Köşe yazısını yazmak için oturdu bilgisayarın başına. Konu başlığını bulmuştu. Neler yazacağını da biliyordu ama nasıl başlayacağını ve nasıl yürüyeceğini kestiremiyordu.

"Namaz kılıyor ama Müslüman değil" başlığını sadece dikkat çeksin diye atmış değildi. Yıllar önce Macaristan'da Müslümanların yaşayışını çok beğenmiş bir Hıristiyan gencin Türkiye'deki geziye katılıp Müslüman gençlerle namaz kılmasının hikayesinin özetiydi bu cümle.

Bu günlerde bunun gibi garip bir ifade ile çarptı gözlerine. Çünkü yüreğini yakan haber "başörtülü İmam Hatip öğrencileri deist" olmuş hatta bu yayılıyormuş. Yazmaktan bile ürken parmakları ağır ağır tuşlara dokunuyordu.

Acaba bu habere kimler sevinir, kimler oh çekler, kimler üzülür, kimler "ben demiştim" der gibi düşüncelerin hepsini bir kıyıya koydu. Ahireti kaybeden, ebedi cehennemde kalmaya yüzünü dönen bu gençlerin hali pür melalini kim, nasıl anlatacak? Hadi anlattı, bu gençler hemen derin bir nasuh tövbesiyle tövbe edip ihlaslı kullar mı olacak? Bunu bilmiyordu.

Yıllardır dinini öğrenmeye, bu uğurda hayatını mücadeleye adanmış biri olarak biliyordu, İslam'ı kendine dava edilmiş bir insandı. Kendisi gibi olan dostları, okuduğu yazarlar, tanıdığı alimler bu konuya (gençlerin deist olmasına) kafa yoruyordu. Din-siyaset bağlamında, İmam Hatipler-siyaset bağlamında ve diğer açılardan olayı değerlendiriyorlardı. Kimlerin kimleri suçlayacağı üç aşağı beş yukarı belliydi.

"Dindar ailelerin İmam Hatipte okuyan öğrencileri deist oluyorlar."

Bomba gibi bir haberdi. Fertlerin, toplumların yüreklerinde müthiş bir infial uyandıracaktı. Kızcağız annesinin telefonuna mesaj atmış "Anne ben deist oldum artık bana baskı yapma. Namaz kılmak istemiyorum, başımı da açacağım." Annenin halini bir düşünün. Bir elinde sıkıca tuttuğu telefondan bu mesajı okurken öbür elindeki çay bardağını düşürmüş olduğunu tasavvur edin. O kadar etkilenmiştir yani.

En temel nokta din anlayışı ve dini yaşayışımızın eksikliği, diye genel bir düşünce geçti aklının ucundan...Hayatımıza yön vermesi gerekirken din kuralları sebebiyle hayatımızı daha kazançlı, daha itibarlı, daha ...., daha .... Her neyse siz anladınız gerisini. Kısacası dinin gönderiliş amacı dışında dini kullanma gayretimiz bozdu saf, halisane niyetimizi...

Neden? Dünyevileşme başat bir hedef diye öne sürülen bu çağda zayıf karakterli insanlar/Müslümanlar şeref ve haysiyetlerini satışa bile çıkarabildiler. Kutsalın değeri maddiyatla ölçülür olmaya başladığı böyle çağlarda din ve dini anlayış köklü bir zemin kaymasına uğradı. Bunu da biliyordu.

Şimdi İmam Hatipli gençler niye deist oluyor?

El cevap: Anne babası baskı yapıyor. Nasıl oluyor da oluyor bu baskı? Cevap; başını ört, namaz kıl diye baskı yapıyorlar. Eeee şimdi soralım bu deist (denilen kafirler, yazmak /demek isterdim ama bunlar ne istediklerini bilmiyorlar) gençlere, "anne ve babanızın sıkça hatırlattığı bu ibadetler kimin emri? Peygamberi hayattan çıkardığınızı daha dile getirmedim bile. Hani sen, Allah bizi yarattı, dünyaya saldı. Allah inanıyor ama peygamberlere inanmıyorum, diyorsun ya ondan soruyorum.

Yıllardır "bireyselciliğin/hümanistliğin" işlendiği toplumda, birey, tanrı konumuna çıkarken bireyin istekleri de inanç ve ibadet hükmüne geçmedi mi sanıyorsunuz? Ekranlardaki milyonlarca görüntü diğer gençlerimizle birlikte İmam Hatipli başörtülü kızları neye/nerelere davet ediyor acaba?

Haz ve hız dolu, günahlara gark olmuş hayatı mutlu yaşam diye görenler "vahyin gölgesinden" çıkmak isterler. Artık kendi arzuları "ilah" olduğuna göre başka ilaha ne gerek var, demek isterler. İnsancıllık/hümanizm vb. kavramlarla insanların bir inanca iman edip bağlanmasını, o inanca itaat etmesini çağdışı diye reklam ettiler. Aşağılanmış, horlanmış, kısıtlayan, ötekileştiren, dünya zevklerinden mahrum eden vb. daha birçok özelliği dinin (bu din Hıristiyanlık da olabilir) önünde zikreder de söylerseniz, bireyselciliğe ayarlanmış gönüller ve kafaların deist olması şaşılacak şey olmayacaktır.

Hani derler ya "vatandaşın biri yolda düşse, haber değeri olmaz ama ünlü bir sanatçı düşse haber değeri olur". Çünkü o ünlü biri. Diğer okullarda okuyan Müslüman Türk kızları ateist, deist vb. olsa dikkat çekmez ama İmam Hatipli bir kız deist olsa dikkat çeker, öyle mi? Vay bölücüler vay(!)

O zaman pratik bir çözüm sunalım: Müfredat uygun olsun olmasın tüm okulları İmam Hatip diye isimlendirelim. Belki de her okulun müfredatında Müslüman Türk evladının iman ettiği Kur'an-ı Kerim'i, öğrencinin hayatına yön vermesi için Canım Efendim Hz. Muhammed (as) hayatını ders olarak koyalım, olmaz mı?

Herhangi bir dinin kuralına uymadan yaşamayı özgürlük sanan gençliğimize gerçek özgürlüğün sorumlulukla örtüştüğünü anlatalım. Kelime-i tevhidi söylerken neleri, nasıl kabul ettiğinin bilgisini verelim ki inkar ettiğinde neleri reddettiğini bilsin, değil mi?" Diye azısını bitirmiş olsa da derdine çare bulamadı satırları karalayan adam. Ancak meselenin de peşini bırakacak değildi.