Elbisemizi ayakkabımızı korumaya çalıştığımız kadar
Çalışmadık çoluğumuzu cocuğumuzu necis fikirlerden korumak için.
Hatta arabamızla ilgilendiğimiz kadar iddialarımızla ilgilenmedik
Kahvehanede kaldı tüm konuşmalarımız..
Lafta kaldı gardlarımız
Otuz iki farzlarımız..
Korumak hiç aklımıza gelmedi akılsızlığın içinde yüzerken gündelik yaşamımız
Aklımızı koruyamadık,geldiği gibi kalmadı..
Değerlerimiz pahasız bir mezatta tezgah altı gitti, aldırmadık..
Seküler rüzgara karşı durup irtifa kaydedemedik
Aksine yelken açtık dava sahilinden seküler ummana..
Terk ettik yavaş yavaş, usul usul kıymetlilerimizi
Kıytmetten nakıs bir sandala bindik farkımız kalmadı umursuzlukla..
Farkımız kalmadı diğerlerinden
Fark yapacak mecramız kalmadı, sahibinden sattık, arlanmadık,dosttan utanmadık..
Dostlar pazarda gördü, herkes yapıyor sen de yap dedik,
Pişkinliği keşfettik doğrular yüzümüze okununca..
Zamanı değiştirdik ve bunu kendimize alet ettik..
Biz değiştik önce.. sonra arabamız, evimiz, bankamız..
Sarığımız,cübbemiz,sakalımız,bıyığımız,kılığımız,kılı kırk yaran tarafımız..
Sözümüzü unuttuk, imanımızı unuttuk
Nasıl iman ettiğimizi, neyin iman olduğunu..
İmamın mı imanın mı farz olduğunu
Unutunca koruyamadık,koruyacağımızı unuttuk..
İmamın abdest suyuna besmele çektik
Bilmeyince bir bilen bulduk
Sağlamasını yapmadık, sağımızı unuttuk..
Namusumuzu unuttuk ve koruyamadık
Başımızı her delikten dışarı çıkardık
Özgüvenimizi tavan yaptırdık, vakarımızı tabanda tuttuk
Ve elden giderken ağırlığımız denizin dibindeki mercanları unuttuk
Hafifliğimizdendir dalamıyoruz artık derin mevzulara..
Kürek yetmiyor gayrı kara sulara..
Oysa ki biz kimdik?
Unuttuğumuzu unuttuk..
Hatırlamanın hatrını kırdık,hep unuttuk..
Yazmadık hiç,hep sildik..
Sarmadık,sarmalamadık..doğru söyleyeni hep kovduk..
Aynalardan kaçtıkça kendimizden uzaklaştık
Oysa ki biz kimdik?
Unuttuğumuzu hatırlamadık..
Kaybettik fakat fark etmedik..
Uykuda uyur gibi yaşadık
Büyük kavgalara kaşındık
Hayalimizin kırık harabesine taşındık..
Hayallerimizi bile sattık..
Oysa ki biz kimdik?
Kime karşı diktik, şimdi kime ezildik
Hangi büyük düşmana yenildik?
Ne oldu da doğrularımız yanlış,yanlışımız doğru oldu
Ve heybemiz ne oldu da bozuk parayla doldu..
Yoksa parayı da mı biz bozduk
Bozuk olunca ayarı ticaretimizin faiz haram diyene bozulduk..
Oysa ki biz dost sözü dinler, muhabbetten keyif alırdık
Oysa ki biz eğriye eğri doğruya doğru derdik, doğrudan nasip alırdık..
Dünyamız sadece nefes aldığımız bir mekandan ibaretti
Rant alanlarına bölünmüş bir arsa olarak görünmezdi gözümüze..
Oturduğumuz mobilyalarımız birer yarış atı değildi gösteriş arenasında
Evlerimiz caka satılan pazaryeri değil, komşumuza açılan yüreğimizdi
Bankalar her zorda himmetine sığınılacak bir çadır değil
Aksine gölgesini dahi cehennem harı saydığımızdı..
Siyasetimiz hizmet içindi
Hizmetimiz Hak rızası içindi..
Vefa olsun diye zorla abone edilmezdik günlük gazetemize
Dava sayarken bayiden ekmeğin yanına gazete almayı, hiç gocunmazdık..
Kınayıcının kınamasından asla korkmazdık..
Maharet saymazdık her ortamda bulunmayı
Rakılı sofrada da otururum, abdestli ortamda da bulunurum demeyi..
Seçerdik,seçilmezdik..
Şarkılarımız fikrimize göreydi
En sevdiğimiz renk bir lacivert, bir de yeşildi..
İnanırdık vaad edilenin hak olduğuna ve beklerdik..
Vazgeçmezdik..
Dönüşmek aklımıza bile uğramazdı..
Çünkü babalarımız,oğullarımız,kardeşlerimiz,eşlerimiz,
Akrabamız,kazandığımız mallar,kesada uğramasından korktuğumuz ticaretimiz,
Hoşlandığımız meskenler bize Allahtan ve yolundan daha sevimli gelmezdi..
Bilirdik ki eğer daha sevimli gelirse korkunç bir tehdidin muhatabı olurduk..
Ve Tevbe 24 mıh gibi aklımızdaydı..
Unuttuk..
Hadid 4 ü de unuttuk..
Unuttuk her daim yanımızda olanı..
Oysa ki biz kimdik?
Nerdeydiiiiiiik, buraya nereden geldik..