İslam öncesi kadının ne halde olduğu herkesin bildiği bir hakikattir. Ancak o hakikatin gündeme az gelen bir parçasını ortaya çıkarmamız gerekiyor. İslam öncesinde kadının hali beyan edilirken, Araplar arasındaki hor görülmüşlüğü, çocukken diri diri gömülmesi yoğun bir şekilde gündeme getirilir.

İslam kadını kurtardı denildiği zaman adeta, Arapların elinden kurtardı şeklinde bir anlam çıkarılır. Şüphesiz kastedilen bu değildir ama anlaşılan budur. O dönemde kadın, dünyanın diğer bölgelerinde daha iyi durumda mıydı acaba? Mesela Roma'da nasıldı? Saygın, el üstünde tutulan bir varlık mıydı? Yoksa şeytana denk görülen, toplumun her kesiminde bela olarak algılanan bir seviyede mi idi? Elbette kadın da erkek de dünyanın hiçbir yerinde Araplardakinden çok daha iyi durumda değildi.

İslam'ın rahmetiyle beraber kadın da erkek de insani kimliğine kavuştu. Herkes hak ettiği yere oturdu.

İslam'ın rahmet kanatları ile kuşatmasından sonra kadının değişimi erkeğe göre daha fazla olmuştur. Çünkü kadın, erkekten çok daha vahim bir durumda bulunuyordu. Allah katındaki yerine oturtulunca erkekten daha fazla rahmet görmüş oldu. Erkek kuyuya düşmüş sayılacaksa kadın aynı kuyunun en dibine çökmüş durumda idi.

Biz, kadının durumunu Arap cahiliyesinden başlayarak hesaplamak yerine, çok daha öncesindeki halinden başlayarak tahlil edersek daha geniş bir yelpazede hesap yapmış oluruz. Zira bugün kadın, asırlar öncesinin Roma kültüründe kendisine reva görülenden daha iyi bir durumda değildir.

Çektiği zulüm farklı bir renge bürünmüş olabilir; kadın yine sömürülen, yine kula kulluk için tutulmaya çalışılan bir meta durumundadır. Bütün dünya ülkelerinin kadını koruyan, öne çıkaran yasalarda yarışmalarına rağmen bu böyledir. Erkeklerin kadını korumalarındaki samimiyet henüz belgelenebilmiş değildir. Ne cahiliye değişti ne de kadının çilesi.

Sadece bir örnek olması bakımından kadının nereden nereye geldiğini anlayabileceğimiz bir örnek olarak, kadına iftira etme olayının Kur'an'da nasıl değerlendirildiğini ele alabiliriz. Kur'an, şirki bile imandan sonra kökten kaldırırken -ki şirk en büyük suçtur- kadına zina iftirasında bulunanın tevbesinin kabul edilmemesini emretmektedir. (Nur suresi 4.ayet)

Bu, kadını ve onurunu hangi gözle ele almanın gerektiğine dair de iyi bir derstir. Kadının bedenine hatta ziynetine bakmanın haram kılınmasında da bu mantık hakimdir. Kadın anne olduğu zaman, onu ayaklarının altına cennet yerleştirecek makama yükselten İslam, bütün insanlığa o büyük dersin devamını vermiş olmaktadır.

KUR'AN'DAN KADINLARA TEMİNATLAR:

"Erkeğin kadında hakları bulunduğu gibi kadının da erkeğin üzerinde hakları vardır." (Bakara, 228)

"Allah erkeklere kadınlarla iyi geçinmeyi emretmiştir." (Nisa, 19)

"Erkeklere, kocalarına meşru şekilde geri dönmeleri konusunda kadınlara baskı yapmalarını yasaklamıştır." (Bakara, 232)

"Kadınların makul bir ortamda iskan edilmelerini, çıkıp gitmeleri için baskı yapılmamasını emretmiştir." (Talak, 6)

"Mehirlerinin verilmesini emretmiştir." (Nisa, 24)

"Mirastan nasiplerinin bulunduğunu belirlemiş ve haklarını Kur'an teminatı altına almıştır." (Nisa, 7)

"Kazandıklarının onların olduğunu teminat altına almıştır." (Nisa, 32)

"Onları bir elbise kadar erkeğe yakın göstermiştir." (Bakara, 187)

Nebevi teminatlar:

'Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ederim.' (Buhari, 3331; Müslim, 3644)

'Mü'min bir erkek, mü'min bir kadından hemen kopmasın; beğenmediği bir yönü varsa diğer bir yönüne baksın.' (Müslim, 3645)

'Kadınlar erkeklerin kardeşleridirler.' (Ebu Davud, 236)

'Sizin en hayırlınız, ailesine en hayırlı olanınızdır; ben ailesine en hayırlı olanınızım.' (Tirmizi, 3895)

'Makul bir şekilde gıdaları ve giyimleri sizin üzerinize görevdir.' (Müslim, 2950)-

'Senin en büyük sadakan, ailene harcadığın dinarındır.' (Ahmed, 9736)

'Saliha bir kadın, ademoğlunun saadetindendir.' (Ahmed, 1368)

'Hanımının ağzına koyduğun bir lokmaya varıncaya kadar harcadığın her şey sadakadır.' (Buhari, 2742)

Bugün, kadının neye göre daha iyi durumda olduğunu tartışabiliriz artık. Kadın illa kötüler arasından bir kötü tercih edecekse ona diyeceğimiz yoktur. Ama şunu kadın da bilmelidir: Kadın, henüz Allah'ın ona takdir ettiğinin yakınında bile değildir. Hala kendisi gibi beşer olanların lütuflarına mahkumdur.