Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)'in, O'nun Ashabının, yolunda gidenlerin ve Tağut'u red edip Allah'a teslim olan muvahhidlerin üzerine olsun.
Ebu'l A'la Mevdudi bu ayeti kerimenin tefsirinde şunları söylüyor. ''Bu ayette tağut kelimesi, ilahi olmayan hükümlere göre kararlar veren otorite anlamına gelir. Aynı zamanda ne Allah'ı tek Hakim ve ne de Rasulü'nü (s.a) nihai otorite olarak tanımayan hüküm sistemini de kasteder."
" Yani bu ayet göstermektedir ki bir kimsenin, prensip itibariyle tağuti olan bir merciye kendi ile ilgili kararlar vermesi için başvurması, o kişinin imanına ters bir davranıştır. Allah'a ve Kitab'ına iman, bir kimsenin böyle bir mercii kabul etmemesini gerektirir. Kur'an'a göre Allah'a iman, tağutu inkar etmeyi gerektirir. O ikisini birden aynı anda kabul etmek münafıklığın ta kendisidir.'' (1)
Ali Küçük Hoca Efendi ise tefsirinde nisa süresi 60. Ayeti kerime için şöyle söylüyor ''Baksana Bakmıyor musun? Farkında değil misin? Görmedin mi? Şu sana indirilen ve senden öncekilere indirilenlere inandığını id¬dia edenler var ya. Ben Kur'an'a inanıyorum Ben Allah'ın vahiy gön¬derdiğine inanıyorum Ben Allah'ın benim hayatıma karışmasına ina¬nırım diyenler var ya.Tağutla muhakeme olmak istiyorlar.
Peki tağut nedir? Tağut ke¬limesinin şer'i manası Allah ve Resulünün belirlediği ölçülerin dı¬şı-na çıkarak, Allah'ın belirlediği kanunların, yasaların dışında kanun koyarak insanları Allah kanunlarını bırakıp kendi kanunlarına uymaya zorlayan ve böylece haddini aşan kişi tağuttur. Allah'a karşı isyan edip, azgınlaşıp, zorla veya gönül rızasıyla insanların kendisine iba¬det ve itaat etmelerini isteyen gerek şeytan, gerek insan, gerek put, gerek müessese ve kurumların hepsi tağuttur.
Kanunları, görüşleri, hükümleri Allah kanunlarının önüne geçirilip, onları putlaştırıp insanla¬rın ona boyun bükmeleri istenilen her varlık Firavun gibi, Nemrut gibi tağuttur. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmak isteyen, insanları Al¬lah dinini öğrenmekten meneden, yani din eğitimini yasaklayan her program, her sistem tağuttur.
Allah'ın insan hayatı için belirlediği kulluk yasalarından haber¬siz olarak, kitap ve sünnete müracaat etmeyerek kendi hayatını belir¬lemeye kalkışan, kendi kendine bir hayat programı belirleyen herkes tağuttur. Allah karşısında bilgi iddiasında bulunan, Allah bilirse biz de biliriz Bizim de bilgimiz var Bizim de aklımız var Bizim de keyfimiz var Biz de biliriz kılık kıyafetin nasıl olacağını Biz de biliriz eğitimin nasıl olacağını
Biz de biliriz nereden kazanıp nerelerde harcayaca¬ğımızı Biz de biliriz nasıl bir hukuk yapacağımızı biz de biliriz nasıl bir hayat programı belirleyeceğimizi diyerek Allah karşısında bilgi iddia¬sında bulunan her insan tağuttur. Sen öyle diyorsan biz de böyle diyo¬ruz Sen kılık kıyafetiniz şöyle olsun diyorsan biz de böyle olacak di¬yoruz Sen mirasınız şöyle olsun diyorsan biz de böyle olmalı diyoruz diyerek Allah karşısında bilgi iddiasında bulunan herkes tağuttur. Evet Allah'a, Allah'ın gönderdiği kitaplara inandığını iddia eden insanlar:
Tutuyorlar Allah'tan başkalarının hükmüne müracaat etmek dili¬yorlar, Allah'tan başkalarının hükmüne başvurmak istiyorlar. İnan¬dık dedikleri halde inandıkları Allah'ın hükmüne razı olmayarak an¬laşmazlıklarında, ihtilaflarında, muhakemelerinde tağutun önünde yargılanmak istiyorlar. Uzatmadım. Eğer Allah uzatsaydı ben de uza¬tırdım. Elleziyne filan deseydi Allah ben de bir saat tağutu anlatırdım, kimilerinin yaptığı gibi. Ama yok öyle, burası tağut anlatmaya gelen bir bölüm değil.
Çünkü Allah'ın indirdiklerine inandım dedikten sonra insanlar, hayatlarına tağutların karışmasına, karıştırılmasına meyilliler gibi. Peki hayatlarının hangi bölümüne? Unutmayın ki hayatımız eğitim birimidir, kim karışıyor oraya? Bir düşünün. Hayatımız askeri birimidir, sosyal birimdir, siyasal birimdir, ekonomik birimdir, hukuk birimidir, yemek bi¬rimidir, içmek birimidir, giyinmek birimidir. Peki şu anda hayatımızın bu birimleriyle alakalı konularda hükmü kim veriyor? Kim karışıyor ha¬yatımızın bu bölümlerine?
Tüm bu konularda hükümleri kim ulaştırıyorsa size, siz onun hükümlerini kabulleniyorsunuz anlamına gelecektir. Mesela sabah kahvaltısı anlayışınızı size hangi ayet kazandırdı? Veya çocuklarınızı Allah'ın istemediği bir eğitime tabi tutmanızı kim istedi? Kim dedi de böyle yapıyorsunuz? Öğlen yeme modelinizi hangi vahiy biriminden belirlediniz? Neden böyle bir evde, böyle bir şehirde oturuyorsunuz? Neden böyle bir okulda okuyorsunuz? Hangi vahiy birimi hükmetti buna? Neden bu okuldasınız? Neden böyle giyiniyorsunuz? Size böyle bir planı uygulattıran Allah mı? Vahiy mi? Yoksa tağut mu? Bir düşünün.
Bakın birilerini yıllarca tağut olarak hep karşımızda gördük, yoksa bu biz miyiz ki? Akşam evde çoluk çocuğunuzla ne yapıyorsu¬nuz? Mesela bakın Allah kitap karşısında insanları ikiye ayırıyor:
1) Bir, kitapla yol bulanlar. Yollarını kitaba sorarak bulanlar, ha¬yatlarını kitap kaynaklı yaşayanlar. Yaptıklarını kitap yap dediği için yapıp, yapmadıklarını da kitap yasakladığı için yapmayanlar.
2) Bir ikinci grup da fark etmez yaşayanlar. Kitap onları ha uyarmış, ha uyarmamış, fark etmez davrananlar. Yani kendileri için kitabın varlığıyla yokluğu denktir denilen ikinci bir grup. Hani kur'an ne derse desin, Allah ne derse desin ben yine kendi bildiğimi okur, kendi bildiğimi yaparım diyenler var ya, yoksa biz olmayalım onlar? Bir dü¬şünelim, belki de biziz onlar.
Ben Firavun değilim demek çok kolaydır, ama benim amelim Firavunun ameline benzemiyor demek gerçekten çok zordur değil mi? Ne diyordu ayet? Allah'ın indirdiğine inandığı halde, Allah'ın indirdiği ayetleri hayatında görüntülemeyen, ama başkalarının indirdiklerini hayatında görüntüleyenlere bakmıyor musun? Yoksa biz miyiz bu anlatılanlar? Yoksa burada anlatılan biziz de hep başkalarına mı atı¬yoruz bunu? Bir düşünelim Allah için. Acaba biz de kendi bilgilerimizi, kendi anlayışlarımızı, kendi heva ve heveslerimizi Allah'ın kitabının ve Resulünün sünnetinin önüne mi geçiriyoruz? Acaba biz de hayata kendimizi etkin mi zannediyoruz? Acaba biz de tağut muyuz, tağutluk mu yapıyoruz?
Acaba Allah'a ve Allah'ın kitabına sormadan biz de kendi ken¬dimize hayat programı yapmaya mı çalışıyoruz? Ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı, nasıl giyineceğimizi, çocuklarımızı nasıl ve ne¬rede eğiteceğimizi, nerelerden kazanıp, nerelerde harcayacağımızı, hangi meslekleri seçeceğimizi, hangi okullarda okuyacağımızı kendi kendimize belirlemeye mi kalkışıyoruz? Yani bizim hayat programla¬rımızı kim belirliyor? Çocuklarımızın mektebine ilişkin, evimize, malı¬mıza ilişkin, dükkanımıza tezgahımıza ilişkin, gündüzümüze gece¬mize ilişkin programlarımızı kim yapıyor?
Devam edecek
Fi emanillah.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1)- Tefhimu'l Kur'an C:1 Sh:375
.