Yüce gönüllü insanlar, insanı tanıma konusunda oldukça başarılı olmuşlardır. Sözlerin büyüğü, büyüklerin sözleridir, derler ya işte bundan dolayıdır. Hakikatten bazen düşünmek lazım bu konuyu, yani hayatımıza yön veren bu sözlerin “kim tarafından, nasıl söylendiğini?”
Hz. Mevlana der ki; kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Kusursuz sevgi, kusurlu sevmektir. En kusurlu sevgi de kusursuz sevmektir, desem kafanız karışır mı bilmem. Anlamadığınızı anlıyorsanız, bir şeyler anlıyorsunuz demektir, demişti bir yazar.
“İnsanlara hak ettiği değeri vereceksin” diye bir cümle duyarsanız birinden, söz sahibinin artık tecrübeli biri olduğunu anlarsınız. Zira bu söz genellikle bir dostu tarafından satılmış, bir sevdiği tarafından aldatılmış kişilerin ağzından dökülür. Kişiye hak ettiği değerden fazlasını vermiştir. Kendi gözünde büyütmüştür, her şeyini teslim edecek kadar ileri gitmiştir. Onun bir insan olduğunu, korkuları, sevgileri, endişeleri olduğunu unutulmuştur da zihninin ortasında hava basılmış bir şahsiyet biçimlenmiştir geçen zaman süre içinde.
Sonra bir gün beklentisinin yüksek olduğu bir zaman diliminde olmamıştır beklediği. Kişi korkularına yenilmiştir. Belki de farklı düşünmüştü bazı şeyleri. Mesela; sevgililer gününde aşık unutmuştur hediye almayı ya da imkanlarını zorlayarak bir hediye almıştır ancak sevgili kendisine ayık olmadığına hükmetmiştir. Sonra ayrılık kapıyı çalmıştır. Severek ayrılalım gibi cümleler fısıldanır gönül diyarında.
Hatasız kul olmaz. Herkes hata yapabilir. Özellikle de iş yapan insanlar, daha fazla hata yapabilir. Kusursuz olanlar, hiçbir şey yapmayanlardır diyesim gelir bazen.
Kusur işlemek, hata yapmak, günah işlemek vb. bizlere insan olduğumuzu hatırlatan hallerdir. İnsan kibirlenir, kendini büyük görür ve insanlara hor bakar. Günahlar, hatalar bir alarmdır kendini bilene. İnsan kendi kusurlarıyla ilgilenirken dedikodu, gıybet ve haset etmeye vakti olmayabilir.
Gerçi insan bu kadar masum değildir. Cahil ve zalim olduğu vurgulanıyor kitapta. Ayrıca başka varlıklar günah işleyemez demişti o yazar. Günah işlemek bir ayrıcalıktır. Günah işleyebilen varlıklar meleklerden de yüceye çıkabilirler. Tövbe etme kapısında durmak ve Rabbimize affediciliğine sığınmak ve günahlarımızı ondan başkasının bu işi yapamayacağını hissetmek ne güzeldir.
Kötülüğe bile iyiliğin anlaşılması için izin verilmiştir. Bazı şeylere amaç olarak faydalı açıdan bakılabilir istismar edilmemek şartıyla.
Derinlemesine dalmadan mevzuyu toparlayacak olursak, kusursuz sevmek tehlidir. Fani dünyada ölçülü olmak gerekir. Sevdiğini aşırı sevme bir gün düşmanın olabilir, düşmanına aşırı düşmanlık yapa bir gün dostun olabilir, ilkesine demir atmak lazımdır.
Kişi sevdiği ile birlikte haşr olunur(yaratılır). Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek(kızmak) dinin en yüce prensiplerindendir. Nefsimiz için sevmek çürük bir bağa sarılmaktır. Bize kötülük yaptı o zaman kötü, bize iyilik yaptı o vakit iyidir, cümlesi ben merkezli bir dünyadan bakmaya zorlar insanı.
Hatasız dost arayan dostsuz kalır ve selam…