Bugünlerde İnegöl?de en çok şu iki konu konuşuluyor: 1-Fenerbahçe düşecek mi? 2- Bülent Temelli AK Parti ilçe başkanı olacak mı? Nereye varsak bu iki konu soruluyor, tartışılıyor. Fenerbahçe kısmını geçip Bülent Temelli kısmıyla devam edelim. Temelli?nin seçilip seçilmemesi benim konum değil. Zaten bu konuda onlarca yazı yazıldı, çizildi. Ben Temelli?nin Pazar günü gerçekleştirilen AK Parti 2011 yılı değerlendirme toplantısında kullandığı ifadelere taktım. Diyor ki Başkan Temelli: ?Şimdiye kadar herkes konuştu, konuşmak için herkese süre verildi. Ve bir karar verildi. Bu zamana kadar yapılan parti içi demokrasiydi. Şimdi parti içi disiplin devreye girer? Konuşan konuştu ve bir karar verildi. Kararı veren kim? Temelli?ye göre Genel Merkez ya da bakan ya da milletvekili belki de belediye başkanı. Peki teşkilat neresinde bunun? Genel Merkezin ya da bir bakanın ya da il başkanı, milletvekilinin kararının teşkilat tarafından onaylanmasının adı parti içi demokrasi mi olur yoksa parti içi otokrasi mi? Genel Merkezin bir ismi belirleyip siz de ona oy verin demek demokrasi tanımına uymuyor Sayın Temelli.

Bu sadece sizin partinizde olan bir durum değil ayrıca. 2 gün önce ana muhalefet partisinin ilçe başkanı Erol Kazanç, milletvekili maaşlarının arttırılması hakkındaki yasaya imza veren CHP?li vekilleri eleştirmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: ?2011 Genel seçimlerinden önce Milletvekillerini belirleme sürecinde, İnegöl ilçe örgütü olarak Bursa?da ve Ankara?da yetkili organlarla yaptığımız toplantılarda, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili adaylarının, parti üyeleri ile yapılacak ön seçimle belirlenmesini savunduk. Bu düşüncemizin parti içinde olmasına inandığımız demokratik yapının çalıştırılmasının, seçilecek Milletvekillerinin seçildikten sonra Ankara?da milletin kürsüsünden, milletin gerçekten sözcüsü olacağına inancımızdandır ki; o günde, bu günde Milletvekillerinin ön seçimlerle belirlenmesini istiyoruz? Yani AK Parti?de olmayan parti içi demokrasi, CHP?de de yok. MHP?de, BDP?de, Saadette, DP?de olmadığı gibi?

Eğer gerçekten parti içi demokrasi olsaydı kongre günü isteyen herkes adayını ve yönetimini ortaya koyar ve yarışa girerdi. Tek liste baskısı olmaz, çoğunluğun verdiği kararla teşkilatın istediği başkan olurdu. Hatta başkan ile yönetiminin dahi ayrı olabileceği, isteyen delegelerin bazı isimleri silip yerine görmek istedikleri isimleri de yazabilmeliydi.

AK Parti?de bugün için Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lider varken tek listeye kimse sesini çıkartmayabilir. Fakat Erdoğan?ın Cumhurbaşkanlığı yoluna çıkması, partinin oylarında 10-15 puanlık gevşemeler tek liste zorunluluklarını ortadan kaldırır. Velhasıl Bülent Temelli?nin parti içi demokrasi gerçek demokrasi tanımıyla uyuşmuyor. Anayasası demokratik olmayan, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu demokratik olmayan bir ülkenin partilerinde de parti içi demokrasi beklemek biraz hayal sanırım.

Otokrasi: Otokrat (buyurgan) rejimlerin temel özelliği, yönetimlerin halk adına karar vermesi, iyi- doğru- güzelleri dayatması, buna karşın halkın sorunlarını çözümlemeyi de üstlenmesidir.

İNESMEK VE EVLİLİK OKULU

İnegöl Belediyesi ve Kent Konseyinin 1,5 yıl kadar başlatıp yarım bıraktığı özel bir proje vardı. Evlilik Okulu. Benim de eşimle beraber katıldığım bir projeydi. Bu konuda 2 kez yazı yazdım. Bu okulun gerekli olduğunu ve gerçekten evlilik yaşamında önemli bilgiler verildiğini belirtmiştim. İnegöl Belediyesinin İNESMEK adlı kursları ile acaba Evlilik Okulu da bu kurslar arasında yer bulabilir mi diye de bir öneri de bulunayım. Evlilik Okulu?nu, Çocuk Eğitim kursları, Anne baba için çocuğun ergenlik dönemi eğitim kursları, çocuğu Fen Lisesi veya üniversite sınavlarına hazırlanan anne ve babalar için kurslar, yaşlı anne ve babası olanlar için yaşlıları anlama kursları gibi çeşitlendirmek de mümkün. Kent Konseyi bu konuya tekrar el atabilir bence.