Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'in, O'nun Ashabının, yolunda gidenlerin ve şehid gibi yaşayanların üstüne olsun.
"Rabbimiz Allah'ın, bize uymamızı emrettiği İbrahim (a.s.)'ın hanif dini, Allah'a tam teslim olmak, yani müslüman olmak ve müslüman ölmek halinden başka bir şey değildir... Allah Teala, İbrahim (a.s.)'a, "Rabbine teslim ol" "O'nun emrine itaat et" "O'nun hükmüne göre yaşa" deyince, İbrahim (a.s.), "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demiş ve bu teslimiyetini, hayatı boyunca ihlas ile gerçekleştirmişti. ..
Allah'ın emriyle O'nu örnek edinenler ve "Millet-i İbrahim"den olan bütün muvahhid mü'minler, İbrahim (a.s.)'ın dinine uymakla mükelleftirler... Bu din, müslüman olmak ve müslüman ölmek inancı ve hareketidir..
Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler, Allah'dan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa, öylece korkup sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin." (1)
Muvahhid mü'minler, her haliyle Müslüman olup Allah'ın kendilerine verdiği "müslümanlar" adına yakışır bir hayat yaşamalıdırlar... Tevhid akidesinin kalbde sağlam yer edinmesi ve vücudun her organın salih amel ile uğraşması sonucu, Allah'a teslimiyet ortaya çıkar, kalb mü'min, beyin Müslim ve diğer organlar iman ile teslimiyeti gerçekleştirirler... İşte o zaman, muvahhid mü'minin hayatı ve ölümü Allah için olur... Müslüman olan şahsiyet, müslüman ölür... Allah'ın kendilerine verdiği "Müslümanlar" sıfatını hak edecek bir hayat sürenler, müslüman olarak ölmeyi hak ederler..
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
"De, ki: "Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim'in hanif (muvahhid) dinine... O, müşriklerden değildi." De ki:"Şübhesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Ben, böyle emrolundum ve ben müslüman olanların ilkiyim." (2)
Her muvahhid mü'minin şiarı, bu ayetlerde beyan edilen hayat ilkeleridir... Hayatı, Allah için ve Allah yolunda olan müslüman şahsiyetin ölümü de, Allah için ve Allah yolunda olur... Muvahhid müslüman, dünyanın neresinde ve hangi toplumda yaşarsa yaşasın, içinde bulunduğu imkanlar ve şartlarda Rabbi Allah'a itaatinde ve ibadetinde kusur işlememeye gayret eder... Allah yolunda ve emrolunduğu şekilde yaşamaya gayret eder, yani cehdini ortaya kor, bu konuda cihadını yapar. .Yaşarken, kendisini ölümlerin en güzeli olan şehadete hazırlar... Şehid gibi yaşar ki, şehadeti hakketsin.. Çünkü insan, nasıl inanıp yaşıyorsa, hayatını öyle sonuçlandırır. Nasıl yaşamışsa öyle ölür, nasıl ölmüşse öyle dirilir..
Müslüman şahsiyet, hayatını Allah için kılmalıdır... O'nun hayatına, Allah'ın hükümleri hakim olmalıdır... Ferdi hayatı, aile hayatı, toplumsal hayatı, alış-verişi, ticareti, çalışması ve ahlakı, Allah'ın hükümlerine göre olmalıdır... Hayatı, Allah için olanın, ölümü de Allah için olur... Kalb ve amel birbirine uyumlu olmalıdır... Kalbe yerleşen katıksız iman, salih amel olarak dışa yansımalıdır... Amel, imandan bir cüz olmamakla beraber, sağlam imanın gereği olan salih amel işlenmez ise, kalbteki iman zayıflar... Salih amel, imanın kuvveti ve olgunlaşmasını sağlar... Kalbi mü'min olanın, beyni müslüman olmalı. Kalb ve beyin bütünlüğü iman ve İslam üzere gerçekleşince, vücud organları salih amel işler...
Allah için ve Allah yolunda şehid olmak arzu eden her muvahhid mü'min, yaşarken bir şehide yakışan bir anlayışla yaşamalıdır... Sadece dilde olup da halde olmayan bir anlayışın herhangi bir kıymeti yoktur... Özde olmadan, sadece sözde olan herhangi görüşün kendi sahibine hiçbir faydası olmaz... Kamil olanlar, kişiyi, özüyle irtibatı kopmuş sözüne göre değerlendirmezler... Söz, öz ile bütünleşince değer kazanır... Kalbinden kopuk diliyle değerlendirilmesi, bir defa olur... Bu aldanma, birden fazla gündeme gelemez..
Rabbimiz Allah da kullarını, kalblerindeki iman ve niyetlerine göre, bir de amellerine göre değerlendirilir...
(Devam Edecek)
Fi emanillah.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Al-i İmran: 3/102
(2) En'am: 6/161-163
.