Dostluk ve kardeşlik adına teşrifleriyle bizi onurlandıran İmam Hatip Lisesi mezunlarımızın coşkulu katılımı ile 15. Pilav Günümüzü de tarihin sararmaya yüz tutmuş sahifelerine emanet ettik. Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüde söyleyeceklerimden bazılarını sanırım unuttum.
Hani temel kürsüye çıkmış, buraya gelirken konuşacaklarımı bir ben biliyordum bir de Allah biliyordu. Şimdi sadece Allah biliyor, demiş ya o misal… Aslında sevgili dostlarım, konuşmalarını bir kağıda yaz, oradan oku ki bir yanlış olmasın derlerdi. Eeee “her yoğurt yiyişin bir yiğidi var” demişler değil mi? Kağıttan okumayı sevmem ama dostların dediği kuyuya da düşmekten kurtulamıyorum demek ki.
İHMED’in ilk başkanı Sayın Hasan Aydın Abimizin selamını iletip kendisine teşekkürlerimi sunmak isterdim. Unuttum. Ayrıca uzun seneler boyu İHMED’in başkanlığını yapmış ve devasa bir tecrübe sahibi, “İmam Hatip için ben varımı veriyordum ama o yoğ olanı da verebiliyor” diyerek kendisine düzülmüş meth ü sena sözlerini kulaklarımla duyup “bi-hakkın hak ediyor” dediğim ve ayrıca Rabbim, bol ikramı/yemek yedirmesi ile cennetine koyabileceği insanlardan kabul ettiğim Haydar Cerrah Abimize de teşekkür edecektim. Buradan sizlerin huzurunda kulağınıza fısıldasam makbul olur mu bilmiyorum.
Uzaklarda olduğundan katılamayacağını ifade buyurmasına rağmen orada hazır bulunan saygıdeğer Nusret Vardar Hocamıza büyük bir özür borçlu olduğumuzu hissediyor ellerinden öpüyorum. Onu yalnız bırakmayan eski(meyen) değerli hocalarımıza da saygılar sunuyorum.
Yağmur yağıp yağmaması ikilimi içinde B planını uygulama imkanımız oldu ve gelenekselleşen mezuniyet pilavımıza uzaktan yakından gelen, ilgi ve sükunetle dinleyen, dönem arkadaşları ile hasbihal eden, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın deyü saldıran herkese teşekkür ederim.
Katılamayıp dostlarını beklenti içinde bırakan kardeşlerimize bir tavsiyem var, önümüzde Mübarek Ramazan ayı. Bir iftar programında kardeşleri bir araya gelebilirler. Dostluk, platonik/tek taraflı olmuyor maalesef.
Belediye Başkanımızın saç modelinin ardındaki sırrı açıklaması biz hocalara iyi bir ders oldu. Öğrencilerimize güzel ve hoş anılar bırakmalıyız demek ki. Cennetten çıkma diye vasıflandırılan nesnelerinde hatırı sayılmasın artık değil mi? Anılar sararmaya yüz tutmuşsa birkaç dize dökülsün dilinden…
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Kaymakam Bey, hem doğru söyledi, hem de doğruyu söyledi.

Öğrencilere yaptığı nasihatten mülhem, “gençler bu tatilde çok çok okuyun ve çok spor yapın.” Doğru söyledi. “Hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin ardından gitme, bundan göz, kulak ve gönül sorumludur.” “İnsana, çalıştığının karşılığını vardır.” “Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır” gibi “doğruyu/vahyi” da söyledi. Bir İmam Hatip nesline güncelle/çağla ilgili hatırlatılabilecek en kestirme prensiplerden bazılarıydı bunlar.

Her şey “gönül yapmaya” vesile benim için. Ancak güç yetiremediğimiz, fark edemediğimiz her hangi bir kusurdan hatadan dolayı tüm davetlilerden özür dileriz. Varlığından dolayı bizi memnun eden hanım kardeşlerimize de bolca teşekkür ederim.

En büyük teşekkürü geleneğimizin mutfağında çalışan gençlerimiz. Sıra ve masa taşıyan, pilav dağıtımında bulunan, her şey daha güzel olsun diye elinden geleni yapan tüm genç kardeşlerime teşekkür ederim. Son bir teşekkür de yönetim kurulunda görev yapan kardeşlerimize olsun.

Seneye bir mezuniyet pilavında daha buluşmak üzere…