Tarihe şekil veren kadim devletlerimizle medeniyet çizgisi içerisinde insanlığa hizmet etmiş, adalet kavramını en iyi şekilde yöneterek mutlu ve huzurlu bir toplum yapısını oluşturan Türk Milleti şimdilerde o eski ihtişamını arıyor. Orta- Asya bozkırlarında başlayarak dünyanın dört bir tarafına doğru atlarını süren, özgürlük ve bağımsızlık dışında başka bir şey düşünmeyen aziz Türk Milleti ben demeden biz diyerek insanları ayrıştırmadan, aynı sofra etrafında BİR olmanın verdiği hassasiyeti her daim koruyarak tarih sahnesinde eşi benzeri olamayan Türk devletlerinin yaydığı İNSAN olmanın değer ülküsünü şimdilerde çok arıyor. Artık özümüze dönme zamanı geldi. Artık fabrika ayarlarımıza dönme zamanı geldi ey dostlar!...

DEVLET ANA 'HAYME ANA'

Türkiye Cumhuriyetine miras kalan değerlerimize temel oluşturan nüve İnegöl'ümüzün hemen yanı başında. İnsan olmamızı bizlere hatırlatan, kulağımıza hadi artık kendine gel lafzını fısıldayan bu güç Domaniç ve Söğüt'te. Üç kıta yedi iklime adalet, huzur, güven, hoş görü ve mutluluk götüren Osmanlı Devleti'nin mayasını oluşturan bu kadim topraklara ayak basınca kendinizi farklı bir dünyanın içerisinde buluyorsunuz. İşte bu duyguları bizlere yaşatan ilk yer İnegöl'e 45 dakika mesafedeki Domaniç'e bağlı Çarşamba köyü. Burası bizler için çok önemli. Burada Gündüz Alp'in eşi (kimi kaynaklarda Süleyman Şah'ın eşi olduğu söyleniyor)Ertuğrul Gazi'nin annesi ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin babaannesi Hayme Ana'mız yatıyor. Kadınlarımıza örnek olması gereken önemli bir şahsiyet Hayme Ana. Türbesine ayak bastığınızda farklı duygular içerisine bürünüyorsunuz. Kayı boyuna önderlik etmiş, Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi'nin kendisinden güç aldığı ve 'Devlet Ana' diye anılan Hayme Anamız. Ertuğrul Gazi, annesi "HaymeAna"yı vefat ettiğinde Çarşamba'da her yıl çadır kurduğu bir tepenin üzerinde defnettirir. Sultan 2. Abdülhamid ise, 1892'de büyük ninesi Hayme Ana'nın kabrinin üzerinde bugünkü türbeyi yaptırır. Hayme Ana, her yıl Kütahya Valiliği tarafından Eylül ayının ilk haftasında düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor. Özellikle Türbenin girişindeki Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."sözü akıllardan çıkartılmaması gerekiyor.

OSMANLININ İLK MESCİDİ OLAN ERTUĞRUL GAZİ MESCİDİ(KUYULU MESCİD)

O büyülü coğrafyada ecdadımızın ayak izlerini sürürken, nice cenklerin yapıldığı, nice kahramanlıkların yazıldığı bu coğrafyada bulunmanın mutluluğunu gönüllerimizde taşıyarak rotamızı Domaniç'ten yani yaylaktan Söğüt'e kışlaka doğru yöneltiyoruz. Söğüt için ne dersek diyelim tüm sözler yavan kalır kanaatindeyim. Kadim Türk milletinin tarih sahnesine çıkış noktası olan Söğüt'ü görmek şart. Şöğüt'te ilk durağımız Osmanlının İlk Mescidi olan Ertuğrul Gazi Mescidi(Kuyulu Mescid).Söğüt Çayırı kenarında bulunan mescit, Ertuğrul Gazi'nin aşiretiyle geldiğinde ilk çadır kurduğu yer olarak rivayet ediliyor. İçinde kuyuda bulunan ve "Kuyulu Mescid" olarakta adlandırılan yapı, 1276 tarihinden önce Ertuğrul Gazi tarafından yaptırılmış.II.Abdülhamid tarafından 1902 yılında aynı temeller üzerine inşa edilmiş, bazı dönemlerde restorasyon gören, Yunan işgalinde büyük tahribata uğrayan mescitteki kuyu, 2011'de Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yapılan restorasyon çalışmaları sırasında tesadüfen bulunur. Restorasyonun ardından 29 Temmuz 2011'de kılınan cuma namazıyla halkın ziyaretine açılan bu Mescidin giriş kapısındaki kitabe, Bakara Süresinin 137.ayetidir. Meali: "Allah, onlara karşı sana yeter. (seni koruyacaktır) O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Ayetinin sırrı ise mescidi ziyarete gelenlere farklı bir ambiyans yüklüyor. Ey dostlar, bir cumanızı bu güzelim mescide ayırın lütfen.Ayrıca Mescidin 13 yıllık imam hatibi Şahin Mülayim hocamızın o eşsiz anlatımı da sizleri bekliyor.

DİRİLİŞ ERTUĞRUL GAZİ

Ve geldik Diriliş Ertuğrul Gazi'ye. Söğüt'ün hemen girişinde yer alan türbe. 13. yüzyıl sonlarında inşa edilen yapının yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. İlk olarak Osman Gazi tarafından açık mezar olarak yaptırılmış, daha sonra I. Mehmed tarafından türbe haline getirilmiştir. Sultan III. Mustafa zamanında 1757'de yeniden yapılırcasına onarılmış ve ilk yapıldığı hali değişmiştir. 1886 yılında II. Abdülhamid tarafından yeniden onartılmış ve yanına çeşme eklenmiştir. Her yıl Ertuğrul Gazi'yi anma etkinlikleri türbenin yanındaki alanda gerçekleşiyor. Buraya geldiğinizde yoğun bir teveccühün Ertuğrul Gazi'ye gösterildiğini görüyorsunuz. Tabi ki Diriliş dizisinin bunda epey katkısı olmuş. Her yerde kuruluş kıyafetleri giyerek bu mekanları dolaşan kişileri görmek mümkün. Artık he-man, rambo, Süpermen gibi hayali kahramanları bir kenara atarak bizi biz yapan gerçek kahramanlarımıza sarıldığımızı görmek bizleri mutlu ediyor.

II.ABDÜLHAMİD'İN SÖĞÜT'E ARMAĞANI : HAMİDİYE CAMİİ VE HAMİDİYE İDADİSİ

Söğüt'e farklı bir hava katan Hamidiye Camii ve Hamidiye İdadisi. 1903-1905 yıllarında II. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hamidiye Camii, Hamidiye İdadisi olarak bilinen bina ile birlikte karşı karşıya inşa edilmiştir. Kare planlı, duvarları kırmızı kesme taştan yapının üstü ise kurşun kaplı tek bir kubbeyle örtülüdür. Çift minaresinin mimarisi dikkat çekicidir. Minareleri sebebi ile halk arasında Çifte Minareli Cami olarak da bilinir. Hamidiye İdadisi (lise) de görülmeye değer bir yapı.1905 yılında 2. Abdülhamid Han tarafından yaptırılan ve üzerinde sultanın tuğrası bulunan idadi, iki katlı, kırmızı kesme taştan yapılan pencere ve kapı sütunları, zarif görünüşüyle ihtişamlı bir ecdat yadigarı. İdadi iki katlı olup kırmızı kesme taştan yapılmış, pencere ve kapı sütunları zarif bir görünüme sahiptir. Saray muhafızlarına asker yetiştirmek amacıyla inşa edilmiştir. Günümüzde kütüphane olarak kullanılan yapı Söğüt'e ayrı bir güzellik katıyor. Bu iki güzel yapı II.Abdülhamid'in Söğüt'e armağanı. Osmanlının uçurumunun kenarına geldiği günlerde, Sultan Abdülhamid, yeniden Osmanlıyı ayağa kaldırmak için kuruluş topraklarına sarılmış. Bu topraklarda gezerken II.Abdülhamid'i her yerde görüyorsunuz.

DURSUN FAKIH

Sögüt'te son durağımız Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna şahitlik etmiş bir Türk Bilgini olan DursunFakıh. 1299 yılında Karacahisar fethedildikten sonra Osman Gazi adına Cuma Hutbesini okuyup, Cuma Namazını kıldıran Dursun Fakıh, hem Osman Gazi'nin hür ve tam sahibi bir Devlet Başkanı olduğunu, hem de istiklal Osmanlı Devletinin istiklalini dünyaya ilan eden kişidir.Edebali'nin tedrisinden geçerek kadılık, imamlık ve hatiplik yapan Dursun Fakıh, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundaki en önemli manevi liderlerinden biridir. Dursun Fakıh, Osmanlı Devletinin ilk imam-hatibi ve ilk kadısı olma şerefini de elde etmiştir. Anadolu'da milli birlik ve milli kültür birliğinin oluşmasına hizmet eden bir Türk Büyüğüdür. Söğüt İlçesine bağlı Küre Köyü'nde çevreye son derece hakim550 rakımlı bir tepe üzerine inşa edilen türbesini mutlaka ziyaret edelim.

Domaniç ve Söğüt görülmeye değer yerler. Hafta sonu zamanınızı ayırarak ailece çocuklarınıza göstermemiz gereken en öncelikli yerler burası bence. Yeniden ayağa kalkmamıza anlam kazandıracak, yeniden benliğimize dönmemize itici bir unsur olacak kısacası özümüzü bulacağımız bu yerleri mutlaka ziyaret edelim. Domaniç ve Söğüt yanı başımızda. Ona dokunmak yeterli olacak bizler için.

Tarihe dokunmak ve onu anlamak dileğiyle, kalın sağlıcakla...