Camide namaz kıldıktan sonra herkesin dağıldığı bir anda elime Kur?an-ı kerimi alıp caminin içindeki sütunlardan birine dayanıp tefekkür etmeyi çok seviyorum.Namazdan sonraki o manevi atmosfer adeta insanın içini huzurla dolduruyor.Resulullah?ın (sav) şu hadisini de düşündükçe içime daha çok huzur doluyor.?Bir topluluk Allah?ın evlerinden bir evde toplanır da Kur?an-ı okur ve kendi aralarında onun manası üzerinde düşünürse işte o zaman onların üzerine rahmet ve huzur iner, melekler onları çepeçevre kuşatır ve Yüce Allah onları meleklerine över?.

Bir namaz sonrasında yine elime Kur?an-ı aldığımda ilk açtığım yerde karşıma BELED suresi çıkmıştı.Bu sureyi tefekkür etmeye başladım.Beled suresi Kur?an?ın 90.suresidir. Mekke?de inmiştir ve 20 ayetten oluşmaktadır.Bu sure ismini ilk ayette geçen Mekke?yi anlatan ve ?Şehir? anlamına gelen ?Beled? kelimesinden almaktadır.

Sure üzerinde düşünmeye başladım. Surenin 8,9 ve 10.ayetlerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:? Biz ona(insana) iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi??.Yüce Rabbimiz insana verdiği nimetlerden bahsederken ona iki göz ,bir dil ve iki dudak verdiğini hatırlatıyor. Aynı zamanda insana şu mesajı da veriyor:Ey insaniki gözün de aynı şeyi görsün. Gördüğünden emin olduktan sonra öğrendiklerini konuş.Hatta iki kez bak fakat bir kez konuş.Çünkü konuşmak sorumluluk ister.

Yüce Rabbimiz insana iki dudak verdiğini hatırlatıyor ve ?zaman zaman konuş ama zaman zaman da dudaklarını kapatmayı bil? mesajını veriyor.Rabbimiz bizlere bunları hatırlattıktan sonra insana iki yol gösterdiğini hatırlatıyor:?.. ; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi??(Beled-10).

Rabbimiz bizlere iki yolu göstermekle kalmamış bu yolları görecek göz ,bu yolları birbirimize anlatabilmek için dil ve gerektiği zaman da kapatmayı bilmemizi istediği iki dudak vermiştir.Yani Yüce Allah her zaman olduğu gibi burada da kullarına haksızlık etmemiştir.?? Allah, kullara asla zulmedici değildir.? ?Ali İmran-182?.

Surenın devamını okuduğunuzda girdiğiniz manevi atmosferin derinliğini kelimelerle anlatmanız imkansızlaşır.?Fakat o,sarp yokuşu aşamadı?(Beled-11).Düşünüyorsunuz acaba nedir o sarp yokuş.Hani insanın önünde iki yol vardı ya.İşte o yolun üzerinde yokuş olduğunu hatırlıyorsunuz.Fakat Rabbimiz bize öğretmedikçe biz o yokuşun ne olduğunu anlayamıyoruz.??O sarp yokuş nedir bilirmisin??(Beled-12).Rabbimiz bize öğretmedikçe elbette bilemiyeceğiz. Ve Büyük Allah insana yokuş gibi zor gelen görevleri hatırlatıyor:

1-?Köle azat etmek..?(Beled-13)

2-?..veya açlık gönünde yakını olan bir yetimi (doyurmak)?(Beled-14,15)

3-?..veyahut aç-açık bir yoksulu doyurmaktır?.(Beled-16)

Burada Rabbimiz insana imanın tadını alabilmek için yollar gösteriyor:

-İnsani değerlere ve insan özgürlüğüne saygı,

-Yetimin şahsında merhameti öğrenip merhametli olmayı,

-Ve yoksulun şahsında da paylaşmayı öğrenmek.

Ve böylece ?Sonra iman edenlerden,birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır??(Beled-17,18).

İman etmek kelime-i şehadet iledir.Ancak iman edenlerden olmak ve imanın tadını almak için yapmamız gereken görevler vardır.

Unutmayın Cennet ucuz değil.? Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?..?(Bakara-214)