Sülükler; tıbbi amaçlı olarak eski çağlardan beri hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Mısır, Pers, Avrupa, Çin ve Anadolu'nun eski yazıtlarında sülükle tedaviye rastlanmıştır. Avrupalılar tarafından Avicenna olarak adlandırılan İbni Sina'nın tedavi protokollerinde yer almıştır.

Sivrisineklere benzer şekilde, ağrı oluşturmadan deriyi ağızlarında yer alan üç adet çenenin üstünde bulunan keskin dişleriyle ensize ederek kan emmeye başlarlar ve salyasındaki çeşitli mediatörleri bu bölgeye salarlar.

Ülkemizde, sülüklerin bazı türleri hastalıkları tedavi edici amaçlarla kullanılmaktadır. Bazı türlerin de ticareti yapılmakta ve 1960 yılından beri belli üreme bölgelerinden kontrollü bir şekilde toplanarak ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İsveç gibi ülkelere sülük ihracatı yapılmaktadır. Dünyanın tıbbi sülük ticaretinin 2/3 kısmı ülkemizde bulunmaktadır.

Kültürel boyutuna gelince, Anadolu'da halk arasında kanla ilgili olduğuna inanılan bazı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Kaşıntı, mayasıl, varis ve bazı damar hastalıklarını iyi geldiği düşünülerek sülük'e kan emdirme geleneği yaygındır. Damarların deriye yakın yerleri kol ve bacak gibi yerlere tutturulur.

Bir defada ağırlığının sekiz katı kan emebilir. Hayvan doyunca kendiliğinden bırakır. Sonrasında yuttuğu kan kusturulur ve sülük temiz su da yıkanır. Dibi killi su konan bir kavanozda aylarca yaşayabilir. Zorlama ile bıraktırıldığında vantuzu kopar ve bir daha kullanılamaz.

Yakın zamana kadar Mayıs ve Eylül aylarında toplanır cam şişeler içinde panayır ve Pazar yerlerinde satışı yapılırdı.

İlçemizde Kaya ve Necla Çimenlitepe adlı kişilerin sülük toplayı satarlar, isteyenlere de sülük tuttururlardı. Bunun dışında her köyde yaşlılar derelerden sülük toplar ve gerektiğinde bunu tedavi yöntemi olarak uygulayabilirlerdi.

Kaynakça : Osmanlılarda Doğal Kaynakları koruma ve Sahip Çıkma Çabalarından biri: Sülük toplamanın denetimi. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/188678