Geçtiğimiz günlerde sanayi bakanlığının temsilcilerinin katıldığı ve konunun mesleki eğitim olduğu bir toplantıya katıldım. Bakanlık Ankara'dan bakarak ve firmalardan bilgi alarak bir takım ihtiyaçlar tespit ediyor. Buna göre de bir takım teşvik mekanizmaları belirliyor. Güzel çalışmalar var ancak etki alanları genişleyemiyor. Mesleki eğitim ya da mesleklendirme, benim tabirimle YETENEK YÖNETİMİ konusunda stratejik ve kapsamlı çalışma gerekmektedir. Yani örneğin bir fikriniz var ancak stratejiniz yoksa başarılı olma şansı da maalesef yok.

Elimizdeki mevcut durumumuzu bir inceleyelim. Bugün 15-29 yaş aralığında olan genç kuşağın % 25 'i ne istihtamda ne eğitimde yer alıyor. Kısacası boş geziyor diyebiliriz. İşte tam da bu noktada bahsetmekte olduğum YETENEK YÖNETİMİ kavramı ortaya çıkıyor. Sadece mesleki eğitimi okullardan ibaret görürsek mevcut durumdaki genç nüfusun önemli bir kısmı dışarda kalıyor. Bu noktada mesleklendirilmesi ve yönlendirilmesi gereken bir kitle mevcut.

Gelelim diğer faktörlere. İlk olarak aileleri göz önüne alalım. Ülkemizde aileler çocuklarının üniversite okumasını ve hatta doktor ya da mühendis olmasını istiyorlar. Üniversite eğitimi almış olmanın başarı kriteri olarak alındığı ülkemizde ailelerin bu isteklerini garipsememek gerekiyor. Hal böyle olunca çalışma konusunda geçmişte güdülenmeyen genç nüfus, aile ve toplumsal olarak konulan "mutlaka üniversite okumalısın" hedefle hayatına devam ediyor. Burada kimse üniversite okumasın demiyorum. Söylemek istediğim yetenek tespitleri ile doğru hedeflere yönlendirilmeden bahsediyorum. Çünkü paylaşmış olduğum grafiklerde yer alan "ne eğitimde ne istihdamda" rakamlarını gördüğümüzde bu sürecin aksak olduğunu görebiliriz.

İkinci olarak yeni yetişen jenerasyonların beklentileri ve alışkanlıkları geçmişteki gibi değil. Hayata bakış açılarında, tüketim alışkanlıklarında , ilişkilerinde ve bunun gibi bir çok noktada eskiye göre farklılaşmalar mevcut. Son derece normal olan bu farklılaşmayı doğru yönetebilmeliyiz. Örneğin günümüzde doğan çocuklara "alfa" kuşağı denmektedir. Bu çocuklar çalışma yaşına geldiğinde bugün ki mesleklerin % 50'den fazlası ya olmayacak ya da değişime uğramış olacak. Dolayısıyla bizler stratejimizi buna göre oluşturmalıyız.

Üçüncü olarak ticaret ve sanayi stratejimiz son derece önemlidir. Uluslararası dengede her ülke her şeyi üretemez , üretebilse de rekabet üstünlüğü yaratamaz. Stratejik olarak ülkelerin sanayi ve ticaret alanlarında bu stratejiyi ortaya koymalıdır. Ortaya konulan strateji beraberinde gerekli olan insan kaynağı ihtiyacının tespitini sağlayacaktır. Böylece ülkeninmesleklendirme stratejisi de oluşacaktır. Bu strateji hem sektörel yığılmayı önleyecek hem de insan kaynağımızın doğru yönlenmesini sağlayacaktır.

Son olarak üniversite mesleki eğitim entegrasyonu son derece önemlidir. Oluşturulan stratejiye göre üniversite sayıları, üniversitelerde açılacak bölümler ve üniversiteye gidecek öğrenciler rahatlıkla belirlenebilir. Hatta herkesin üniversite mezunu olması da sağlanır. Bir başka yazımda detaylı olarak anlatacağım bu konuyu şöyle özetleyebiliriz. Yazımda belirttiğim üzere "YETENEK YÖNETİMİ" kavramını stratejik olarak gündemimize alırsak eğer küçük yaştan itibaren çocukların temelini de sağlamlaştırırız, aynı zamanda kabiliyetlerine göre yönlendirilmesini de sağlayabiliriz. Bu yolda ilerleyen kişi pratik tecrübe edinirken eğitim almasını da sağlayarak bunu da diplomalandırabiliriz. Böylece toplumsal olarak bir süreç aşılır .Eş zamanlı olarak bilim adamından makine operatörüne kadar her alanda insan kaynağımızı yetiştirebiliriz.