Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Sıratı müstakim üzere olanların üzerine olsun.

Allah cc'ın kitabına temessük; Kur'anı okumak, anlamak ve hükümlerine tabi olup yaşamakla olur.

Şunu da unutmamak gerekir ki; her ağız Kur'anı okuyamayacağı gibi her gönülde Kur'anı anlayamaz. Kur'anı Kerimi okumak ve anlamak için ruhen, fikren, kalben ve ilmen hazır olmak gerekir.

Hiçbir hazırlık olmadan mücerred ''Akılla'' Kur'anı Kerimi anlamak mümkün değildir. Hiçbir usüle riayet etmeden mücerred aklıyla kendi hevasına göre Kur'an hakkında konuşanın sonu meal müctehidliğidir.

Meal müctehidliğinden murad; müctehid olmanın şartlarına haiz olmadan, mücerred birkaç Türkçe veya Arapça meali okumak suretiyle Kur'an'dan ahkam çıkarmaya kalkışan kıt akıllı, köle zihniyetli, modernist karakterli nursuz kişilerdir.

M.Hamdi Yazır (rh.a) meal müctehidleri hakkında şöyle diyor:

''Kur'andan bahsetmek isteyenler onu hiç olmazsa harekesiz olarak yüzünden okuyabilmelidirler. Mamafih öyle kimseler görüyoruz ki Kur'an'ı harekesiz olarak okumak şöyle dursun, harekesiyle bile düzgün okuyamadığı halde onun hükümlerinden ve manalarından ictihada kalkışıyor. Öylelerini görüyoruz ki Kur'an'ı anlamıyor ve 'tefsirlere müfessirlerin yorumları karışmıştır' diye onları da kale almak istemiyor da, eline geçirdiği tercümeleri okumakla Kur'an'ı tetkik etmiş olacağını iddia ediyor."

"Düşünmüyor ki okuduğu tercümeye, alim müfessirlerin te'vili (yorumu) değilse cahil mütercimin görüşü ve yorumu, hatası ve noksanı karışmıştır. Bazılarını da duyuyoruz ki Kur'an tercümesi demekle iktifa etmiyor da '' Türkçe Kur'an'' demeğe kadar gidiyor. Oysa ki kur'an Arabidir. Düşünmeli ki Kur'anı tefsir etmek üzere peygamberin irad buyurduğu hadise bile Kur'an denemez, denirse küfür olur. ''(1)

Dikkat edilirse meal müctehidliğine teşebbüs edenlerin en bariz vasıflarından biri de, Kur'anı anlamadan Kur'andan ahkam istinbatına kalkışmaktan önce gelir. Tabii ki Kur'an'ın kendisi, yazılan tercüme ve meal'den öncedir. ''Meal'' kelimesi ''Avl'' kökünden gelir ve eksik tercüme manasınadır.(2)

Hiç kimsenin yayınlanan ''Meal''lere Kur'an demeye hakkı yoktur. Kur'an'ı Kur'an, tercümesini tercüme, tefsir ve te'vilide tefsir ve te'vil olarak bellemek ve belletmek bir farızai hak bulunduğu unutulmamalıdır.(3)

Kur'anı Kerim hakkında ilim olmaksızın konuşmak hem akide yönünden hem de ameli yönden tehlidir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor. '' KUR'AN HAKKINDA İLMİ OLMAKSIZIN SÖZ SÖYLEYEN CEHENNEMDEKİ YERİNİ HAZIRLASIN''(4)

Yine Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor. '' KENDİ RE'YİYLE KUR'AN HAKKINDA SÖZ SÖYLEYEN KİMSE İSABET ETSE BİLE HATA ETMİŞTİR.''(5)

Bu hadisi şeriflerin şerhinde İbnül Esir (rh.a) şöyle diyor: ''Kendi re'yiyle Kur'an hakkında söz söyleyen kişiden murad; Kur'anı tefsir ederken kendi heva ve re'yini Kur'an'a tercih ederek,Kur'anı kendi re'y ve hevasına uydurmaya çalışan kişidir. Böyle bir kimse tefsirinde Kur'andaki manayı değil, heva ve re'yini kabul ettirmeye çalışır.

Bunu bazen bilerek yapar bazen de bilmeyerek yapar. Bilerek yapması şöyledir; kendisinin önceden ortaya attığı bir bidat vardır. O bidatini kabul ettirmek için Kur'an ayetlerini malzeme olarak kullanır ve ayetleri kendi bid'atına uygun bir şekilde tefsir eder. Bilmeyerek yapması ise şöyledir. Kur'andaki ayetin muhtemel yönleri olur. Onun hevası onu bir tarafa meylettirir. Bunu bilmeden yapar. Fakat maksadına uygun olur. Böylece kendi re'yiyle Kur'an hakkında konuşmuş olur.(6)

(Devam edecek)

Fi emanillah.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1- Hak Dini Kur'an Dili (M.Hamdi Yazır) C:1 Sh:15

2- Emanet ve Ehliyet (Yusuf Kerimoğlu) C:1 Sh:36

3- Hak Dini Kur'an Dili (M.Hamdi Yazır) C:1 Sh:336

4- Sünen-i Tirmizi

5- Sünen-i Tirmizi

6- Cami-ul Usul fi Ehadisi-Rasul (ibnul esir) C:2 Sh:4

.