Sosyal medya hesaplarından birinde mutat/alışkanlık olarak sörf yapıyordu vaktin dar zamanında. Kim ne demiş, kim sağ kalmış, kim ölmüş? Oradan öğreniyordu. Bir de insan aklının çeşitliliğini görme bakımından sosyal medya iyi bir pazar yeridir. Her ne ararsan bulursun fikirlerin çürüğünü de çarığının da.O günlerde samimi bir dostu Hz. Peygamber (sav)'in dilinden bir hadis yazmış kadınlar hakkında. Hadis olarak aktarılan söz söyle:

Resulullah (sav) bir kadına buyurdu ki; "Şüphesiz sizler cehennemde kalabalık olacaksınız."

Kadın ; "Niçin ey Allah'ın Resulü?" diye sordu. Peygamberimiz (sav) buyurdu ki;"Zira sizler belaya uğradığınızda belaya sabretmezsiniz, size bir şey verildiğinde şükretmezsiniz, bir sır verildiğinde saklamaz etrafa yayarsınız, kocanıza nankörlük edersiniz ve kolaylıkla güvenilmezsiniz." Kaynak: Buhari (7/39) Müslim (80)

Bu hadis böyle bir zamanda zikredildiğinde neler yazılabileceğini tahmin etmek zor değil. "Böyle bir zamanda" vurgusuna dikkat çekmem gerekiyor. Kadınlara verilen haklar eşitliğin ötesine geçip -yeni uydurulan ismiyle pozitif ayrımcılık diye anlatılan- hanımlara tanınan hakların yüceltildiği dönemden bahsediyoruz.

Geçen gün başka bir arkadaş "asansörde hasbelkader bir kadınla bulundun. İnilecek kata gelindiğinde aynı asansördeki bayan gerçek olmayan herhangi bir sebeple feryat etse ve seni suçlasa, sorgusuz sualsiz götürürler ve kendini aklayana kadar zaman su gibi akar."

Herkesin yaşadığı ve anladığı kendisinedir. Halktan biri olayı böyle karikatürize edebiliyor. Benim de anladığım şudur. En geniş çerçeveden bakmaya çalışıp ne kadar becerebildiğimi sizlerden aldığım onayla belirlemiş olacağım.

Yukarıdaki hadiste Peygamber (sav) kadınlara niçin böyle bir buyurmuş, ne zaman buyurmuş, hangi olay karşısında böyle demiştir, biz bu hadisten ne anlamalıyız vb. sorular bereketli topraklarda filizlenen nebatat gibi çoğaltılabilir.

Hadiste belirtilen vasıflar, kadınların bir takım özelliklerinden bahsediyor. "Yok mu böyle kadınlar?" "Elbette var." Hele ki bazı insanlar, etrafında bu tip komşularını/akrabalarını görünce "Ne doğru buyurmuş Efendimiz (sav)" diye düşünmeleri kaçınılmaz oluveriyor.

Olaya kadın erkek eşitliğinden bakan biri de; "Tamam kadınlar bunları yapıyor da erkekler yapmıyor mu?" diyecektir. Çalıştığı iş yerinde, alış veriş yaptığı piyasada benzer vasıfları erkeklerde gören bir tüccar, başını abartılı bir şekilde emme basma tulumba gibi öne arkaya sallayarak onaylayacaktır.

İşi prensipler/kurallar/ilkeler düzeyinde düşünen araştırmacılardan biri de "Zaten İslam kötülenmektedir. İnsanları "İslami terör" falan diyerek İslam'dan uzaklaştırmak için "uydurulmuş bir hadistir" diyecektir. Hatta bu konuda yazılmış "Olumsuz Kadın Algısının Uydurma Rivayetlerdeki İzleri" (Doç. Dr. Huriye Martı) isimli makaleyi işaret ederek İslam dininde kadınlar hakkındaki alçaltıcı yaklaşımlarının doğru olmadığını belirtecektir. Bu yazıyı okuyan birileri de "Evet, dünyaya böyle bir İslam'ı nasıl hak din olarak anlatırız, endişesiyle karşı çıkacaktır.

Bu hadisi tam zamanıdır diye sosyal medyadan paylaşan dostum da itirazlara "Ben araştırdım, zaten kaynakları da verdim: Buhari ve Müslim." diye ifade etmiş. İnsan bir konuda ilim sahibi değilse sahih hadis kitaplarında ifadesini bulan her bilgiye boyun kırıp kabul edecektir. Tahric etmeye gücü olan araştırmacılar elbette tahric edecektir tabii. "Tahric" kelimesini "tercih" diye yanlış anlamayalım. Tahric; kaynağını araştırmak anlamına gelir.

Sahih kaynaklarda yazdığında ve oradan okuduğunda bazıları da Hucurat Suresinde emir buyrulan; "Sesinizi peygamberin sesi üzerine yükseltmeyin" ayeti tatbik etmeyi düşünecektir. Kitap müellifi İmam Buhari ve İmam Müslim'in hafızası ve hakkında öğrendiğimiz bilgilerimiz, takvası ve hakkında okuduklarımız şüpheye yer bırakmayacak kadar kuvvetliyken.

Mehmet Akif'in biz dizesine geldik dayandık galiba "Çağın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" çağın idrakini/anlayış biçimi Kur'an ve Sünnet kurmuyor uzun zamandan beri. Modern Batı dünyasının ürettiği her şey Batılı insanın kafasına göre, batılı insanın arzularına göre veya batılı insanın sorun ve menfaatlerine göre ayarlanır.

Kainata bakışımız, insan bakışımız, kadına-erkeğe bakışımız İslam dinine göre olduğunda çağın idrakinden yani popüler kültürden uzakta kalıyorsa biz ne yapacağız? Kurucu kaynaklarımızdan uzak mı duracağız? Belki çağın dilini yakalayabiliriz. Aynı kelimeler ve kavramlarla yani çağın algısına göre İslam'ın güzel bir din olduğunu anlatabiliriz.Lakin benim kesin kararım şudur ki: Kitapta varlığı sabit ve işaret ettiği mana kesin olan fakat çağın anlayışına uygun düşmeyen bir ayetin dediği doğrudur ve hak olan odur. Dilimizle Allah'ın nurunu söndürmeye, onu bulandırmaya hakkımız olmadığı gibi haddimizde değildir. Tefekkür etmeniz için bir ayetle sonlandırmak gerek.

"Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."(Ahzab 36. Ayet)