"Biz, Allah der döneriz" diyen semazenlere ile "biz, Allah der dönmeyiz" diyen zikir ehli acaba meseleye nereden bakıyorlar? Odaklandıkları nokta hangi kelimeler olduğunu fark ettiniz sanırım. İlkinde "dönme" işi kolları kaldırıp kendi ayakları üzerinde yapılan semanın ta kendisi iken, diğerinde "dönme" sözünden vazgeçmek, sözünden caymak vb. anlamlara göze çarpar.

Böyle bir girişi niye yaptım?

Sivil Toplum Kuruluşları ile ilgili bir yazı yazacağım ve böyle bir giriş... Bu girişten amaç, aynı kültürle beslenmiş kardeşler arasındaki görüş farklılıklarının nasıl yanlış anlaşılabilineceği evvelden haber vermek.

Sivil toplum kuruluşları, dernek ve vakıflardan oluşan kuruluşlardır. Partiler de her zaman sivil toplum olarak değerlendirilebilir. Hemşeri dernekleri, fikir dernekleri ve daha birçok farklı dernekler.

Bunlar modern toplumların oluşumlarıdır.

Sivil toplum kuruluşları bir amaç üzere kurulur ve bir tüzükle tanımlanır. Toplumda bir karşılığı olan unsurlardır. Toplumun herhangi bir meseleyi kendilerine amaç edinir ve o konu üzerinde çalışırlar. Her fikrin, her ideolojinin, her dünya görüşünün yansıması bir veya birkaç sivil toplum kuruluş vardır.

"İnegöl gündemindeki STK'lar ne iş yapıyorlar? Hiçbir zaman bir araya gelmeyen bu dernekler niçin böyle bir konu hakkında birleşip destek açıklaması yapıyorlar? İnegöl'ün başka sorunları için böyle bir araya geliyorlar mı?" gibi can yakıcı sorular savruluyor satırlar üzerinden.

Her sorunun haklılık payı olmakla birlikte birçok eksiği, kusuru, bilmezliği barındırmaktadır. Zaten bu soruların amacı iyi niyetle bir hakikati ortaya koymak değil öncelikle. Soruların başat amacı "neden bu destekleme açıklaması yapıyorsunuz? Ben/biz bundan rahatsız oluyoruz"

İnegöl sorunlarıyla ilgili hep birlikte açıklama yapılmasına gerek kalmadan birçok sorun ile her bir dernek gereken açıklamaları yapıyor , hatta açıklama yapmadan çözülüyordu.

Birbirine karşı, bu ve benzeri birçok yorum yapılabilir. Ancak açıklamalarda kullanılan dile çok dikkat edilmelidir. Birimizin çok önem verdiği bir meselede diğeri çok kaygısız olabilir. Biri için mesele çok farklı değerlendirilir.

Bu farklılıklar da en acı şey; aynı amaca hizmet edenlerin birbiriyle kavga etmesidir. Vatanın kalkınması korunması, ilerlemesi vb. konularda farklı yöntemlerle mücadele edenler, amacı unutup yöntemler ve şahıslar etrafında oluşmuş grupların tarafgirce tutumları.

Ancak bu yöntem ve şahıs meselesi "amacın" yanında küçük bir ayrıntı değildir. Kim kimlerle birlik oluşturmuş, kimin ağzından ne,nasıl çıkıyor, dikkate şayan şeylerdir.

Bazılarının hoşuna gitmese de bazı STK'lar mevzuu çok geniş bir açıdan bakıyor ve ülkemizdeki olayları ümmet çapında okuyor ve bunca yılladır yapılan güzel çalışmalar tamamlanması için işi başlatanların devam etmesinin talep ediyorlar.

Kanaati farklı olanlar diğer açıdan destekleme açıklamaları yapabilirler. Lakin doğruyu savunmak, kınayıcıların kınamasından korkmadan, hakikatin peşinde yorulmadan koşmak ayağına çelme takanlar olmasına rağmen. Bu takdire şayan bir şeydir.

Yeryüzü Müslümanları için ülkemizin neler yaptığını bilenler bu açıklamanın ne anlama geldiğini anlayacaktır. Bunca iyilik, bunca yardımlar devam, diyenlerin eseri değil mi? Meydanlarda, basit yaklaşımlarla bir mahalleye ancak muhtar olabilecek insanlara dünyanın umudu olan bir ülke teslim edilmemeli.

"Sen hala anlamadın mı? Mesele bir ağaç meselesi değildir." Cümlesi bu topraklarda söylendiğinden beri Türkiye'de olan biten her şey göründüğünün ötesinde bir anlam ifade eder. Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Türkiye mazlumların umududur. Türkiye'de devam diyenler neleri göğüsleyeceklerini biliyorlar.

İktidar, güçlü olanların yapabileceği bir iştir. Millet kimi seçtiğini bilmeli. Milletin seçtiğini sandığı kimseler iktidarda olmamalı. Sanırım STK'ların derdi İnegöl'den çok büyük. Bedeni İnegöl'de ama yüreği İslam coğrafyası kadar geniştir bu insanların. Derdi üç kuruşluk dünyalık değil, insanların ebedi ahiret mutluluğu olduğundandır ki böyle bir açıklama yaparak kutlu yürüyüşe destek vermek istemişlerdir. Bir de meseleye buradan bakılmalı derim ben...