Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Ramazan ayını bilinçli ve takva üzere geçiren tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Mü'minlerden her kim ki bu mübarek aya şahid olursa, ha­zır ve mukim olursa oruç tutsun diyor Rabbimiz.

Şahid, şuhud; şu manalara gelmektedir:

1- Bu ayda bilfiil hazır olan, hayatta olan, ya da vatanında mu­kim olan kişi demektir.

2- Bir ikinci manası da şehri (bu ayı) açık bir ilimle müşa­hede eden demektir. Yani bu ayın girdiğini kesin bir bilgi ile bilen veya biz­zat müşahede eden, hilale şahid olan demektir. Öyleyse:

a- Her kim hilali görürse oruç tutsun.

b- Ya da sizden herhangi biriniz hilali görünce her biriniz oruç tutsun demektir. Böylece muteber bir şahidle de orucun tu­tulması caiz olur.

Ramazan orucunu tayin eden hilaldir. İlerde 189. ayette ge­le­cek, buyuracak ki Rabbimiz:

"Peygamberim! Sana hilalleri soruyorlar. De ki; o in­sanlar ve hac için vakitlerdir."

Ayet bize kesinlikle gösteriyor ki; şer'an Ramazanı tayin eden hilaldir. Bu konuda Rasulullah'ın pek çok hadisi vardır:

"Hilali görünceye kadar oruç tutmayın! Üzeriniz bu­lutlanır da hilali göremezseniz, o zaman otuz günü ölçü yapın!" (Buhari, Savm, 11 Müslim, Sıyam 31)

Bu otuzun nasıl ölçü yapılması gerektiğini de şöyle anlatır:

"Şaban ayının sayısını otuza tamamlayınız."(Ebu Davud, Savm 7)

Bu meselede içtihada yer yoktur. Yani otuz tamam olunca başka hiçbir delile gerek kalmaz. Ama bazen İslami aylar yirmi dokuz çekebilir. İşte bu durumda bir delile ihtiyaç vardır, o da hilalin bizzat görülmesidir. Yani bizzat hilali görerek bilmektir. Ama gö­reni duy­mak-la amel etmek de görmeye dayanan bilgiyle amel et­mek sayıl­mıştır. İşte bir kişi delildir, iki kişi delildir gibi bu konuda sözler söy­lenmiş.

Hilali araştırmak bütün müslümanlar üzerine vaciptir. Müslü­manlar arasında bugün olduğu gibi bu vazife ihmal edilir de araştırma her yerde tek tük birkaç müslüman üzerinde kalırsa, bu vazifeyi yerine getirmekten kaçanların, vazifeyi yerine getirenleri yalanlamaya hakları da yoktur.

Bugün ısrarla bu işi gök bilimine bağlamaya çalışanları görü­yo­ruz. Halbuki bu konuda gök bilimi hesaplarına itibar edil­mez. Zira:

1- Gök bilimi hesapları hilali görmeye dayanan bir ilim de­ğil, bu konuda delil getirmeye dayanan bir ilimdir. Bu açıdan ayet ve ha­dislerde anlatılan görme mevkiinde olamaz onlar.

2- Bu delile dayanan ilim, sadece bu konuda ileri gelen fen er­babına mahsustur. Ramazanın sübutunu bu ilme bırakmak de­mek, tüm müslümanları bu ilme uymaya ve taklide zorlamak demektir. Böylece müslümanlar bir ibadette aracılara mecbur bıra­kılmış ve hilali araştırma ibadet ve zevkinden mahrum bırakılmış­lar demektir. Hal­buki ay, bizim Rabbimizin ayetlerinden biridir ve bizim sürekli Rabbimizin ayetleriyle karşı karşıya gelmemiz isten­mektedir. Gök ayetleriyle, yer ayetleriyle sürekli iç içe olmamızı istemektedir Rabbimiz bizden.

(Devam edecek)