Şubat ayında bir şeyler yazmak düştüğünde aklına çok zorlanmazdı. Şehitler hemen öteden gülümserdi hayal aleminde. "Şehit tahtında Rabbe gülümser" marşını diline doladığın anlarda başını kaldırır semalara bakardı. Bir gün şehit olabilmeyi kurardı aklında.

Kambur dünyanın üzerine bastığı vakit dolduğunda şehit payesi ile göç etmek isterdi. 15 Temmuz gecesinin sabahında o şehitleri gördükçe yüreğinin yağı erirdi. Bir şehadet fırsatını daha kaçırmıştı. Yaşadığı tüm günleri o fırsatı yakalamak için nefes alıp verecekti.

Zira şehit olmak için şehitçe yaşamak gerekti. İmanın sağlam olmalı, ibadet sahih olmalı ve vuslatı iple çekmeliydi. Dini vatandan, vatanı imandan ayırmadan sever ve bir görürdü.

Şubat ayında dini mübin İslam için dünyanın dört bir yanında kara toprağa kanlarını karmış yiğitleri anımsayarak geçirirdi.

Daha geçen gün Afro Amerikalı Malcom X'in şehadet yıldönümü haberlerini okudu. Hayatın çok iyi biliyordu. Filmini de izlemişti. Beyaz adama olan düşmanlığını temellerini yanlış atmıştı. Büyük yanılgıları aşa aşa olgunluğa ulaşmış, ırkçı bir İslam anlayışından sahih/doğru bir İslam anlayışına kavuşmuştu.

Hac seyahati, gözünü ve gönlünü İslamın hakikatine açmıştı. Beyaz adama, onun yaptıklarına bir tepki olarak konumlandırdığı din anlayışını Tevhidin hakikati üzerine bina etmiştir. Hakikat uğruna Üstadı olarak benimsediği Elijah Muhammedin biler terk etmişti sevenleriyle birlikte. İslamın temel kurallarını çiğnemiş üstadına cephe almak pahasına da olsa Allah'ın dinini eğip bükmeden yaşadı ve anlatmaya çalıştı elinden geldiğince... Dilini keskin bir kılıç gibi kullanırdı. Hitabeti çok güçlü idi. Onun teşkilata girmesiyle Elijah'ın gücü artmıştı.

Son konferansını vermeden önce de bir çok tehdit telefonları almış zaman zaman suikasta da uğramıştı. Ancak kürsüye çıkmadan önce "şimdi şahadet vaktidir" demişti ve daralan çemberin içinden çıkıp kurtulmak istemişti.

Kürsüde konuşmasını yaparken arkada bir karışıklık çıkarılmış, dinleyicilerin dikkati oraya çevrildiği anla önde oturan alçaklar ayağa kalkıp kürsüdeki Malcom X'in üzerine kurşun yağmuru yağdırmışlardı.

Ve Rabbine kavuşmuştu, onun dini uğruna konuşurken.

İnsan ister oy atsın ister kurşun kuklayı değil kuklacıyı vurmalı dedi. Sözleri gerilmiş bir yaydan çıkıp hedefin ortasına patlayan bir bomba gibiydi. Pisliklerine bulaştığı, (para, kadın ve uyuşturucu illetinden kurtulmuş) batı dünyasının sembolik isimlerine de sert sözler söylemişti.

İnandığı gibi yaşadı. Yanlışı bildi yanlış yaşadı. Doğruyu öğrendi ve hiç çekinmeden doğru yaşamaya çalıştı. Yani yüreğinin götürdüğü diyarlarda gezindi her zaman.

Zaten bir insan yüreğini ortaya koymadığı davasına nasıl canın versin. İnsan inandığı dava, sevdiği vatan uğruna bir zaman için geçer, geçebilir, geçmelidir.

Şubat ayı geldi geçiyor, ama o şehitleri Kur'an tilavetleriyle, konuşmalarla, marşlar ve ezgilerle bir topluluk önünde anmamış olsa da vazifesini buradan görmeye çalışmıştı. Böyle zamanlarda özellikle şehitleri bilmek ve gerekli hürmeti göstermek yüreklerde bir vefa borcunun ödenmesine vesile olacaktır.

Şubatın son günü şehitlerin ardından damaklara açı bir sızı yerleştiren 28 Şubatı da anmak, anlamak, anlamlandırmak ve bir daha o hallere kalmayalım diye unutmamak lazımdı.

Bin yıl sürecek dedikleri postmodern darbenin anatomosi gözler önünde serilmelidir. Hainlik ve darbenin tarihe gömülmesi için millet yapacağını biliyor zaten.

Şehitlik isteyen, her vakit kollasın zamanı ve olayları. Rahman yanına davet ederse gitmemek olmaz. O vakti hasret ve özlem beklerken şehitleri, dostlarını da anmak gerekiyordu.

Selam olsun Allah yolunda canlarını feda eden o yiğitlere, selam olsun cennet ehline, selam olsun şefaat ehline.