Ben yorgun dağların omuzlarından
Kurumuş iğde yaprakları gibi
Un ufak
Sarımtırak
Rüzgarla savrulan..

Şehirler hep dedikodu
Hep ölü kokulu
Önüm arkam sağım solum sobe
İnsanlar hep kör ebe
Ağız boşluğundan gıybet doğurtan..

İhtiyarlar ihtiyarlamamış, sadece yaşlanmış
Bir ağırlığı yok cümlelerinin
Dağılan tespihler umurlarında değil gururlarının
Sanki onsekizmiş gibi
Hepsi birer poz duran, saygınlığı gün geçtikçe azalan..

Hayat öyle ve böyle geçiyorken
Ruhunu eksiltiyor insanlar birbirlerinin
Çocuklar şarj ediyor babalarını
Ve tekrar tükenmeye gönderiyor dışarı
Güneş enerji vermiyor
Gün tutmuyor ruhlar, uyarı ışıkları yanıyor
Saç tellerinin uçları birer Led lambası gibi
Beyaz ışıklar uyarı veriyor
Çocuklar şarj ediyor babalarını..