Yazılarımda çoğunlukla sosyal, kültürel ve eğitimden bahsetmeyi tercih ediyorum. Bunun mesleğimin bana kazandırdıklarından ve mesleki birikimimden olduğunu düşünüyorum. Mesleğimin vermiş olduğu sorumluluktan kaynaklanmış olacak ki, her yazdığım yazının ana temasının öğretici olmasına özen gösteriyorum. Bugünkü yazım, son zamanlarda haber bültenlerinde en çok sözü edilen ABD'li Rahip Pastör Andrew Craig Brunson'la ilgili. 23 yıldır eşiyle birlikte Türkiye'de yaşayan Brunson Ekim 2016'da İzmir Alsancak Polis Karakolu'na çağrıldı. Burada sınır dışı edilmek üzere eşiyle birlikte gözaltına alındılar. Eşi Norine Brunson 13 gün sonra serbest bırakıldı. Rahip ise aralık ayında FETÖ'ye üye olmak suçundan tutuklandı. Brunson hakkındaki iddianame Mart 2018'de hazırlandı, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Brunson için "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği" gerekçesiyle 15 yıla kadar, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek" suçlamasından 20 yıla kadar hapis cezası istendi.

Amerikalı Evanjelik Papaz Andrew Brunson'un tutuklanması ABD'deki önemli siyasi aktörler arasında sayılan Evanjeliklerin zoruna gitmiş olacak ki bunu iç siyaset malzemesi yapmaya başladılar. Ülkesinde siyasi yönden bekleneni veremeyen ABD Başkanı Trump, bu konuyu kendi siyasi ikbali için hayat mamet meselesi haline getirdi. Türk adalet sistemini dizayn etmeye çalıştı. Rahip gerçekten de bağımsız Türk Yargısı tarafından serbest bırakılmış olsa da, serbest bırakılma kararı her vatansever Türk vatandaşını psikolojik ve duygusal anlamda olumsuz sarstı. Amacına ulaşan Trump şimdi günah çıkarır gibi Türkiye Cumhuriyetine sıcak haberler vermeye çalışmakta ancak bu bize Anadolu'da Kahya ile Ağa arasında geçen bir olayı da hatırlatmıyor değil. Benim üslubuma ve aldığım terbiyeye her ne kadar uymuyorsa da, olaya cuk diye oturduğu için ben de bunu affınıza sığınarak yazıyorum.

Bir zamanlar, bir köy ağası ile yanında çalıştırdığı kahyası varmış. Hikaye bu ya, ağa atın üzerinde, kahya ise yaya olarak kasabaya alışverişe gidiyorlarmış. Uzun bir yolculuktan sonra dinlenme ihtiyacı hissetmişler ve bir çeşmenin yanında mola vermişler. Ağa ile kahya çeşmeye varmadan önce susuzluklarını gidermek için çeşmenin kürününden su içen camuşlar, kürünün yanına sılını yapmış, sılın üzerinden hala buharlar çıkıyormuş. Ağa, aklınca kahyayı küçük düşürmek ve kahya ile dalga geçmek amacıyla demiş ki 'Yahu kahya hadi gel seninle bir anlaşma yapalım. Bu sılı yersen, sen ağa olacaksın ben de kahya, kabul mü?" Kahya şaşkın şaşkın bir sıla bir de ağaya bakıyor. Sılı yemenin arkasında ağa olacağını bildiğinden, sefaletten kurtulayım diye teklifi kabul ediyor ve sılı yiyiyor. Böylece ağa kahya, kahya da ağa oluyor. Yola bu şekilde devam ediyorlar. Kasabada alışverişlerini yaptıktan sonra köye dönmek üzere tekrar yola koyuluyorlar. Kahya'nın aklı yolda karışmış, köye gittiklerinde, arkadaşları nasıl ağa olduğunu sorduğunda hangi kelimelerle anlatacaktı, nasıl camuş sılı yediğini söyleyecekti? Mecburen sılı yediğini söyleyecekti, yeni ağa bu durumdan sıkılıyor bunalıyordu. Eski ağa da yaptığından pişman olmuş, tükürdüğünü yalamamak için sesini çıkartmadan atın yanında yürüyordu. Yine aynı çeşmenin yanına geldiler, yine dinlenmek için mola verdiler. Aaa o da ne kürünün yanında yine buharı çıkan sıl var. Yeni ağa da yeni kahyayı küçük düşürmek ve dalga geçmek için, 'Bak ağa gel seninle bir anlaşma yapalım, bu iş böyle olmaz, şu sılı ye, sen tekrar ağa ol, ben de kahya, kabul mü?" Eski ağa dünden razı, tamam der ve sılı yer. Eski ağa tekrar olur ağa, eski kahya tekrar olur kahya. Köye girerlerken kahya, ağaya seslenir, ''Ya hu ağam köyden çıkarken arabanın sahibi de, atın sahibi de, ağa da sendin; yürüyen de, kahya da, bendim. Köye giriyoruz, ağa sensin, at senin araba senin; yürüyen yine ben, kahya yine ben. Ağam iyi de biz bu sılı niye yedik?''

Şimdi Trump diyor ki 'Türkiye' ye karşı hislerim değişti, güzel şeyler olacak.' "Ey Trump madem Türkiye'yi çok seviyorsun, güzel şeyler olacak niçin ülkemize karşı ekonomik mücadele başlattın?"