Teknoloji baş döndürücü hızla gelişiyor.

Her geçen gün bir yenilikle. tanışıyoruz, bu yenilikler beraberinde yeni sorunlar getiriyor.

Buna mukabil çağımız insanı teknolojik yeniliklerin getirdiği sorunlarla cedelleşiyor.

Dünya yaklaşık 10 -15 yıldır gittikçe yaygınlaşan, yeni kuşakların tamamı tarafından kullanılan ve adeta hastalık haline dönüşen sosyal medya problemiyle haşır neşir.

Artık her an sosyal medya ile ruh ve bedenin bütünleştiği gibi bütünleşmeye başladık. Onsuz zaman geçiremiyor, onsuz olamıyoruz. Kendimizi sürekli paylaşımda bulunmak zorunda hissediyoruz.

Aldığımız beğeni sayısı, yapılan yorumlar, yazdıklarımızın başkaları tarafından paylaşılma sayısı duygu dünyamızı derinden etkiliyor. Sosyal medya mutluluk ya da mutsuzluğumuzu doğrudan etkiliyor.

Bir tık için elimize aldığımız telefonumuzla saatler geçiriyoruz. Kitaplarımız raflarda tozlanırken telefonumuzun modelini yükseltme hesapları yapıyoruz. Sohbet, muhabbet artık sanal alemde yapılır oldu.

Bu kadar çok radyoaktif maddeye muhatap kalan bedenimiz yorgun ve bitkin. Gündelik işlerimiz aksamaya ve gerçek hayattan uzaklaşmaya başladık.

Bir ego tatmini almış başını gidiyor. " terasta mangal keyfi, kuzenim beni görmeye gelmiş, envayi çeşit yemek sofralarında pozlar, değişik değişik hal ve hareketler... Toplum olarak ne hale geldik!

İnsanların her halini, her yaptığını, her yiyip içtiğini paylaşması, özel hayat kavramını ortadan kaldırıyor, bu durum bizi gerçek hayattan uzaklaştırıp magazinsel bir hayat yaşamaya itiyor, beraberinde dejenerasyona neden oluyor.

Özetlemek gerekirse sosyal medya kışkırtıcı ve nefse hoş gelen bir alan. İnsanın yanlış yapması, hatalı söylemlerde bulunması an meselesi.

Madem ki sosyal medya bu kadar hayatımızın içinde,o zaman yapmamız gereken şey onu en doğru ve yerinde kullanmaktır.

SİNAN AKTAŞ