Bir seçimim ertesindeydi. Belki de ertesi kelimesini böyle yazmalıydı: Seçim eRTEsi... Çünkü içi içine sığmıyordu. Mazlumlar adına, uzak diyarlardaki Müslümanlar adına çok seviniyordu. Ülkesi için uzak diyardan dualar gönderen güzel insanların haberlerini okuyordu. Sevinen adam.

"Yiğit düştüğü yerden kalkardı." İşte Müslümanların yiğidi dimdik ayaktaydı. Millet sözünü tuttu ve öz evladının ardında olduğunu tüm dünyaya gösterdi.

Onu canı gönülden seviyordu. Kur'an okuyuşuna ve sesinin yanıklığına bayılıyordu. Saatlerce konuşsa dinleyebilirdi. Uzun adamın yüreğindeki millet aşkında yüreğini bir ömür dinlendirebilirdi sevinen adam. Bu bambaşka bir sevgiydi. Gençlik yılarında gittiği Mekke'de Hacer'ül Esved'i öpüp mübarek Kabe'nin kapısına asılmış kollarıyla ve saatlerce memleketinde böyle bir değişim olması için dualar etmişti.

Şimdi sadece mutluluk anlamı içeren kelimeleri yazmak istiyordu. Belki de içindeki sevincin anlamını taşıyacak sözcükler bulamıyordu sevinen adam.

Lakin sandıklar açılırken oy oranlarının düştüğünü gördükçe kalbinde oluşan endişe çok büyüktü. Aslında korkulacak bir şey yoktu. Çalışana verirdi Allah... Adalet sahibi Allah da verdi zaten. Başkan'ı seçim sürecinde takip etmişti sevinen adam. Sabah bir ilde, öğlende başka bir ilde, iftarda başka bir yerde; yetmezmiş gibi "çay var mı çay" deyip sahurda da başka bir yerde idi.

"Kardeşim, sen yedi canlı mısın? Bu yaşta bu gayret, maşallah... İnancın aksiyona döndüğü bir beden görmek istediğinde ona bakardı hep. Millet sevdasının yüreğini kavurduğu birini görmek istediğinde gözleri onu arardı.

"Büyük başın büyük derdi olur" derler ya "büyük adamın sevdası da büyük olur" demek lazım. Artık millet o; o, millet olmuştur. Muştulamak, lazım mahzun gönülleri... Dünya mazlumlarına selam olsun, demek lazım şimdi... Ezilmiş, sömürülmüş haklara müjdeler uçurmak lazım buradan... Sizin adınıza Birleşmiş Milletler'de "dünya beşten büyüktür diyen" o sesi Anadolu'da susturmadık. O bize geldi, biz de ona doğru koştuk. O uzun adam kollarını açtı, biz de ona sarıldık.

O mütevazı davrandı biz de onu başımızın tacı yaptık. O gösterdi, biz de meydanları doldurduk. Onun gözyaşı ırmağında ıslattık gözlerimizi. O ağladı, bizim yüreğimiz yerinden çıkacak gibi oldu. Onun ardında, onun yanında olmaktan güven duyduk. Cesaret ve dürüstlük nedir görmek istedik ona baktık. Yola çıktıklarını asla yolda bırakmayan birini arzuladı ruhumuz ona yöneldik. Sevincimizi nasıl ve hangi kelimeler haykıralım bilemedik, diye yazdı sevinen adam.

Aynı ruhu ateşini paylaşmışlar gibiydiler. Uzun adamın düşündüğü gibi düşünüyor, onun istediği gibi istiyordu. Sadece kendisi değil bir milletin böyle düşündüğünü biliyordu.

Milletinin yükselmesi, ezilmişlerin aziz olmasını istediğini biliyordu. Batılıların milleti için öngördüğünden çok fazlasını istiyordu. Bir özgüven yükselmesi yaşadığını hissediyordu.

Seçim akşamı sevinenlerin arasına katılmasa da evindeki mutluluğu ailece yaşıyorlardı. Evin duvarları hamd ü sena sesleriyle yankılanıyordu. Eşiyle birlikte mutluluk yaşarken evladıyla aynı duyguları paylaşıyordu.

Aslında yüreğindeki sevinci, görevli olduğu sandıktaki oy sayımı esnasında başlamıştı. En yakın rakibine beş katın üstünde fark atan uzun adamının zaferini kutlamak için erken davranmıştı. Görevli olduğu sandıktaki oylar ona memleket adamının hedefine vasıl olacağının işareti vermişti.

O kadar hızlı saydı oyları ve hızla binadan çıktı ve seri şekilde teslim etti Adliyede.

Evine gitti,ekranların başında açılan sandıkları takip etti. Yorumcuların tecrübelerinden anladığı kadar bu iş bitmişti. Yeni bir dönem, yeni bir devir başlıyordu. Bir millet bu kadar mı güzel geçiş yapabilirdi. Demokrasi ve insan hakları pazarlayan Batının yalancı devletlerine geniş çaplı ders verme zamanı geldiğini göstermişti.

O kadar geniş bir katılımla desteklendi ve yine önde çıktı. Sevenler kazandı, nefret edenler kaybetti. Çünkü sevda, insana güç ve enerji verirken nefret, bir hırs verse de ileri götürmez. Devlet-millet kaynaşmasının en canlı örneği bir kez daha yaşandı. Devr-i Erdoğan'da yaşadığını gelecek nesillere anlatacaktı sevinçli adam. Gün gelir, torunlarımıza anlatırız seni... Tüm dünyanın birleşip de yenemediği adam diye, dedi ve bitirdi.