Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Ramazan ayını bilinçli ve takva üzere geçiren tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Furkan'dır bu kitap. Yani hakla batılı ayırdetme özelli­ğine sa­hip olan bir kitaptır. Bir de hakkı batılı fark ettirme özelliğine sahip olan bir kitaptır o. Bu kitabı tanımadan, bu kitapla tanışmadan, bizim hak ve batılı tanıma imkanımız yoktur. Furkan'a ulaşmadan, bizim hakkı ve batılı tanıyıp, hakka tabi olup batıldan uzaklaşmış bir hayata ulaşmamız kesinlikle mümkün değildir. Bir de bu bize şunu hatırlatıyor ki, değer yargısı olarak bizim Allah'tan, Allah'ın kitabından başka biri­lerini kabul etme hakkımız yoktur.

Yani bir şeye iyi, ya da kötü deme yetkimiz yoktur. Haram ya da helal deme yetkimiz yoktur. Şu anda bi­rilerine sorsanız hepimiz ayrı ayrı bu iyi, şu kötü deriz. Öyle değil; Al­lah'a soracağız, Allah iyi demişse iyidir, kötü demişse kötüdür. Ya, bana göre bu iş böy­ledir! Olmaz, sana göre olmaz. Bana göre de ol­maz. Ya ne? Dik­kat ederseniz şu anda demokratik bir hava içinde in­sanlar her­kese herşeyi soruyorlar da Allah'a sormuyorlar. Problemleri Al­lah'a sormamanın sebebi de o probleme çözümü Allah'ça buldu­nuz mu artık diğer insanların hayat hakkı olamayacak da ondan. Çünkü hak ve batılı en iyi halleden Allah'tır, Furkan olan Allah'ın kitabıdır. Tüm insanlar için hidayettir bu kitap.

Halbuki biz Bakara suresinin başındaki ayetlerde görmüş­tük ki bu kitap, muttakiler için hidayet rehberidir. Yani bu kitabın müttakıler için hidayet kaynağı olduğunu görmüştük. Yani tüm insanlar için hi­dayet kaynağıymış. Bunun anlamını şöylece ifade edebileceğiz: Evet bu kitap insanların tamamı için hidayettir. Tüm insanlığı hida­yete ulaştırmak için gelmiş bir kitaptır bu.

Bırakın beş altı milyar insanı, bunun karesini küpünü alın, altmış milyar olsun, yüz altmış milyar olsun veya ifade edileme­yecek kadar daha çok olsun is­terse, dünya nüfusu insanlığın tümünü hidayet etme özelliğine sa­hiptir bu kitap. Yeter ki insanlık bu kitaba inansın ve problemlerini bu kitaba göre çözmeye karar versin. Yeter ki insanlık Allah'la ba­rışmaya karar verip; ya Rabbi! Bizi kendine yönelt, bu kitabınla bizi hidayete ulaştır, biz senin kitabını temel çözüm kabul ettik diyebil­sinler.

O zaman bu kitap tüm dünya insanının problemleri ne cins olursa olsun hepsini birer birer çözecektir. Tüm insanlığı düze çıkaracaktır, bunda hiç şüphe yoktur. Çünkü Allah öyle diyor. Ama bu in­sanların hepsi bu işi gönül rızasıyla kabul etmediklerinden, etmeye­ceklerinden dolayı orada Rabbimiz buyurmuş. Siz bilirsiniz! Müttakıler hidayeti kabul ettiler ve on­lara hidayet kaynağı oldu bu kitap.

Yani tüm insanlığa hidayet kay­nağı olarak inen bu kitaptan; ancak hidayete talip olanlar fay­dalana­caklar, talip olmayanlar da bundan mahrum olacaklar anlı­yoruz. Evet, bu kitap beyyinattır da aynı zamanda. Herşey delille­riyle belli, ayetler belli, yasalar belli, hukuk belli, ekonomi belli, si­yaset belli, dünya belli, ahiret belli, cennet belli, cehennem belli, herşey en küçük bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde belli­dir.

"Şimdi artık sizden kim bu aya erişirse, onun oru­cunu tutsun."

Yani kim bu aya ulaşırsa, kim bu ayın hilalini görürse artık oru­cunu tutsun. Ramazan ayı İslami aylardandır. Kameri ayların doku­zuncusudur. Şehr; bir ayın doğup ışık verir hale geldikten sonra kaybo­lup tek­rar doğması suretiyle böylece bir defa devrinden ibaret olan za­mana denir.

(Devam edecek)