Menderes zamanında Türkiye;

Sanayileşme ve ekonomik gelişmelerle de dikkat çekiyordu.

O dönemde, kırsal kesimden şehirlere göç hızlanmıştı. Özellikle de İstanbul'a...

Bu göçler sonucunda büyük şehirlerde ilk gecekondu mahalleleri oluşmaya başladı.

Menderes, bir çok olumlu hizmetinin yanında en büyük eleştiriyi dışa bağımlılık politikaları yüzünden almıştır.

Maalesef bu bağımlılık sebebi ile bazı traktör ve basma fabrikaları ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Yine Nuri Demirağ tarafından kurulan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası NATO'ya bağımlı politikaların kurbanı olmuştur.

Bütün ekonomik çalkantılara rağmen Menderes'in Başbakan olarak iktidarda bulunduğu 1950-1960 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık 7.8 oranında büyüdü ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 6.43'ünden, binde 7.52'sine yükseldi.

O döneme kadar Türkiye'nin parasını İngiltere basıyordu. 1958 yılında Ankara'da Banknot Matbaası kuruldu. 120 sene sonra Türkiye ilk kez kendi parasını basmaya başlamıştı.

Vesayet zihniyeti, özellikle ; Atatürk döneminden beri Türkçe okunan ezanın, yeniden Arapça okunmaya başlanmasından çok rahatsız olmuştu.

Menderes, 1948'de kurulan imam hatip kurslarını da imam hatip liselerine dönüştürmüş ve sayılarını arttırmıştır.

Menderes'in 1957 seçimleri öncesinde Bediüzzaman Said Nursi'yi de ziyarete gitmesi malum çevreler tarafından irticayı hortlatmak olarak değerlendirilmiştir.

Menderes'in dış siyaset ve ekonomideki hatalarını fırsat bilen muhalifler, 6-7 Eylül olayları gibi karışıklıkları da kullanarak Menderes'in üzerine gitmeey başlamışlardır.

Çok ilginçtir ki Türkiye'deki azınlıklar da Menderes'i sevmekte ve desteklemektedir. Darbeci zihniyet 6-7Eylül olayları ile adeta, Menderes'i destekleyen azınlıkları cezalandırma fırsatı bulmuştur.

Darbe gerekçelerini saymaya devam edelim;

İddialara göre; 1954 seçimlerinde Osman Bölükbaşı'yı tekrar milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapıldı

Yine iddialara göre; İsmet İnönü'nün seçim bölgesi Malatya ikiye bölünüp Adıyaman vilayeti kuruldu.

Başka bir iddia; İktidara karşı yazılar yazan 83 yaşındaki Hüseyin Cahit Yalçın dahil, gazeteciler birer birer hapise atılmaya başlandı.

Yanlış ve hataları savunacak değiliz ancak olup bitenler Tek parti dönemi ile kıyaslandığında devede kulak bile değildi.

Muhalefet sertti. İktidar da bu sertliğe sertlikle cevap veriyordu. Oyunun bir parçası olarak ülke bir ayrışmaya ve kamplaşmaya sürükleniyordu.

1960 yılına gelindiğinde muhalefet ve iktidar arasında gerginlik artmış ve ipler kopma noktasına gelmişti.

Ülke genelinde Provokatörler için uygun ortam sağlanmıştı.

Darbeye giden ateşin fitili şu olayla tutuşturuldu:

CHP genel başkanı İsmet İnönü 29 Nisan'da seçim gezisi için Uşak'a gitti.

DP binasından atılan bir çay bardağı İsmet Paşa'nın yanındaki bir gazeteciye isabet etti. Aranan bahaneler bulunuyor ya da üretiliyordu artık.

Bu olay üzerine mecliste soruşturma önergeleri ve restleşmeler havaya uçuşmaya başladı. Mecliste gerginlik had safhaya varmıştı.

(YARIN DEVAM EDECEK)

.