Kur’an-ı Kerim şunlara itaat etmemizi istemektedir: Allah’a,Resulüne (sav) ve sizden olan (Müslüman olan) idarecilere.

İslam kaynaklarında idareciler için Ulü’l emr kelimesi kullanılır.Ulü’l emr, emir sahibi manasına gelir. Emir sahibi olmaktan amaç ise, işin başında ve yetki sahibi olmak demektir. Bununla da demek istenilen, halkın üzerinde yönetme yetkisine sahip olan kimseler demektir.

En yukarıdan aşağı; devlet başkanı ve ondan aldıkları yetkiye dayanarak, vâli ve kaymakamlara kadar ulül emr sayılırlar. Eğer bu yetki sahipleri, yetkilerini meşru bir şekilde almışlarsa, meşru dairedeki emirlerine itaat etmek dinen farzdır. Bu farz, Kur’an-ı Kerim’deki şu ayete dayanır:


“Ey îmân edenler Allah’a itâat edin; peygambere ve sizden olan ülü’l-emre (emir sâhibi idârecilerinize) de itâat edin O hâlde bir şey hakkında ihtilâfa düşerseniz, Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, artık onu Allah’a ve peygambere arz edin Bu hem hayırlı, hem de netîce i‘tibârıyla daha güzeldir.” (Nisa, 59)
Bu konu ile ilgili Hadis-i Şerifler de şöyledir:
“Kim bağlılık sözü verdiği devlet başkanına karşı sebepsiz yere itaatsizlik ederse, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın huzuruna, tutunacağı hiçbir delili bulunmaksızın çıkar. Devlet başkanına bağlılık sözü vermeden ölen kimse, Câhiliye devrinde ölmüş gibi olur.” (Müslim, İmâre 58)
“Üzerinize tâyin edilen yönetici, başı kuru üzüm gibi siyah bir köle de olsa sözünü dinleyip kendisine itaat ediniz.” (Buhârî, Ezân 54, 56, Ahkâm 4. Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 39)
“Bir kimse cehennemden kurtulup cennete girmeyi istiyorsa, Allah’a ve âhiret gününe imân etmiş olarak ölmelidir. Kendine yapılmasını istediği iyi şeyleri o da başkalarına yapmalıdır. Bir kimse devlet başkanına bîat eder, elini tutup ona samimiyetle bağlanırsa, elinden geldiği kadar ona itaat etmelidir. Bu arada bir başkası ortaya çıkarak yönetimi ele geçirmeye çalışırsa, derhal onun boynunu vurunuz.” (Müslim, İmâre 46. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 25; İbni Mâce, Fiten 9)
Ayet-i Kerimeden ve Hadislerden şunları öğreniyoruz:
1. İnsan farklı zamanlarda değişik hislere kapılarak devlet başkanına karşı tutumunu değiştirmeyecektir.
2. Kişinin menfaatına dokunulsa bile, milletin huzurunun bozulmaması için buna katlanacaktır.
3. Valilik, kumandanlık veya benzeri görevlerle başa gelen bir idareciye itaat edilecek, emirleri dinlenecektir.
4. Her ne olursa olsun bir kimse kişisel menfaatlerini devletin menfaatinin üstünde tutmayacak,devleti ve milleti zora sokacak,tehlikeye atacak hiç bir hareket içerisine girmeyecektir.
Devletine ve milletine karşı darbe girişiminde bulunan insanların iyi niyetli olmadığı zaten bilinmektedir.Ancak darbecilere hala sempati besleyenler vardır.Bu insanlar bunca açık delilleri ve belgeleri nedense bir türlü görmüyor veya görmek istemiyorlar.
Bu insanlar unutmasın ki bu gemi batarsa onlar da batacaktır. Devletin yokluğunun ne olduğunu öğrenmek isteyenler Suriye’ye, Irak’a, Filistin’e v.b. baksınlar. Baksınlar ve şu duayı yapsınlar:”Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin”