Hafta başı GençGazete; "Okullarda başörtüsü yasak mı?" sorusunu manşete taşımıştı.

Haberimize, eğitimin her kademesinden ve okuyucularımızdan çok olumlu tepkiler geldi.

Bu çağda üstelik Türkiye gibi bir ülkede, hala başörtüsü yasağını konuşuyor olmaktan, utanıyorum.

Türkiye yıllardır hukuk dışı başörtüsü yasağı ayıbına, kamuda ve üniversitelerde şahit oldu.

Maalesef inancın gereği olarak takılan başörtüsü, siyasi simge yaftası ile yıllardır yasak listesinin başında yer aldı.

Sahi insan sormadan edemiyor: " Olmasaydı ne olurdu?"

Sütçü İmamlar, Nene Hatunlar, Seyit Çavuşlar, Mustafalar, Kemaller, Mehmetçikler, Gaziler, şehitler olmasaydı, ne olurdu?

İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar, Yunanlar, bu ülkeyi işgal etme girişiminde başarılı ve kalıcı olsalardı ne yaparlardı?

Bunca mücadele, bunca şehit bu ülkede niçin verildi?

"Olmasaydın, olmazdık" vefa sözünde nasıl bir ironi var?

Soruların cevabını yorumsuz size bırakıyorum.

Ben gazetemizin sorusuna dönmek istiyorum.

"Okullarda başörtüsü yasak mı?"

Şüphesiz haklar ve özgürlükler konusunda Türkiye düne nazaran çok aşama kat etti.

Üniversitelerde yasa dışı uygulanan başörtüsü problemi yasakçı zihniyetler söz hakkını kaybedince ve gerici-yobaz bazı rektörler değişince kendiliğinden çözüldü.

Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi sonrasında kamuda da başörtüsü serbest oldu.

Özellikle öğretmenler, başörtüsü ile derslere girebildiler.

İmam Hatip öğrencileri için de daha önce başörtüsü özgürlüğü sağlanmıştı.

Sonrasında Türkiye başörtüsü ile meclise girilebileceğini, başörtülü milletvekili olunabileceğini gördü. Ne Meclis çatısı yıkıldı, ne de çağdaş uygarlık seviyemizden bir şey kaybettik.

Hak ve özgürlükler adına bunca güzel gelişme yaşanırken, hoşgörü ve saygı ortamı sağlanmışken hala orta ve lise okullarında başörtüsü yasağının uygulanmasını izah edemiyorum.

Hala, İmam Hatip dışındaki öğrencilere, eski yönetmelikler ve alışkanlıklar sonucu, başörtüsü yasağı varmış muamelesi yapılıyor.

Bu nasıl iştir?

Kamuda memurlar başörtü hakkına sahip olurken, Başörtülü öğretmenler yasa gereği başörtüsü ile derse girebilirken, milletvekilleri başörtüleri ile meclis oturumunda bulunabilirken, Başörtüsüyle okula giden öğrenciler hangi yasağın bedelini ödüyorlar acaba?

Daha da ilginç olan söz de bazı muhafazakar idarecilerin, yönetmeliklere sığınarak böyle bir yasağı uygulamaya çalışmaları.

Farklı görüşteki idarecilerin, inanç değerlerine saygı, insan hakları, eşitlik ve adalet ilkesi gereği başörtüsü ile okula gelen öğrencilere anlayış gösterdiğini de görüyoruz.

Yasalar ve oluşan hoşgörü ortamı, inanç gereği başını örtmeyi hak olarak görürken, hangi zihniyet ve korkuyla bu yasağı öğrencilere uyguluyoruz?

Lütfen, özellikle muhafazakar özelliğe sahip olan idareciler, taşın altına ellerini koysunlar. Sonrası zaten iktidar yetkililerine düşüyor.

El birliği ile bir an önce tüm öğrencilerin bu haktan yararlanmasını sağlayacak ortam oluşturmalıyız.

Bize gelen bir çok haber var. Okula başörtülü gelen kız öğrencilerin başörtüleri, bazı idareciler tarafından açtırılıyor. Bu idarecilere şunu sormak istiyorum. Eğer bu öğrenciler; "Ben inancım gereği başımı örtüyorum. Bu benim hakkım. Ya başörtümle derse girerim, ya da açmam" derse ne yapabilirsiniz?

Yasayla korunan eğitim ve öğretim hakkını engelleyebilir misiniz? Bu öğrenciyi sınıftan, okuldan atabilir misiniz?

Ya da bu öğrencilere göz yumduğunuz için soruşturma geçirmekten mi korkuyorsunuz?

Hala bir kafa karışıklığı var. Bunca yasal düzenlemeye rağmen bu kafa karışıklığına anlam veremiyorum.

Kimse eski yönetmeliklere sığınmasın?

Hangi hukuk düzeninde, yönetmelikler, kanunlardan ve insan haklarından üstün olabilir?

Velhasıl Hükümetin de bir an önce kafa karışıklığını giderecek bir düzenleme yapması gerekiyor.

.