Kilim; göçebe yaşamları dolayısıyla Türklerin kullandığı en eski ve yaygın dokuma türüdür. Asırlarca üretilmiş olması da halı ve kilimi toplumumuzda güzel sanatların önemli bir kolu haline getirmiştir. Döşemede (yaygı, sergi), eşya taşımada (heybe), zahire yiyecek muhafazasında (çuval) olarak kullanılmaktadır.

Yakın döneme kadar evlerimizde yer alırlardı. Günümüzde oldukça gelişmiş yer döşemeleri üzerinde otantik kilimler kullanıldığı da olmaktadır. Hammaddesi yün ve kıldır, genellikle renkli desenlerle süslü ve havsızdır. Son zamanlarda sentetik iplerle de dokunmaktadır. Çözgülerin atkılar tarafından tamamen gizlendiği atkı yüzlü dokumalardır.

Kilim tezgahları çoğunlukta ağaç olup son zamanlarda metal tezgahlarda yapılmaktadır. Tezgah kurulduktan sonra, desen seçilir ve çözgü işlemine geçilir. Çözgü kilimin iskelet yapısıdır genelde pamuk ipliği kullanılır. Çözgüden sonra gücü işlemine geçilir ve varangelen takılarak dokuma işlemi tamamlanır. Dokumada kenarların düzgün örülmesi, desenin düzgün yerleştirilmesi önemlidir.

1346 doğumlu Ayten Küçük Hanımefendinin, 1965 yılından itibaren faaliyette bulunan İnegöl Terziler Odasından Üyelik tescili alan tek kilimci olduğunu söylersek İnegöl Ekonomisinde kilimciliğin önemli bir payı olmadığını göstermiş oluruz. Halk Eğitim Merkezinin ilçe merkezi ve köylerinde açtığı halı ve kilim kurslarının da ekonomik gelişmeye pek katkısı olmadı.

Buna rağmen yetmişli yıllarda kendi ihtiyacını gidermek için kilim dokuyan aileleri olurdu. "Pala Kilim" dokumacılığı ilçemizde yaygın olarak yapılırdı. Çaput kilim dokumacılığı da denir. Eski kumaş ve kıyafetler şeritler halinde kesilir, kilim şeklinde dokunurdu.

Kaynakça : MEB El sanatları Teknolojisi Geleneksel Türk Dokuma Sanatları 2012 ,