Okul çıkışında eğer çok yorgun değilse Kasım Efendi Caddesinde ve Park Caddesinde bir tur atmayı severdi. Çünkü buralarda tarihe şahitlik eden koca ağaçlar vardır.Ayrıca ağaçların gölgesinde yürümenin de ayrı bir güzelliği vardır.Bu sefer de öyle yaptı ve bir tur atmaya karar verdi.Caddeyi turlarken etraftaki birkaç dükkanın yılbaşı ile ilgili hazırlıklarına gözü takıldı.Her zaman yılbaşı yaklaşırken kendisi geçen bir yılın muhasebesini yapardı.Bir yıl boyunca hayatını gözden geçirir artı ve eksilerini görmeye çalışırdı.
Bu sefer de öyle yaptı.Ancak yolda rastladığı birkaç eski tanıdıklar onu İnegöl İmam-Hatip Lisesine ilk atandığı yıllara götürdü.O zamanlar fidan gibi gencecik bir delikanlıydı.Şimdi ise geçen yıllar herkes gibi onu da eskitmişti.Zaten yolda rastladığı Cemal Bey onu eski yıllara götürmesine sebep olmuştu.O zamanları hatırlamaya çalıştı. Yıllar önceydi.Cemal Bey küçük oğlunu gezdirmeye çıkmıştı.Parkta karşılaşıp tanışmışlardı.Bu sefer de rastladığında da yine Cemal Beyin elinde küçük bir çocuk vardı.Yıllar önce gezdirdiği oğlunun çocuğuydu.Yani bir nesil gelip geçmiş geçen yıllar hem onu hem de Cemal Beyi eskitmişti.
Böylesi durumlarda tefekkür etmeyi severdi İlahiyatçı olduğu için hemen hayatın anlamını Kur'an'dan,Sünnetten ve alimlerin sözlerinde arardı.Yine öyle yaptı.Ve tam da bu manzarayı anlatan mucize bir ayet aklına gelmişti:" Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir. ?Rum-54)
Aldığımız evi önceden gezdiğimiz gibi keşke yaşayacağımız hayatı da önceden kısaca gezebilseydik diye düşünüyordu.Ama Allah, hayatı öyle yaratmamıştı.Yol göstermiş Kitap ve Peygamber göndermiş ona göre yaşamamızı istemiştir.Eğer hayatı Allah'ın istediği gibi değil de tozu dumana katarak yaşamaya çalışırsanız hayatta hep toz ve duman yutarsınız.
Aklına bir hikaye gelmişti."Zamanın birinde sıcak havada buz satan bir adam şöyle bağırıyordu."Sermayesi eriyen şu adama yardım edin." Bunu duyan arif bir kişi düşüp bayılıyor.Etraftakiler bin bir zorlukla onu uyandırdıktan sonra sorarlar:"Efendim, sermayesinin eridiğini söyleyen buz satan adam iken sen niye bayıldın?Arif kişi şöyle cevap verir."O adamın sermayesi olan buz erirken bizim ömrümüzün de o buzdan bir farkı var mı?Her geçen gün eriyip gidiyor."
Aklına bir örnek daha gelmişti.Öğretmen derste öğrencilerine birer kağıt vermiş ve şunu yazmalarını istemişti."Düşünün ki bir hafta sonra öleceksiniz.Bir haftalık ömrünüz kaldı ne yaparsınız? Öğrencilerin hemen hemen hepsinin şunları yazdıklarını görmüştü:
-Hemen tevbe eder ,başta namaz olmak üzere ibadetlerime başlarım,
-Kalbini kırdığım insanlardan özür diler,haklarını helal etmelerini isterim,
-Anne-babama daha çok iyi davranırım,
-Hiçbir insanın kalbini kırmam,hilekarlık yapmam ve yalan söylemem v.b.
Öğretmen kağıtları okuduktan sonra şu güzel cümleyi söylemişti:"Peki çocuklar bir hafta sonra ölmeyeceğinize dair garantiniz var mı?Neden yazdıklarınızı şimdi de uygulamıyorsunuz?"
Bir Hadisi Şerifte Resululah (sav) şöyle buyuruyor:"İnsan yaşlandıkça (eğer inancı zayıf ise) içindeki iki duygu daima genç kalır.Biri dünya sevgisi diğeri de bitmeyen istekler.Yani ölmeyecekmiş gibi yaşama isteği.
Geride bir yıl daha bırakırken kendimizi muhasebeden geçirelim.Zaman zaman evimizin eşyalarını elden geçirir,tozlarını sileriz.İşe yaramayan kırık ve eski eşyaları da atarız.Aynen bunun gibi kendimizi de hesaba çekerken gönlümüzün tozunu ve pasını silelim.Başkasına karşı olan kırgınlıklarımızı gönlümüzden atalım.Her zaman iyilik düşünelim ve insanlara iyilik yapmanın yollarını arayalım.
Bütün bunları düşünerek yürürken yolu Mahmudiye mezarlığının yanından geçmişti.Bir mezar taşında yazılı olan şu dörtlükten çok etkilenmişti:
-Madem ki akıbeti buydu hayatın,
-Ve böylesine muhakkaktı mematin (ölümün),
-Neden hep oturup ağlardın,
-Gönlünce geçmiyor diye evkatin (vakitlerin)
Zaten kendisi de genel olarak dünyayı dert etmenin anlamsız olduğunu biliyordu. Önemli olan Allah'ı ve Allah'ın kullarını memnun edecek Salih ameller işlemekti.Hayat felsefesini bunun üzerine kurmuştu.O sebeple mezar taşındaki yazıya baka baka yoluna devam etti.