerden ibaret zannetmişlerdir.Oysa başa gelen bela ve musibetler kader olduğu gibi insanın huzuru ve mutluluğunun da kader olduğunu unutmamak gerekir.

Kader Kur'an'da çeşitli anlamlarda kullanılır.En çok "ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak ve belirlemek" anlamlarında kullanılır. Terim olarak "yüce Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezeli ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi" demektir.

Kur'an'da kader ile ilgili ayetlerden bazıları şunlardır:

-"...O'nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir." (Ra'd,8),

-...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir." (Furkan,2),

-"De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." (Tevbe,51).

İslam tarihine baktığımızda kader anlayışı ile ilgili farklı görüşler ortaya çıkmıştır:

-Birincisi CEBRİYE MEZHEBİNİN görüşü:(Bu mezhebin batıl bir mezhep olduğunu hatırlatalım).Bu batıl mezhebe göre insanın hiçbir iradesi yoktur.İnsanın başına ne gelirse gelsin hepsi kaderdendir.İmam-ı Gazali (r.a) bunların bu görüşlerine alaycı bir örnek verir.Der ki:"Cebriye mezhebinden birini gördüğünüzde ensesine bir tokat vurun.Adam, ne yapıyorsun? Diye kızdığında "Vallahi benim bir suçum yok .Kaderinde tokat yemek varmış bende seni tokatladım" deyin."

Cebriye'nin bu yanlış kader anlayışı kabul edilirse şu sonuçlar ortaya çıkar.Katilin de hırsızın da hiçbir suçu olmaz.Çünkü onlar kaderleri gereği görevlerini yapmışlardır.Hatta görevlerini yerine getirdikleri için sevap bile işlemiş sayılırlar.Bu mantığa göre Allah'ın Peygamberler göndermesinin ,Kitap indirmesinin de hiçbir anlamı kalmaz.Cebriyenin bu görüşünü çürüten bir çok ayet vardır:" Biz ona (insana) iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?"(Beled,8-10) Bu ayet insana iki yol (Hak,Batıl) gösterildiğini ve insana tercih hakkının verildiğini açıklıyor.

-İkincisi MU'TEZİLE MEZHEBİNİN görüşü:(Bu mezhebinde batıl bir mezhep olduğunu hatırlatalım).Bu görüş Cebriye görüşünün tam zıddıdır.Yani her şeyi insan yapar.İnsan bütün işlerinin yaratıcısıdır. (Haşa) Allah'ın insanın üzerinde hiçbir etkisi yoktur.Mu'tezilenin de bu görüşünü çürüten yine bir çok ayet vardır:" Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır."(Hadid,22) Bu ayet her şeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu bildiriyor.

-Üçüncüsü EHL-İ SÜNNET'in görüşü:Ehl-i Sünnet bilindiği gibi Kur'an ve Sünneti en doğru anlayan ve yorumlayan hak yolun adıdır.Hepimizin tabi olduğu gerçek yoldur.Ehl-i Sünnet alimleri kaderi en güzel şekilde yorumlamışlardır.Ne Cebriye ne de Mu'tezile gibi iki yanlış uca gitmeden doğru bir tanım yapmışlardır.Kader,Allah'ın sonsuz ilminin bir sonucudur.İnsan nasıl ki Allah'ın sonsuz ilmini kavrayamıyorsa Kaderi de tam anlaması mümkün değildir.Şu kadar var ki İnsana irade verilmiş (cüz'i irade) insan iradesini kullanır Allah ise o iradeye göre kulunu yönlendirir.Allah'ın iradesi küllidir yani sınırsızdır.

Günümüzde de ne yazık ki bazı insanlar tarihteki Mü'tezile'nin görüşüne benzer şekilde bir görüş ileri sürerek kaderi imanın şartlarından çıkartmaya çalışmaktadırlar.Bir nevi inkara kadar gitmektedirler.Oysa kader inancı insanı ayakta tutan en büyük destektir.Biri tarafından kontrol edildiğinizi bilmeniz ve hakkınızda en hayırlısını yapacağına inandığınız birinin (Allah'ın) varlığı insan için en büyük tesellidir.

Aksi takdirde kader olmazsa insan yalnızlaşır.Kendini koruma ve kendine gelecek hazırlama görevini insana verirseniz insan bunların üstesinden gelemez.Yalnızlaşan insan korkuya kapılır.Gelecek endişesi insanı çepeçevre sarar.

Düşünün tehlikeli ve bilmediğiniz bir dağ yolunda yürüyorsunuz.Tek başınıza oralarda kalmak ve yol aramak mı daha güvenli yoksa o yolu bilen, karşınıza çıkan her tehlikeyi bertaraf edebilecek güç ve kuvvette birinin yanınızda olması mı daha rahatlatıcı?

Hem kader olmazsa Dua,Tevekkül,Kısmet,Nasip v.b. kavramları ne işe yarar ki?

"...Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz."(Bakara,216)