Bugün yazımın içeriğine bakarak İnegöl Gündeminin dışına çıktığımı düşünmeyiniz. Bilakis bu konuyu muhatap olduğum bir çok İnegöllü yönetici ve iş adamlarını dikkate alarak kaleme alıyorum.

Hem meslekteki tecrübe ve birikimi, hem de çeyrek asırdan fazla sürdürdüğü gazeteciliği ile M.Hanefi Yıldırım abimiz, pazartesi günleri köşesinde çok güzel kıssalar paylaşırdı.

Kimi zaman düşündüren, kimi zaman ?Kim Bu ?? dedirten, kimi zaman ?Cuk Oturdu? dediğimiz ve kimi zamanda ?Ne demek istedi?? diyerek biraz olsun fikir jimnastiği yaptığımız anlamlı kıssalardı bunlar.

Ve yazısının sonunda şöyle derdi:?Şöyle bir etrafınıza göz gezdirin, mutlaka söz konusu kıssamıza uyan tanıdık birilerini göreceksiniz. ?

Bugün paylaşacağım konu bu özellikte bir konu:

Yeri gelmişken yarınki yazımda, İnegöl?deki köşe yazarlarından kısaca bahsedeceğimi belirteyim.

BBDO Worldwide, 79 ülkedeki 287 ajansı ve 15 binin üzerinde çalışanıyla dünyanın en büyük reklam ajansı.

BBDO Worldwideın başkanı Andrew Robertson işi gereği yüzlerce lider ve yönetici ile tanışma imkanı bulmuş.

Andrew Robertson, liderlik sırrına sahip olan insanlarda ve iyi yöneticilerde bulunması gereken bazı özellikler saymış. Bu özelliklerden üç tanesi çok dikkatimi çekti. Paylaşıyorum?

1-Suçlayıcı değil, çözüm odaklıdırlar.


2-Ben değil, Biz derler.


3-Sağlıklı bir biçimde paranoyaktırlar.

Özellikle şu tanımı çok önemsedim. ?Liderler sağlıklı bir şekilde paranoyaktırlar.?

Paranoyak olmak ne demek? Tanımına bakalım.

Halk arasında, paranoya deyimi, genellikle bir şahsın, çevresindekiler hakkında aşırı şüpheciliğini tanımlamak için kullanılır. Böyle bir kişiye iyi niyetle bir tavsiyede bulunun, samimiyetinizin altında kötü bir niyet arar.

Aşağı yukarı herkes zaman zaman kendisiyle uğraşıldığı düşüncesine kapılır. Bu normal ve geçici bir duygudur.

Ancak Paranoyak olan kişiler; başkalarının kendilerine veya makamlarına karşı bir tehdit olduğu endişesi içine düşerler.

Paranoyak kişi; Günlük olaylara, rastlantılara, başkalarının sıradan hareketlerine, kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir.

Sonuç olarak, paranoyak kişi çoğunlukla evhamlı, endişeli, kafası karışık ve huzursuzdur.

Tanım böyle olunca sanırım kimse Paranoyak olmak istemez. Böyle bir tanımlamayı da kimse üzerine almaz. Peki liderler nasıl sağlıklı paranoyak olabilir ki?

Sağlıklı paranoyak olmayı ben şöyle algılıyorum: Tek yönlü değil çok yönlü düşünmek. İhtimalleri dikkate almak. Resmin bütününe bakmak. Hayal gücünü iyi kullanmak. Risk senaryoları yapmak.

Politikacı ya da iş adamı? Sözüm tüm yöneticilere?

Özellikle biz gazetecilerin ve köşe yazarlarının, yazıp ettiklerinin, yöneticilerin ?sağlıklı paranoyaklarına?? kurban gittiğini belirttikten sonra: ?Etrafınıza bir bakın, bu veya buna yakın insanları hemen tanıyacaksınız.? Diyorum.



BİR KİTAP TAVSİYESİ

Kitabımızın adı: Yalan Söylemeyeceksin.

Yazarı: Jürgen Sehmieder.

Derin yayınlarından etkileyici bir kitap.

Yazarımız 40 gün boyunca hiç yalan söylemez. Bu ilginç bir deneydir. Yalan söylemediği 40 gününü kaleme alır ve ortaya ilginç bir kitap çıkar. Yönetici ve iş adamlarımıza özellikle tavsiye ediyorum.