İlk olay şu Kestel'e kadar gelen ancak bir türlü İnegöl'e getirilmeyen Bursa metro hattında geçiyor.

Metronun ilk durağı olan Kestel'den binenler bilirler. Genelde ilk durak olduğu için biraz fazla bekler ve genelde vatman değişimi bu istasyonda olur.

Birçok yolcu ayakta bekler durumda iken, vatman trenin dışından içeri girdi ve ayakta olan yolcuların daha konforlu seyahat etmeleri için diğer vagonların boş olduğunu söyledi. Ayakta bekleyen hemen hemen tüm yolcular diğer vagonlara yönelediler.

Vatman görev yerine doğru giderken 70 80 yaşlarında minnoşmu minnoş bir ninemiz ile vatman arasında şu diyalog yaşandı:

-Evladım ben Fatih Sultan Mehmet'te falanca yere gideceğim. Orandan geçiyor musun?

-Evet anneciğim geçiyoruz. Sesli anonsta Fatih Sultan Mehmet dediğinde inmelisin. Sonrasında falanca yerin otobüsne binmelisin.

-Evladım benim aklımda kalmaz, malüm yaşlılık. Yazıver şuraya.

Tren hareketinin çok gecikmesine rağmen vatman hiç üşenmeden ve diğer yolcuların tepki gösterme riskine aldırmadan ninemizin istediği adresi kağıda yazdı ve hareket etmek için yerine yöneldi. O esnada vagondaki insanlara baktım. Herkesin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Düşünsenize değil bir vatman bir otobüs şoförüne bile soru sormaya çekiniyor insan. Ve o Annemiz için koca tren bekletildi.

O anda dedimki: "BU DÜNYAYI KURTARACAKSA İYİ İNSANLAR KURTARACAK"

İkinci olay ise Bursa'mızın en yoğun hastahanelerinden biri olan Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma hastanesinde geçiyor.Gitmiş olanlarımız bilir. Bu hastanede eğitim görevlileri ve öğrencilerde birçok muayneye katılırlar.Olay "ROMATOLİJİ" polikliniğinde gereçkleşti.

Kapıda otuza yakın hasta beklemektedir.Kapı üzerinde çalışan ve randevulu hastaların sıralamalarını gösteren monitör arızalıdır.Kapıda "İÇERİDE HASTA VARKEN GİRMEYİNİZ" yazılı ibra olmasına rağmen içeride kimin olduğu bilinmemektededir. Zira hastaların hiç birinde Süpermen'in x ışınlı gözlerinden bulunmamaktadır.Cesaretini toplayıp içeri kendini atanlar ise tıbbi sekreter tarafından çemkirilirek püskürtülmektedir.

Böyle bir atmosferde içeri girme cesaretini gösterdim.Randevulu hasta olduğumu ve saatimin geldiğini belirttim. -Tamam şurada oturup bekleyin! Buyurdu haşmetmeab. Diğer iki hastanın yanına çekingen bir eda ile oturdum. Eeee nede olsa değil doktora soru sormak sekreteri bile aşmak güç.Fakat yardımcı doçent olan doktorun profesyonel tavırları ve insana yaklaşımı beni rahatlattı.

Hastaya sorulması gereken her soruyu soruyor. Aldığı her yanıtı dikkatli bir şekilde öğrencisine not ettiriyor ve hastanın kendini ifade etmesine son derece dikkat ediyordu.O esnada kapı çalıp içeri birinin girmesi ile tüm bu uhrevi ambüans bozuldu.Galaksi komutanı sekreterimiz hemen atıldı: -İçeride hastalar var görmüyor musunuz? Ben sırası geleni okuyorum.

Fakat ben dahil hiç kimsenin adı sanı okunmamıştı ve kadının randevusu geçeli bir buçuk saat olmuştu. Yani randevusu olduğu halde bir buçuk saat içeri girme cesaretini gösterememişti.Doktor buyur etti. Oturun dedi. Tedavisine, asla olanlara aldırmadan devam etti. Kapıda yükselen homurtulardan seçebildiğim ise:

"BİRİ ONDAN DOÇENT OLMUŞ DİĞERİ ONDAN SEKRETER."

Maksadım kimseyi küçümsemek yada eleştirmiş olmak için eleştirmek değil. Lakin en küçük yetkiyi bile vatandaşa zulüm için kullanan kişiler o koltukları hak etmiyorlar. Sadece bu hastaneler için geçerli değil. Liyakat sahibi değilseniz şayet, o göevi yapmayın! Her iki olayı da çok yakın zamanlarda yaşadım. Biri beni çok ümitlendi ancak diğeri ise kangren gibi görünüyor. Ben yine de gözlemlerimi buradan belirteyim ki; Belki yetki ve vicdan sahibi birileri bu tip durumların düzeltilmesi için gerekli şeyleri yapar.

Son sözüm ise, dünyayı kurtaracak olan iyi insanların sayılarının artmasını dilemek olsun. Sevgiyle kalın!