Hamd alemlerin Rabbi olan Allah cc.'ya mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'e, temiz Ehl-i Beytine, O'nun Ashabına ve Ramazan ayını bilinçli ve takva üzere geçiren tüm mücahid / mücahidelerin üzerine olsun.

Yine Abdullah der ki:

Bir Arabi Rasulullah'a gelerek: Ey Allah'ın Ra-sulü! Ben Ramazan hilalini gördüm! Dedi. Allah'ın Ra-sulü ona: "La İlahe illallah'a şehadet ediyor mu­sun?" Dedi. Arabi: Evet! dedi. Rasulullah: "Muhammed'in Al­lah'ın Rasulü olduğuna şehadet edi­yor musun?" dedi. Arabi: Evet! Deyince Allah'ın Rasulü: "Ey Bilal kalk! Müslümanlara haber ver! Oruç tutsunlar! Buyurdu.

(Ebu Davud, Tirmizi, İbni Hıbban)

Alimlerimizin beyanına göre, hilalin sadece bir yerde görül­mesi de yeterlidir. Dünyanın herhangi bir yerinde hilal görüldüğü zaman bütün Müslümanların buna uyma mecburiyetleri vardır. Zira Rasulullah Efendimizin:

"Sizden her kim hilali görürse oruç tutsun, hilali gö­rünce de iftar etsin"

Hadisi bunun delilidir. Buradaki emir tüm Müslümanlaradır. Bi­naenaleyh Müslümanlardan bir kısmı hilali gördükleri zaman, hepsi görmüş gibi hareket etmek zorundadırlar. Hepsi aynı gün bayram et­mek zorundadırlar. Bu Müslümanların birliği açısından da çok hoş bir netice olacaktır.

"Kim de hasta olur veya seferde bulunursa tuta­ma­dığı günler sayısınca başka günlerde onu kaza et­sin."

Tutamadığı günleri mutlaka tutmak zorundadır. Peki niye böyle hasta ve seferde olanlara oruç tutmama ruhsatı verilmiş?

"Allah size kolaylık diler, güçlük istemez."

Onun için hastalık ve sefer hallerinde orucu terk etmenizi size mubah kılmıştır. İslam dini kolaylık dinidir, semahat dinidir. Bakıyoruz gerçekten Rasulullah Efendimizin ameli uygulamalarda o kadar ko­laylıklar görüyoruz ki, akla hayale gelmez. Aklıma gelen birini söyle­yeyim:

Adamcağızın biri dayanamayarak orucunu bozuyor. Geli­yor Rasulullah Efendimize: Ya Rasulallah ben bir iş yaptım! Ne hayır? Ben orucu bozdum. Diyor ki Allah'ın Rasulü: O zaman at­mış bir tut­man lazım. Ya Rasulallah ben birini tutamadım, altmış gün nasıl da­yanayım da­yanayım? Nasıl olduğunu da anlatıyor. Rasulullah di­yor ki; o zaman git altmış fakiri doyur! Adam diyor ki; vallahi ya Rasulallah kimseye verebilecek bir şeyim yoktur. Rasul-i Ekrem komşulardan bir şeyler getirtiyor ve diyor ki; git bunu mahallendeki fakirlere dağıt! Adam diyor ki; vallahi bizim mahallede benden daha fakir birisi yoktur! E git ken­din ye o zaman diyor Allah'ın Rasulü. Şu oruca bakın, hanımıyla be­raber olarak oruca dayana­mayan adama bakın ve sonucuna bakın. Kefarete bakın, affa ba­kın, müsamahaya bakın. Ama öteki ne kadar samimi değil mi? Bu samimiyete karşı samimi bir sonuç.

Boşuna cesaretlenme Hasan abi! Zaten bizim gündüz ha­nımla­rımızla beraber olma şansımız hiç yok. Öyle değil mi? Onu almışlar elimizden. Çoğumuz akşam bile zor görüyor hanımını. Hoş, ha­yatımızın hangi bölümünü biz belirliyoruz da? İşte köle bir top­lumun köle bireyleri..

(Devam edecek)