Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’in, O’nun Ashabının, yolunda gidenlerin ve imanın tadını alıp sevgi ırmağında yoğrulan tüm mücahid ve mücahidelerin üzerine olsun.
İmam İbn Kesîr (rh.a.) ve Kadı Beydâvî (rh.a.)bu hakikatı apaçık beyan ettiler… Yegâne hayat düstûrumuz Kur’ân-ı Kerim’in en tanınmış müfessirlerinin muteber olan tefsirlerinden yapılan nakiller den de anlaşıldığı gibi, Allah muhabbetinin bedeli, Allah yolunda olmak ve O’nun, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Rasulü Muhammed (s.a.s.)’e tabi olup itaat etmektir… Çünkü:
“Kim Rasule itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kimde yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.” (7)
Allah’ı seven, Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’e itaat etmelidir… Rasulullah (s.a.s.)’e itaat etmek, O’na uymak, O’nun gibi inanıp, O’nun gibi amel işlemekle olur… O’nun Sünnetine tabi olmak, O’na itaat etmektir… Sünnet, Rasulullah (s.a.s.)’in hayatta davranışı ve Kur’ân-ı Kerim’i hayat uygulayışıdır… O’na tabi olup itaat eden, gerçekte Allah’ın hükümlerine tabi olup itaat etmiştir… Çünkü Rasululah (s.a.s.), Allah’ın Kitabı’nı sözleriyle ve fiilleriyle açıklamak, insanlar arasında Allah’ın hükümleriyle hükmetmek üzere Allah tarafından vazifeli kılınmıştır…
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah Azze ve Celle: “ Sana da Zikr’i (Kur’ân’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler diye.” (8)
“Biz kitabı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyleri onlara açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir gaye ile) indirmedik.” (9)
“Şübhesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana Kitab’ı hak olarak indirdik.” (10)
“Sana da (ey Muhammed,) önündeki Kitab(lar)ı doğrulayıcı ve ona bir şahid gözetleyici olarak Kitab’ı (Kur’ân’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların hevâ(istek ve tutku)larına uyma.” (11)
Rasulullah (s.a.s.), Âlemlerin Rabbi Allah’ın kendisine indirdiği hükümleri tebliğ etti, açıkladı ve uyguladı… O (s.a.s.) , hevâsından hiçbir şey söylemedi… Söyledikleri ve yaptıkları, Allah’ın muradına ve rızasına uygun olan, kendisine vahyedilenden başkası değildi…
“ Rabbinden vahyedilene uy. O’ndan başka ilâh yoktur.” (12) Emrine dosdoğru uyan ve gereğini emrolunduğu gibi yerine getiren Rasulullah (s.a.s.)’in bu durumu için şöyle buyuruyor Allah Teâlâ:
“O, hevâdan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.
O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.” (13)
Rabbimiz Allah, kendisine katıksız iman edenlere, Rasululllah Muhammed (s.a.s.)’e uymalarını ve itaat etmelerini emrediyor… Onlar, emredileni gereği gibi yaptıkları takdirde Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanacaklardır…
“Allah, onlardan razı olmuştur, kendileride onlardan razı, (hoşnud-memnun) kalmışlaradır.” (14)
“Allah kendisinin onları sevdiği, onlarında kendisini sevdiği…” (15)
Devam Edecek İnşaAllah
Fi emanillah.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
7- Nisa, 4/80.
8- Nahl 16/44.
9- Nahl 16/64.
10- Nisa, 4/105.
11- Mâide, 5/48.
12- En’âm, 6/106. A’râf, 7/3. Ahzab, 33/2.
13- Necm, 53/3-4.
14- Beyyine, 98/8. Mücadele, 58/22.
15- Mâide 5/54.