Ramazan'ın bu ilk günlerinde ne yazayım diye uzun uzun düşündüm açıkçası.

Uzun süredir kulaklarını çınlatmadığımız Recep Altepe'ye değinmek istedim ama Ramazan'da daha güzel konulardan bahsedelim değil mi?

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabımda yazdığım gibi Türkiye'den taşıma su getiren Kıbrıs'ta 30 m3 fiyatı 140 TL iken; Uludağ'ın eteklerindeki İnegöl'e 177 TL'ye satan Altepe'yi Allah'a havale ettim ben. Siz de öyle yapın.

27 Mayıs'ı geride bırakırken; merhum Adnan Menderes ve arkadaşları üzerine de bir şeyler yazabilirdik.

Fakat, siz benden değil de Mehmet Ali Birant'tan dinleyin o yılları. 'Demir Kırat' belgeselini izleyerek daha fazlasını öğrenebilirsiniz.

Ben ilk kez izleyerek ne kadar da geç kaldığımı öğrendim açıkçası. Bu vesile ile Adnan Menderes ve dava arkadaşlarını bir kez daha rahmetle anayım.

İnegölspor kongre süreci, başkanın memleketi üzerine yapılan gereksiz yorumlar, hoca kim olacak gibi konuları da konuşuruz.

Feyyaz Soylu kardeşim bugün yarın durumu en güzel şekilde özetler. Gençlere de yol açmak lazım.

TV'deki hocaların ücretleri, oruç saati ne zaman başlıyor tartışmaları, 'Gerekirse oruç ye ama hak yeme' türünden sloganlarla orucu basite indirgeme çalışmalarını da yazmayacağım. Kimseye faydası yok nasılsa.

Yazıyı artık sonlandırırken; ben iyisi mi şu iftar yemekleri hadisesini bir gündeme getireyim. Hem de iftarlarda program yapan ve bundan para kazanan biri olarak...

Abartılı iftar programları, körler sağırlar birbirini ağırlar misali yapılan iftar organizasyonlarını hala sonlandıramadık.

Bu sene İHH böyle bir organizasyon yapmak yerine Afrika'daki insanlara iftar programları yapacakmış. İşte olay budur.

Hiç olmazsa garibanı ağırlayın o programlarda. Belki de hayatında İnegöl köftesi tatmamış garibanlar vardır. Onlara da yer ayırın programlarınızda.

Bu tür yaklaşımların daha yerinde olacağı kanaatini ifade ederek; hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Cem sen şimdi ne yazdın diye de sormayın.

İlk günde hem de orucun şiddetini arttırdığı anlarda yazdım bu yazıyı.

Artık idare edin.