Herkese tekrar merhabalar,

Lübnan'ın başkenti Beyrut maceramıza kaldığımız yerden devam diyelim. Sizlere Beyrut-1 yazımda Lübnan ve başkent Beyrutla ilgili genel bilgiler vermiştim. Bu hafta Beyrut 2018 yılına nasıl girdi, Beyrut mutfağı, Jeita mağarası, 7000 yıllık antik şehir Byblos, Harissa tepesi ve Hz. Meryem heykeli ve Baalbeck antik kentinden bahsetmek istiyorum. Hazırsanız başlayalım o zaman.

YENİ YILA YILDIZ MEYDANINDA MERHABA

2018 yılının ilk saatlerinde başkent Beyrut sokaklarında Yıldız meydanındaki kutlamayı öğrenince otelimizden hemen atladık taksiye ve Yıldız meydanına doğru yola çıktık. Tabi trafiği tam hesap edemediğimden dolayı takside 2018 yılına girdim, trafik kilitlenince de meydana çok yakın bir noktada yolda taksiden inip yürüyerek meydana ulaştım.

Yıldız meydanı ve Solidere'dan geçen haftalarda bahsetmiştim, şehrin merkez noktaları buraları. Meydan hınca hınç doluydu, etrafta seyyar satıcılar ve askerler dikkat çekiyordu. Yıldız meydanındaki havai fişek ve kutlama törenini izledikten sonra buradan otelime doğru yine bir taksi ile yola çıktım. Malum taksi dışında başka bir alternatifiniz yok. Dolmuşlar var ama görseniz eminim binmezsiniz. Ne bir yazı var önünde ne de nereye gittiği belli değil ve çoğu şoför İngilizce bilmiyor fakat taksiciler dil konusunda daha iyiler.

Tabi taksilerde pazarlık yapıyorsunuz çünkü taksimetre diye bir şey yok. Taksiciler genelde Hristiyan fakat dönüşte Müslüman bir taksiciye denk geldim. Beyrut'la ilgili ilginç bilgiler verdi. Bir dönem kamyon şoförlüğü de yapan taksicimiz Türkiye'ye de mal getirmiş, Türkiye'yi görme fırsatı bulmuş yani Türkiye'yi biliyordu.

BEYRUT MUTFAĞI

Beyrut mutfağından bahsetmem gerekirse, bu Ortadoğuya ikinci gelişimdi, diğer Ortadoğu ülke mutfaklarını bilmiyorum ama Lübnan mutfağı bir harika dostlar. Yani mezeler, leziz lezzetler , yöreye özgü içecekler fazlasıyla hem gözünüze hem midenize hitap ediyor, malum Akdeniz ülkesi olunca zeytinyağlılarda sofrada özenle yerini alıyor.

Tabi fiyatlar mekana göre değişiyor fakat ülkemize göre değerlendirirsek yüksek kalıyor. Eee boşuna Ortadoğunun Paris'i unvanını almadığını elinizi cebinize atınca anlıyorsunuz. Bu arada unutmadan Beyrut'a gittikte Falafel yemeden geldik demek olmaz, hatta Falafel'i 1933 yılında kurulan Falafel Karım Sahyoun'da yedik. Tavsiye ederim. Gayet damak tadımıza uygun bir tat, birkaç yerde şubeleri de var.

Gelelim dünyanın yedi harikasına aday olan muhteşem Jeita Mağarasına, inşallah ilerleyen yıllarda bu listeye baş sırada girecek olan Jeita mağarası Lübnan ve Beyrut'un turizm potansiyelini fazlasıyla artıracak bir doğal güzellik. Burası Beyrut'a fazla uzak değil fakat toplu taşıma ile buraya ulaşmakta pek mümkün değil ya tur otobüsleri ile veya taksi ile buraya ulaşabilirsiniz. Burası dağlık bir bölge, Jeita mağarası girişinde biletlerinizi aldıktan sonra aman ha atmayın çünkü bu bilet ile her yeri geziyorsunuz. Önce teleferik ile dağın zirvesine mağaranın ilk girişine doğru çıkıyorsunuz, mağarada fotoğraf çekmek yasak, buna çok dikkat ediyorlar.

Biz de kurallara uyduk tabi ki telefon ve fotoğraf makinelerimizi teslim ettik daha sonrasında dikik ve sarkıtların sanki heykelleştiği bir mağara yolu sizleri bekliyor, uzun bir tünelden mağaraya giriyorsunuz mağarada bu güne kadar Türkiye'de ve yurtdışında gördüğüm mağaralardan fazlaca uzun. Daha sonrasında mağara çıkışında sizi tren şeklindeki araçlar bekliyor ona binip bir alt kata iniyorsunuz, burası daha da bir harika, çünkü buradaki mağaraya girdikten sonra sizleri özel botlar bekliyor gruplar halinde bu botlara binip mağaranın farklı bölümlerini su üzerinde geziyorsunuz. Burada da fotoğraf ve video kamera çekmek yasak, çok fazla görevli var ve sizi hemen uyarıyorlar.

Eğer makinanızı teslim etmediyseniz hemen çektiğiniz fotoğrafı silmenizi istiyorlar. Bu konuda ısrarcılar demedi demeyin. Yılın bazı zamanları su yükseliyormuş ve bu zamanlarda mağara içi bot turları iptal ediliyormuş, çünkü başınız zaman zaman mağara tavanına değebilecek noktalar var. Buradan çıktıktan sonra gezi bitti mi? Tabi ki de hayır.

Buradan sonra küçük bir botanik parka ve hayvanat bahçesini gezip ana giriş kapısına geliyorsunuz. Dediğim gibi bu mağara gerçekten muhteşem. Şu an bu satırları sizlere yazarken bile aklımda Jeita Mağarası. Bir gün Beyrut'a yolunuz düşer ve buraya uğrarsanız bana hak vereceksiniz.

BYBLOS ŞEHRİ

Byblos, Akdenize nazır 7000 yıllık antik bir liman şehri, Beyrut'a yaklaşık 40 dakika uzaklıkta bir şehir. Doğal yapısı genel olarak korunmuş , bolca restaurant ve kafetarya bulabileceğiniz bir yer. Çok güzel tarihi bir çarşısı var ve içinde hediyelik eşyadan kitapçıya,kitapçıdan giyim aksesuar mağazasına kadar bir çok dükkan var.

Fiyatlar konusunda maalesef uygun diyemeyeceğim. Oldukça pahalı. Ama buradan hediyelik eşya alabilirsiniz. Çok değişik yöresel hediyelikler var. Bir hediyelik eşya dükkanında konuştuğum kişiden anladığım kadarıyla Bybloslular Beyrutluları pek sevmiyorlar. İlginç şeyler anlattı, şaşırdım ve Türkiye'de de bazı şehirler arasında vardır böyle şeyler bilirsiniz, böyle şeyler olabilir deyip lafı fazla uzatmadım.

HARİSSA TEPESİ

Harissa Tepesi ve devasa Hazreti Meryem Heykeli Beyrut'a 25 km mesafede ve buradan gün batımı ve Jounieh şehrini izlemek çok hoş. Buraya teleferik ile apartmanların arasından çıkıyorsunuz.

Teleferiğin bittiği yerde ister yaya olarak isterseniz fenikülerle tam tepe noktasına çıkıyorsunuz. Oldukça dik bir tepe.Tabi burayı ilginç kılan kollarını açmış şehre ve Akdenize bakan Meryem heykeli, onun dışında farklı bir mimarisi olan kilise var.

BAALBECK ANTİK KENTİ

Gelelim Baalbeck antik kentine, Beyrut'a yaklaşık 90 km mesefe de bulunan Baalbeck, Bekaa vadisinde bulunuyor. Bekaa vadisi Lübnan Hizbullahının da en güçlü ve egemen olduğu bir bölge.Lübnan'ın güneybatı yamacında, Lübnan dağı eteklerinde bulunan Baalbeck 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiştir.

Buraya gitmek için Lübnan Hizbullahının güvenlik noktalarından geçiyorsunuz ve izin alırsanız girebiliyorsunuz, burada fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Yani denemedim bile başınıza bir iş gelebilir Allah korusun. Ama antik kenti rahatlıkla çekebilirsiniz.

Baalbeck ismi Fenike dilinde 'Baal' tanrı demektir. Yani 'tanrı kenti' olarak düşünebiliriz. Burada harabe halinde 3 tapınak bulunuyor. Çok büyük taş kütleleri var. Nasıl ve nereden getirildiği konusunda çeşitli rivayetler var.

Bu arada ülkenin zengin bir ülke olduğundan,belli bölgelerin lüks ve çok temiz, kadınlarının bakımlı, şık ve güzel, eczanelerde ilaçtan fazla kozmetik ürünlerinin satıldığından, güvenlik açısından hiçbir problem yaşamadığımdan bahsetmeden geçemeyeceğim.

Haftaya bir başka macera da görüşmek üzere, hoşçakalın.

Her türlü görüş ve önerileriniz için;

E-posta; [email protected]

Sosyal medya takip;

www.instagram.com/yoldaki_gezgin/