Bu şehre bir gün 'Çok pis kokuyor' diyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Firma değişikliği sonrası çöplerin bir dönem geç toplandığı zamanlarda bölge bölge kokular oluşmuştu.

Kurban Bayramı öncesi arefe akşamları şehir içinde kurbanlıkların kokularını da biliyoruz.

Fakat ilk kez bir şehrin tamamında ağır, kötü bir kokuyla karşı karşıya kaldık. Bu şehir de 250 bini aşmış modern bir şehir.

Sıkıntının ne olduğu ilk anda anlaşılmadı. Hatta küspe kamyonunun devrilmesi olarak gösterildi.

Fakat gerçek dün tam olarak ortaya çıktı. Tavuk gübresinden kaynaklı bir koku söz konusu.

Ancak bir bölgeye atılmış tavuk gübresi koca şehri kokutmaz. Tarlaların birçoğunda bu gübre kullanılıyor.

Bu gübreler tavuk çiftliklerinden alındığına göre bu üretim çiftliklerinden de kokunun geldiğini düşünebiliriz.

Velhasıl sıcakların dışarıda dolaşılamaz boyuta geldiği bugünlerde; bir de burnumuza pis kokular gelince şehir tam yaşanmaz hale gelebiliyor.

Bunun önüne geçme adına nasıl bir stratejimiz var, İnegöl'ün tepe noktasındaki isimler neler yapıyor bilmiyoruz.

Fakat bir şeyler yapılması gerektiği, halkın sağlığı açısından bu konunun irdelenmesi gerektiği aşikar.

Bunun bir yaptırımının mutlaka olması lazım. Koskoca bir şehri pis bir kokuya mahkum edenlere bir ceza-i müeyyide olması şart.

Benim aklımda Uşak, hep pis kokan bir şehir olarak kaldı. Küçük yaşlarda oradan geçerken; deri fabrikaları nedeniyle Uşak ile ilgili aklımda hiçbir zaman olumlu düşünceler olmadı.

İnegöl'e Pazar günü gezmeye gelen, köfte için duran, mobilya bakan kişiler için tezek kokan bir şehir görüntüsü vermemize sebep olanlar ile yüzleşmemiz gerekmez mi?

Bursa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü mobilyacılar konusunda duyarlı oldukları kadar bu konuda da duyarlı olsunlar.

Sunta yakan, talaş yakan firmalara ceza veriliyorsa - ki bu konuda haklılar- tavuk üretim çiftliklerini de denetleyip; eğer sorumluluklar yerine gelmiyorsa en ağır cezalar verilmeli.

İnegöl'ün kışın pis havasına alıştık da; yazın da kokusuna alışmayalım ne olur...