Bilindiği gibi din hayatın en vazgeçilmez parçasıdır.Öylesine ki Hz.Adem (as) hem ilk insan hem de ilk peygamber idi.Çünkü Rabbimiz insanı hiçbir zaman başıboş yaratmadığını/ bırakmadığını ayetlerde bize bildiriyor." İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder." (Kıyame.36).

Başıboş bırakılmayan insana Rabbimiz Hz.Adem 'den (as), Hz.Muhammed'e (sav) kadar bir çok Peygamber ,kitaplar ve suhuf göndermiştir.Ancak insanlar Allah'ın gönderdiği emirleri kendi zevkine,yaşantısına ve ideolojisine göre değiştirmişlerdir.Kur'an hariç bütün kitaplar tahrif edilmiştir.Kur'an'ın ise lafzına dokunamamışlardır,çünkü Allah'ın koruması altındadır.".Ancak Kur'an'ın lafzını değiştiremeyenler Kur'an'ın ayetlerini kendilerine göre tercüme edip anlam vermişlerdir.

İşte Allah'ın demediği ve demek istemediği bir anlamı kendi keyfine göre yorumlayan dine paralel din denir.Paralel din, ayetin Arapça lafzını değiştiremediği için anlamını bozmuş ve kendi ideolojisine uydurmaya çalışmıştır.

Bilindiği gibi İslam dininin iki kaynağı vardır:Kur'an ve Sünnet.İslam dininin gerçek alimleri Kur'an'ı yorumlarken son derece hassas davranmış,anlamını kesin bilmedikleri yerlerde "Allah daha iyi bilir" ibaresini koymuşlardır.Buna karşılık paralel din ise "Dinler Arası Diyalog" projelerinin gereği olarak Kur'an ayetlerine Hristiyan ve Yahudi ağırlıklı anlamlar vermişler,ayetlerin yanında Tevrat ve İncil'den alıntılar yapmışlardır.

Bu konu ile ilgili örnek olarak Nahl suresi 43. ayeti verebiliriz.Ayetin orijinal okunuşu şöyledir:"FES ELU EHLE Z'ZİKRİ İN KÜNTÜM LA TA'LEMUN". Bu ayete Diyanet İşleri Başkanlığının Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsirinde şöyle anlam veriliyor:"...Eğer bilmiyorsanız bilgi sahibi olanlara sorunuz"(D.İ.B.Türkçe Meal ve Tefsiri,3.cilt.sayfa,400).

Paralel yapının yayın organı olan Zaman gazetesinin vermiş olduğu tefsirde ise bu ayete şöyle anlam verilmiştir:"Eğer bunu bilmiyorsanız Tevrat ve İncil alimlerine sorun"(ZAMAN,5.Cilt,Sayfa 239).

Paralel Yapının/dinin önemli meal ve tefsircisi Suat YILDIRIM'ın mealine bakarsanız o meal içerisinde adeta Tevrat ve İncil'in gizlendiğini göreceksiniz.O mealden Ali İmran suresi 113.ayetine verdiği anlamı ve eklentilerini örnek verelim:"Ehl-i kitabın hepsi bir değildir.Onların içerisinde öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki,gece saatlerinde Allah'ın ayetlerini okuyarak secdelere kapanırlar"(KM .Mezmurlar 42,9;77,3;134,2,Resullerin İşleri 16,25)."

Paralel yapının/dinin, sünnete/peygambere yaklaşımı ise tam bir felakettir.İslam alimlerinin hadisler üzerindeki çalışmalarını ve hassasiyetlerini bilmeyenimiz yoktur.Aylarca yaptıkları hadis yolculukları ve hadis almada ortaya koydukları ince kuralları hepimiz biliyoruz.Oysa paralel yapı/dini hadis uyduranları bile geride bırakacak yöntemler icat etmişlerdir.Rüya yoluyla Resulullah 'ın(sav) hikayeleri.

Paralel yapı/dini Resulullah'ı (sav) akla hayale gelmeyecek şekilde rüya yoluyla kullanmışlardır.Geçmişte hadis uyduranlar bile hiç değilse gerçek hayatta uydurmuşlardır.Uydurma raviler ihdas etmiş ve kendi menfaatlerine uygun sözleri hadis diye sunmuşlardır.Ama rüya yoluyla hadis almaya kalkışmamışlardır.

Paralel yapı/dini örneğin aklına gömlek pantolon toplama işini mi koydu, hemen gittikleri mağazalarda gömlek ve pantolonlu bir Resulullah rüyası anlatırlardı.

Bugün gerçek Müslümanların üzerinde durması gereken ve mücadelesini vermesi gereken en önemli konulardan birisi de insanlarımızı paralel devlet ve paralel dine karşı uyarmaktır.Aksi takdirde hem devletimiz sıkıntıya girer hem de İslam dini aslından uzaklaşıp üç dinin karışımından oluşan ve gerçek hayattan kopmuş tamamen rüyalar dini haline gelir.

UNUTMAYIN:Paralelciler, onların üst akılları ve onlara körü körüne bağlananlar bu dini ne kadar bozmaya çalışırlarsa çalışsınlar Rabbimiz bizlere şu müjdeleri veriyor:

-" Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir"(Bakara,9)

-"(Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde,dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir"(Kehf,104)

Ve

-." Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz."(Hicr,9).