OKUL ÖNÜNDE BEKLEMEK YASAK

Valilik, yabancıların okul çevresinde gezinmesini yasakladı. Veli değilsen, öğrenci değilsen, okul önünde işin ne?

Haber Zonguldak?tan. Okul çevresindeki tehditlerden öğrencileri korumak için böyle bir karar alınmış.

Ne dersiniz aynı karar İnegöl?de uygulansa, iyi olmaz mı?

Okul içinde idare ve öğretmenler var. Ancak okul dışında denetim yok. Böyle olunca öğrenciler her türlü tehdit ile karşılaşabiliyor. Zararlı alışkanlıklar, zararlı arkadaşlıklar özellikle ev ile okul arasında kazanılıyor.

Bu gerçeği dikkate alan Zonguldak Valiliği, okulla ilgisi olmayan kişilerin, eğitim kurumlarının çevresinde, yakınında, geliş- gidiş güzergahlarında beklemesini, gezinmesini yasaklamış.

Polisler,okul önlerini sürekli kontrol altında tutuyor.Uygunsuz hal ve davranışlarda bulunan öğrencileri uyarıyor. Okulla ilgisi olmayan kişileri uzaklaştırıyor. Ticaret Meslek Lisesi önünde bekleyen 18 yaşındaki O.R.?ye 169 lira idari para cezası uygulanmış.

İl İdaresi Kanunu?nun 11/c maddesi bu tür uygulamalara imkan tanıyor. Kabahatler Kanunu?nun, ?Emre itaatsizliği? düzenleyen 32?nci maddesi uyarınca cezai işlem yapılabiliyor.

Okul çevrelerinde sigara tüttüren öğrenciler dikkat çekiyor. Alkol alma yaşı ortaokula kadar düştü.

Okula yakın parklarda öğrenciler sarmaş dolaş. Özellikle akşam karanlığında dersi biten öğrenciler risk altında.

Uyuşturucu satışı ve gençler arasındaki çeteleşmelerin merkezinde okullar var.

Zonguldak Valiliği bütün bunları dikkate alarak, il sınırları içindeki tüm eğitim ve öğretim kurumlarını kapsayan bir emir göndermiş: Okulla hiçbir şekilde ilişiği olmayan kişilerin, herhangi bir belgesi olmayan satıcıların, eğitim-öğretimin devam ettiği günlerde ve saatlerde, öğrencilerin giriş-çıkış saatlerinde okul çevresinde beklemesi, gezinmesi ve bulunması yasaktır.

DEVLET BÜYÜKLERİNE HAKARET ETMEYİN

Çocuklar, okuldan çok internette vakit geçirir oldu. Öğrenciler kitaptan çok Facebook açıyorlar artık.

İnternet ortamında çocukların her türlü zararlı alışkanlığa bulaşmaları mümkün. Bu yüzden kontrol şart. Bu konuda anne babalara büyük sorumluluk düşüyor.

Öğrenciler normal hayatta anne babadan saklanabilecek ne varsa, Internet ortamında yapabiliyorlar.

İşin acı tarafı; İnternette her şeyin serbest olduğunu düşünüyorlar. Ne yazdıklarına, ne yaptıklarına dikkat etmiyorlar.

Ahlaki yönden yaşanan sıkıntıların yanında, Internet sayesinde çocuklar zararlı fikirlere ve politikaya da bulaşabiliyor. Örgütlerin ve çetelerin etkisi altında kalabiliyorlar.

Özellikle facebook gibi sosyal mecralarda, Devlet büyüklerine ağır hakaret edebiliyorlar.

Devlet büyüklerine hakaret halinde, yazışmayı yapan gençler hakkında Cumhuriyet Savcılığı, Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca hapis istemiyle dava açmaktadır. Bu hükmü gençlerimize hatırlatmak gerekiyor.

Bu davalar, daha sonra gençlerin tüm hayatlarını etkileyecek sonuçlar doğurabilmekte. Örneğin hapis cezası almaları halinde daha sonra kamu görevlisi olmaları çok zor.

Özellikle Başbakanın avukatı gençleri ve aileleri bu noktada uyarıyor. Başbakan, şikayetçi olmamasına rağmen, Cumhuriyet Savcıları, Türk Ceza Kanununda yer alan hükümler uyarınca dava açabiliyorlar.

ÖLÜM İŞ YERİNDE BULABİLİR

İş yeriniz ne kadar güvenli?

Ve biz işyerimizde ne kadar tedbirliyiz?

Sosyal Güvenlik Kurumu?ndan alınan bilgilere göre; Türkiyede her yıl 90 bin civarında iş kazası meydana geliyor. Ve bu kazalarda bin 500 kişi hayatını kaybediyor.

Sosyal güvenlik uzmanı Fevzi Bozkurt?un açıklamasına göre , iş sağlığı ve güvenliği konusunda çok büyük sıkıntılar yaşanıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yaptığı bütün çalışmalara rağmen; ya işveren gerekli tedbiri almıyor ya da çalışanlar kurallara riayet etmiyor.

İşçi güvenliğindeki bütün amaç; çalışanların maruz kaldığı riski sıfıra indirmek.

Fakat burada insan faktörü tüm kuralları alt üst ediyor. Yapılan bütün uyarılara, eğitimlere, seminerlere rağmen iş sağlığı ve güvenliği talimatlarına uyulmuyor.

İşin garip tarafı, işçilerimiz kendi sağlıkları için alınan tedbirleri, konulan kuralları, yapılan ricaları dikkate almıyor.

Ülkemizde maalesef hala trafikte kurallara uymak, emniyet kemeri takmak, acemilik olarak algılanıyor. İşçinin işyerindeki algısı da bu şekilde.

İhmal sonucunda ise her yıl 100 bine yakın iş kazası yaşanıyor. İstatistiklere geçmeyen kazalar da dikkate alındığında her yıl 2 bin vatandaşımız iş yerinde hayatını kaybediyor.

Aman dikkat

ÖĞRETMENLER BASKI GÖRÜYOR

Mobbing diye bir kavram var. İş yerinde psikolojik yıldırma ve baskı bu kavramla tanımlanıyor.

Mobbing sözcüğü önceleri çocukların birbiriyle olan kavgalarını tanımlamak için kullanılmış. Daha sonra iş yerinde bir birine çocuk gibi davranarak, baskı ve zorbalık yapanlar için de bu kavram kullanılır olmuştur.

Gazi Üniversitesi?nce yapılan bir araştırmaya göre; dört öğretmenden biri, her gün mobbingin bir çeşidine maruz kalıyormuş. Araştırmaya göre, en dertli kesim; müdür yardımcıları.

Yine araştırmaya göre; Kadın öğretmenler hak arama konusunda daha aktif davranıyor.

Araştırma sonucunda; erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere göre daha çok mobbing kurbanı olduğu anlaşılmış.

En fazla karşılaşılan mobbing türü ise; ?Kişi hakkında söylenti ve dedikodu çıkarılması?

Öğretmenler, üstten gelen yıldırma davranışlarına maruz kalıyor.

Okul müdür yardımcıları, hem alttan (öğretmenden) hemde üstten (okul müdüründen) gelen yıldırma davranışlarına maruz kalabiliyor.

Okul içinde kendi dünya görüşünde olanlarla grup oluşturan bazı öğretmenler de, okul müdürü başta olmak üzere farklı görüşte olanlara mobbing uygulayabiliyor.

Mobbinge uğrayanların çoğu yaşadığı olayla yüzleşmekten kaçınıyor. Bu tutum da mobbingin sürmesine, düzeyini arttırmasına, bunalımın büyümesine, psikolojik, biyolojik ve fiziki sağlık sorunlarına neden oluyor.

Sevgi,saygı ve huzur içinde birlikte çalışmak varken, neden çalıştığımız ortamı, bir birimize zindan ediyoruz?