Bir şarkı tutturulmuş gidiyor bu sıralar. Bilirsiniz şu Charlie Hebdo meselesi. Yazının giriş cümlesine bakarak peşin hükümle acımasızlığımıza hatta terörist olduğumuza hükmedilebilir. Gerçi çok umursamıyoruz bunu. Çünkü zaten çoktan geçirildi bu yafta boynumuza. Değil mi ki bir kere adımız Müslüman; terörist de oluruz, gerici de, yobaz da, medeniyet düşmanı da... Ama önce dökelim içimizi de kim ne derse desin sonra.
Neresinden başlamalı ki? Batının hangi iki yüzlülüğünü hangi katliamını örnekleyelim? Cezayir olabilir mesela. Fransız işgali yılları çok uzak değil. 1.5 milyon insan katledilirken, binlerce müslüman kızın ırzına geçilirken sesi hiç çıkmadı batının. Ne işi var Fransanın Cezayirde diyen olmadı. Üstelik avuçlarını ovuşturarak beklediler son müslümanın ölmesini. Neredeydi o zaman batı insanlığı? Fransa meydanlarını dolduran sözüm ona medeniler niye yoktu meydanlarda? Irakta müslümanlar katledilirken neden kulaklarını tıkıyordu medeniyet başkentleri çocuk çığlıklarına? Neredeydi Şamda bombalanırken sokaklar, Gazzenin gökyüzü fosfor bombalarıyla karartılırken özgürlük naraları atanlar? Ruandada caddelerde, sokak ortalarında binlerce insanın beyinleri patlatılırken batının el altından getirdiği baltalarla, katliamın baş aktörlerinden Fransa başbakanı François Mitterrand, Ruanda meselemiz olmak için çok uzak. diyordu. Bir sokak köpeğinin ölümü kadar bile ilgilendirmedi onları siyah derili mazlumlar. Mesela Myanmarda diri diri yakılanlar insan değillerdi, öyle mi?
Bahaneleri hazırdı: Teröristler. Irakta Ebu Gureybden yükselen ahlar gökyüzünü titretirken, karşılarına dikilenler hep teröristti. İsrail, Filistini katliam yaparak işgal ederken haklı, Hamas hep teröristti. Avrupada her gün başka bir cami kundaklandığında ses çıkmazken, müslümanlar hep teröristti.
Şimdi bu durumda; Fransa meselemiz olmak için bize çok uzak. dememiz beklenebilir ama demeyeceğiz. Çünkü mazlumun dininin ve ırkının sorulmayacağını öğreten bir peygambere iman ediyoruz biz. Bir topluluğa olan kinimiz, bizi asla adaletsizliğe sürüklemeyecek. Ancak bu demek değildir ki sinip oturacağız köşemize. Pis salyalarınızı savurarak kininizi kusacaksınız, bizler için ölüm naraları atacaksınız, hakaret edeceksiniz, sonra bizden suçluluk duyarak el pençe özür dilememizi bekleyeceksiniz. Ne adına? Bi dakika beyler orda bi durun Bizce teröristin kim olduğu malum ama bir daha hatırlatalım. Bize göre köpek yalına milyar dolarlar harcarken, BM raporlarına göre 2013 yılında Afrikada 13,6 milyon çocuğu açlığa terkedenlerdir terörist. Güney Afrikada, -yılışık kadınları gösteriş yapsın diye- elmas madenlerinde yerlileri köle olarak çalıştıranlardır terörist. Bize göre demokrasi ve medeniyet havariliği yapıp coğrafyamızı kana bulayanlardır terörist. Çekin coğrafyamızdan elinizi diyeceğim ama nafile... Tıynetinizde katliam var sizin, sömürü var, Allah adına Allahsızlık var, iki yüzlülük var. Öyle değil mi? Fransada Charlie Hebdo için eylemler yapılırken, Nijeryada haritadan silinen şehir, katledilen binlerce insan hangi batılının umurundaydı?
İnanın hiç şaşırmıyorum batının bu riyakârlığına. Akl-ı selim, vicdanlı, insanlık emaresi taşıyan hiç kimse de şaşırmaz buna. Asıl bizi üzen ne, biliyor musunuz? Yüzünü kıble yerine batıya dönüp, kardeşine Fransız gözüyle bakan müslümanın pervasızlığı. Yahu nasıl kör olabiliyorsun bu kadar? Müslümanlara karşı başlatılan küresel savaşın en önünde koşar gibisin. Anlasana, yine kündeye getiriyorlar seni. Hangi akıl tutulmasıdır ki paygamberine şeytanca dil uzatanlarla kol kolasın. Allah aşkına aklını başına al. Daha bu toprakları kana bulamalarının üzerinden yüz sene bile geçmedi. Unutma kardeşim, adın müslüman senin. Onlar seni hiç bir zaman sevmeyecekler. Ölünü seviyorlar senin.
Başlık Mehmet EFEnin Hiç Bir Şeye Katılmıyorum Hiç Bir Şeye... adlı kitabından

ERDAL ÖNER