Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’in, O’nun Ashabının, yolunda gidenlerin ve Ölümü bir uyanış, sevgiliye kavuşma olarak görenlerin üzerine olsun. İşte bu âyet, bu kıssaların biri veya hepsi dolayısıyla inmiştir. Ve deniliyor ki Hazkil, Zülkifl (A.S.)dır. Âyetin gelişi, savaş kıssasına daha münasip gibi görünürse de âyette ölüm korkusu mutlak olduğu için gerek taun ve veba, gerekse savaş, her hangi sebeple olursa olsun, ölüm korkusuyla Allahın hükmünden kaçmak isteyenlerin hepsini içine almaktadır. Taun ve veba gibi salgınlarda herkes bulunduğu yerden kaçmaya kalkışmamalı, savaş gerektiği zaman da binlerle halk korkup vatanlarından kaçmamalıdırlar. Ölüm korkusuyla vatanlarını müdafaa ve Allahın emrini yerine getirmekten kaçınarak, sürü sürü yurtlarını terk eden binlerce kavimlerin, çok geçmeyip mahvoldukları, perişan oldukları ve sonradan Allahın izniyle yine hayat buldukları hakkında insanlık tarihi örneklerle doludur. Burada Cenâb-ı Allah, bütün bunları hatırlatırken ölümden, Allahın hükmü olan vazifeden kaçıp kurtulmanın imkanı bulunmadığını ve böyle yapanların, korktuklarına daha çabuk ve daha feci bir şekilde uğrayacaklarını ve hatta Allahın, dileyince hükmünü yerine getirmek için ölüleri bile dirilteceğini ve dolayısıyla, ölmekle kurtulacaklarını zannedenlerin de kurtulamayacaklarını anlatmış kısaca Allahın hükmünden kurtulmak için, ne ölümden kaçmanın, ne de ölüme koşmanın akıl işi olmadığını bildirmiştir. Şüphe yok ki Allahın insanlara lütuf ve ikramı çoktur. Böyle her türlü sebeplerin kesilmiş, artık hayata imkan kalmamış zannedildiği bir sırada bile yeniden hayat verir. Fakat insanların pek çoğu şükretmezler. Onun emirlerine karşı gelir ve kaçmakla kurtulacağız zannına düşerler. Ne budalalık Ey müminler Siz böyle olmayın: (1) Günümüz müfessirlerinden Ali Küçük hoca efendi bu ayeti tefsir ederken şöyle buyuruyor. ‘’Âyet-i kerîmede hiçbir tedbirin takdiri bozamayacağı, Allah’ın kaderinden yine Allah’a sığınmaktan başka çarenin bulunma­dığı an­latılmaktadır. Sözü edilen bu insanlar ya ölüm korkusuyla cihattan kaçmış kimselerdir ya da salgın bir hastalıktan tedbir al­mak için kaç­mış insanlardır. Düşmanla savaşmak, vatanlarını ve dinlerini müdafaa et­mek söz konusu olduğu zaman Allah’ın cihad emrini yerine getir­meyerek, düşmanla karşı karşıya gelmeyi göze alamayarak sürü sürü yurtlarını terk eden nice kavimlerin çok geçmeden mahvol­duklarını, perişan ol­duklarını, yıllar yılı galip toplumların kölesi ola­rak öldüklerini, bittikle­rini yok olduklarını ama yüz yıllar sonra yine Allah’ın izniyle tekrar ha­yat bulduklarını biliyoruz. Savaşı göze alamadıkları için galip toplum­ların elinde oyuncak olmuş, varlıkla­rını, şahsiyetlerini, hürriyetlerini kaybetmiş, dinlerini, tarihlerini kaybetmiş, silinip gitmiş nice milletler tanıyoruz. Allah bunlara, bu kendi uğrunda savaşı göze alamayan korkaklara, mademki sizler benim yolumda cihadı göze alamadınız öyleyse haydi ölün haydi sürünün buyurmuş onlar da ölmüşler, yok olmuşlar ve silinmişler. Yıllar yılı İslâm dünyasının ölümünün ve sukutunun altında ya­tan sebep işte budur. Yeniçeri kılıcı kınına sokup bu ıssız çöller aşıl­maz Bu savaş çekilmez Yaşamak varken ölüm göze alınmaz dediği andan itibaren bizim sukutumuz da başlamış. Allah için sa­vaşı göze alamadıkları için galip toplumların kölesi durumuna düşmüşüz. Varlı­ğımızı, şahsiyetimizi, hürriyetimizi, dinimizi, tarihi­mizi kaybetmişiz. Kelimenin tam anlamıyla ölmüşüz yani. Ama yıllar sü­ren bu ölümümüzden sonra inşallah Rabbimizin bizi yeniden diril­teceği günlerin yakın oldu­ğunu anlıyoruz. Zira öldürmek de O’na aittir diriltmek de. Ama bunun elbette bir yasası vardır.(2) Fi emanillah. ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- (1) Hak Dini Kur’an Dili 2.Cild 132. Sayfa (2) Besairul Kuran 3.Cild 52.Sayfa