Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'in, O'nun Ashabının, yolunda gidenlerin ve şehid gibi yaşayanların üstüne olsun.
Ebu Hüreyre (r.a.)'ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Şübhesiz ki Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. La¬kin kalblerinize ve amellerinize bakar.' (1)
İmam Sindi (rh.a.) şöyle demiş:
"Yani, amellerinizi ve kalblerinizi İslah ediniz, düzeltiniz. Gayret ve çalışmalarınızı, bedenlerinizin güzelliğine ve mallarınızı çoğalt¬maya teksif etmeyiniz.
Allah'ın bakıp bakmamasından maksad kanımca şudur:
Allah kulunu, suretinin güzelliğiyle veya malının çokluğuyla kabul bu¬yurmaz. Onu, katında yüceltmez. Keza bunun aksine kulunu, su¬retinin çirkinliğiyle veya malının azlığıyla da kabul buyurmaz, yü¬celtmez. O, kulunu amelinin güzelliğiyle ve kalbinin ihlaslı olması, yani niyetinin sırf Allah rızası olmasıyla kabul buyurur, katında yücel-tir. Keza O, kulunu amelinin çirkinliğiyle ve niyetinin bozukluğuyla reddeder." (2)
Ulu'1-azm peygamberlerden İbrahim (a.s.)'ı ve O'nun soyun¬dan olan Rasulullah (s.a.s.)'i kendisine hayat örneği (3) kabul eden muvahhid mü'min, Rabbi Allah'ın kendisini niyeti ve ameline göre değerlendirdiğinin idrakinde olduğu gibi, aynı zamanda amellerin sonuçlarına göre değer kazanacağını da idrak eder...
Sehl İbn Sa'd (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Ameller, ancak sonuçları ile değerlendirilir." (4)
Hal böyle olunca, İbrahim (a.s.) ve Rasulullah (s.a.s.)'in izinde giden mü'min müslüman şahsiyet, imanına hiçbir gölge düşürme¬meye çalışırken, bu konuda çok hassas olurken, salih amel işle¬meye gayret ettiği gibi, ameline de hiçbir gölge düşürmemelidir...
Her hali cihad üzere olan muvahhid bir mücahid olmalıdır... Nefs-i emmaresiyle, şeytanıyla cihad eden ve onların isteklerini reddeden muvahhid mü'min, Allah için, Allah'ın emrettiği gibi ve Allah yolun¬da savaşmayı sürdürmelidir...
Ebu Hüreyre (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Bir kimse (Allah yolunda) savaşmadan ve onu, gönlünden ge¬çirmeden ölürse, bir çeşit nifak üzere ölür." (5)
Hayatı boyunca, Allah'a ibadet ederken karşılaştığı her engeli aşmak için savaşan, çırpınıp didinen muvahhid mü'minler, Allah yolunda ve Allah rızasına şehid olmak isterler... Bu istek, onların en büyük arzusudur... Bu arzularını gerçekleştirmek için niyet ve amel bütünlüğü gerekir... Şehid olmaya niyet eden mü'min müslüman şahsiyetin ahlakı, şehid ahlakı olmalıdır...
Şehid, canını ve malını Allah'a cennet karşılığı satan ve Allah'ın cennet karşılığı canını ve malını aldığı kişidir:
"Hiç şübhesiz Allah, mü'minlerden-karşılığında onlara mut¬laka cennet vermek üzere-canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir va'ddir. Allah'dan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." (6)
Niyetinde Allah yolunda cihad olan, kalbinde Allah yolunda şe¬hid olmak arzusu taşıyan ve bu niyetinin gereği, bu arzusunun şartı¬na uygun iman ve İslam üzere bir hayat yaşayan muvahhid mü'min¬ler, Allah yolunda bir savaşa katılmasa da, o savaşta şehid olmasa da Allah onu, şehidler mertebesine ulaştırır...
Sehl b. Ebi Umame b. Sehl b. Humeyd (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Her kim sıdk ile Allah'dan şehidlik dilerse Allah onu, şehidlerin menzilesine ulaştırır. Velev ki, döşeğinde ölmüş olsun" (7)
Allah'dan sıdk ile şehadet dileyen mü'min müslüman kişi, akidesinin sağlamlığı, amelinin salihliği, ahlakının güzelliği, malını helalin¬den kazanıp Allah yoluna helal yollara sadaka etmesi ve her haliyle hayırlı bir zat olması gerekir.. Şehide yakışan bir hayatı yaşayanlar, gerçekten şehid olmayı hakkederler...
Yoksa kalbte ve amelde olma¬yan şeyi dil ile gündeme getirmenin bir kıymeti olmadığı gibi, şu ay¬etteki tehdidin muhatabı olur:
"Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti.) "(8)
Fi emanillah.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birri ve's-Sda, B.10, Hds. 34 Sünen-i İbn Mace, Kitabü'z-Zühd, B. 9, Hds. 4143 Ahmed İbn Hanbel, Kitabü'z-Zühd, çev. Mehmed Emin İhsanoğlu, İst.1993, C. l, Sh. 79, Hds. 253
(2) Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İbn Mace Tercemesi ve Şerhi, İst 1983. C10, Sh. 419
(3) Bkz. Ahzab: 33/21
(4) Sahih-i Buhari, Kitabu'l-Kader, B. 4, Hds.13 Kitabü'r-Rikak, B. 33, Hds. 80
(5) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-İmare, B. 47, Hds.158 Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cihad, B. 17, Hds. 2502 Sünen-i Nesei, Kitabu'l-Cihad, B. 2, Hds. 3083
(6) Tevbe: 9/111
(7) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-İmare, B. 46, Hds. 157 Sünen-i Tirmizi, Kitabu'l Fedailu'l-Cihad, B.19, Hds. 1705 Sünen-i Nesei, Kitabu'l-Cihad, B.36, Hds. 3148 Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'I-Vitr, B. 26, Hds. 1520 Sünen-i İbn Mace, Kitabu'1-Cihad, B. 13, Hds. 2797 Sünen-i Darimi, Kitabu'l-Cihad, B.16, Hds. 2412
(8) Saff: 61/2-3.
.