Bugün Pakistan ile ilgili son notlarımı paylaşacağım. Sonrasında hem bu yazı dizisine hem de günlük köşe yazılarıma son vereceğim.

Cuma gününden itibaren işim gereği uzun süre İnegöl dışında olacağım. Yurt dışı da var ufukta. İnegöl gündemini takip etmem zorlaşacak. Bu sebeple Gazete yönetiminden müsaade istedim.

Son sözümüzü yarına bırakalım. Önce Pakistan izlenimlerimizi tamamlayalım.

1- Pakistan, ?Pak insanların yaşadığı ülke? anlamına geliyor. 14 Ağustos 1947de Hindistan?dan ayrılan müslümanlar tarafından kurulmuş Pakistan?

2- Pakistanlılar, ülkelerine gelen Türk misafirleri, coşkuyla ve içten gelen bir samimiyetle, Pakistan-Turki zindabad diyerek selamlarlar. Türkiye ve Pakistan çok yaşa anlamına geliyor bu deyiş.

3- Pakistan?da çoğu yollar çok dar ve bozuk. Bir ülke kalkınacaksa önce yollarını düzeltmeli, diye düşünüyoruz. Yolda bol miktarda motosikletli, bisikletli insan?

4- Yol boyu süslü kamyonlara ve garib otobüslere rastlıyoruz. Çeşit çeşit süs, inci boncuk ve kumaş ile donatmışlar araçlarını. Bakmaya doyamazsınız. Çeyiz odası gibi her biri? Ancak çocuk oyuncakları böyle olur. Özellikle kamyonlara siyah bezler bağlamışlar. Bu siyah bezlerin uğur getireceğini düşünüyorlarmış. Nazarlık, batıl bir uygulama. İnsan düşünmeden edemiyor tabi; keşke araçlarını süsledikleri gibi evlerini, sokaklarını, sosyal hayatlarını süsleyebilselerdi?

5- Yerleşim bölgelerinden geçiyoruz. Kalabalık, dağınık, bakımsız... Sokaklar, çarşılar, evler; Pakistan?ın yarım asır gerimizde olduğunu anlatıyordu bize. Sanki eski bir kasaba manzarası Anadolu?dan? Gerçi Anadolu?da hala öyle yerler varki, farklı bir manzaraya sahip değiller.

6- Yolculuğumuz süresince geniş tarım arazileri ve yeşillikler görüyoruz. Öyle ki buraların İnegöl topraklarından daha yeşil ve verimli olduğu izlenimi uyandı bizde. Böyle güzel ve bereketli topraklara sahip olup, geri kalmak nasıl olur? Afrika?da olduğu gibi? Tablo ortada; İngiliz işgalinden sonra Emperyalist ülkelerin sömürüsü bitmemiş burada?

7- En çok ta sokak başlarına kurulan seyyar berberler dikkatimizi çekiyor? Bir de dükkânları önünde uzanmış uyuyan esnaf? Hem oturak hem yatak olarak kullandıkları bir eşyaları var. Belki Ramazan?dan, belki sıcaktan ama dükkân önü, yol boyu küçük yataklarda uzanmış, yatan insanlar iyi bir izlenim vermiyor. Sanki hayattan bezmişler? Sanki Dünya umurlarında değil? Bu insanların böyle dağınık, bakımsız, uykuda olması kimin işine geliyor acaba?

8- Ayrıca Pakistan?ın bazı bölgelerinde, Hindistan kültüründen kalma kast sisteminin, içten içe devam ettiğini görmek üzdü bizi. Örneğin İşçi ile patron, şoför ile araç sahibi, aynı sofraya oturmuyor. İslam?ın insana verdiği değer açısından kabul edilemez bir uygulama.

9- İHH İnsani Yardım Vakfının yüzlerce gönüllü çalışanı var Pakistan?da. Özellikle sel felaketinden sonra konutlar, okullar, hastaneler, camiler, yetimhaneler yapılmış. Birçoğunun da inşaatı devam ediyor. Pakistan?da ülke olarak Türkiye?yi, yardım kuruluşu olarak İHH?yı her yerde fark etmek mümkün. Pakistan bayrağından sonra dalgalanan ikinci bayrak Türk Bayrağı burada. Türkiye?nin ne kadar büyük bir devlet olduğunu çok iyi gördük buradan?

10- Sel felaketi sonrası Pakistan?a konut yaptıran hayırseverlerden biri de Büyük Birlik Partisi camiası. BBP evleri, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu adına yaptırmış. Köyün adı ?Muhsinabad.? Evlerin açılışı için Pakistan?a giden BBP Genel Başkanı ve heyeti büyük bir sürprizle karşılaşmış. Törende Pakistanlı yetim çocuklardan biri, Muhsin Başkanın ?üşüyorum? isimli şiirini okumuş, Türkçe... Gözyaşlarına boğulmuşlar.

11- Pakistan?da yaptığımız en anlamlı ziyaret İHH?nın Yetimhanelerine yaptığımız ziyaretti. Önce kız öğrencilerin kaldığı yetimhaneye gittik. Burada yetimlerin karşısında yaşadığımız duygu yoğunluğunu tarif edemem. Ziyaret sonrası duygularını kaleme alan İlyas Sağlam Hocam: Yetimlerle buluşmanın inanç, huzur, hayır, merhamet ve birçok güzel duygu adına müthiş bir şey olduğunu yazmıştı.

12- Son gecemizde de İHH Kolejinde okuyan yetim erkek öğrencilerle iftarda buluşmuştuk. Birlikte şarkılar söyleyip oyunlar oynamıştık. Yetim yüzleri, yetim sesleri unutmak mümkün değil. Kimi babasını Hindukuş dağlarında kaybetmiş, kimi selde, kimi depremde? Yanlarından ayrılmak hiç istemedik. Bu yetimlere Türkiye?den, İnegöl?den sponsor olan hayırseverler var. Yetimlere gönüllü aile olan hayırseverlerimiz ne büyük bir hayır yapıyorlar? Aldığınız duanın büyüklüğünü tarif edemeyiz. Bunu kelimelerle ifade etmek mümkün değil.

13- Bazılarımız ?Çevremizde muhtaç insanlar varken neden Pakistan?a, yardım gönderelim ki??? diye düşünebilirler? Pakistanlılar hem Osmanlı hem Cumhuriyet döneminde sıkıntılı günlerimizde öyle yardımlar gönderdiler ki Anadolu?ya, ne yapsak Pakistanlılara borcumuzu ödeyemeyiz. O yardımların bir kısmını hatırlatalım:

a) Osmanlı-Rus Harbinde Pakistanlılar topladıkları 125 bin Osmanlı lirası değerindeki parayı İstanbula ulaştırdılar. Üstelik bu yardımın yapıldığı sırada Pakistanda kuraklık ve açlık felaketi söz konusuydu.

b) Pakistanlılar aynı fedakârlığı Osmanlı-Yunan savaşı sırasında da gösterdiler. İstanbula çekilen telgraflarda Bütün servetimiz, evlerimiz, mülklerimiz sizin için feda olsun diyorlardı.

c) Pakistanlılar, 1911de Trablusgarpta İtalyan işgalcilere karşı Libyayı savunan Osmanlı subaylarına destek için İtalyan mallarını boykot ettiler?

d) Balkan Savaşları sırasında Osmanlı için açılan yardım sandıklarına Pakistanlılar ellerinde ne varsa yetiştirmişlerdir.

e) Milli Mücadelede Türkiyeye en büyük desteği yine Pakistanlılar verdi. Öyle ki Pakistan?dan gelen yardımlar artmış, cumhuriyet kurulduktan sonra bu yardımların da katkısı ile İş Bankası kurulmuştur. Atatürk, İş Bankasındaki hisselerini, geliri Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna verilmek üzerece Cumhuriyet Halk Partisine bırakmıştı. Bu hisseler sayesinde CHP, İş Bankası Yönetim Kurulunda temsil ediliyor.

14- Bugün Pakistan?da korkunç bir deprem ve sel olmuşsa, binlerce yerleşim yeri selde haritadan silinmişse, binlerce insan hayatını kaybedip, 20 milyon insan evsiz kalmışsa, yetim çocuklar sokaklarda yardım bekliyorsa, Nüfusu yaklaşık 170 milyon olan Pakistan?da tam bir insanlık dramı yaşanıyorsa, en başta Türkiye?nin ve Türk insanının yardıma koşmasından daha doğal bir durum olabilir mi?

Yarın nasipse son yazımızla günlük köşe yazılarımıza son veriyoruz. Görüşmek üzere. Yaşam sevinciniz eksik olmasın